"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başa kakmak, başı yarmak gibidir!

Ali Rıza AYDIN
14 Haziran 2012, Perşembe
Hakikî yatırım ahiret hayatına yapılan yatırım, hüsnüniyetle, oraya dair güzel düşünceler beslemek, düşünmenin mahsulü hüsnü amel işlemek. İşte, hakikî yatırım bu olsa gerek. Gördüğü rüyayı benimle paylaşan bir yakınım: “Ahiretteki evimi gördüm” dedi. Saygıdeğer o insan, “Ama içinde hiç sergi yoktu” diye de peşinden ilâve etti; ruhundaki endişeyi belirtti.

Ona:
“Zahir” dedim, “O sergiler, eşyalar buradan gitse gerek.”
İhlâs, ibadetin her türünde gerekir. Allah’ın (c.c.) rızasını tahsil etmek demek, emre uymak demektir ihlâsın bir mânâsı.
Namaz, oruç, zekât, hac; bunlar en baş ibadet. Bir mü’minin, mü’min kardeşine tebessümünü ibadet sayan Kudret, hasenâta ehemmiyet vermez mi? İyiliği, ibadetten görmez mi? O şartla ki:
“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar.” 1
Bu âyetlerde hayır yapma teşvik edilmiş, ancak hayır yaparken kalp kırılmaması, fakirin küçümsenmemesi, eziyet edilmemesi ve yapılan iyiliğin başa kakılmaması emredilmiştir. Aksine hareket edilecek olursa kâr yerine zarara girmek, sevap yerine günaha dûçâr olmak işten bile değildir. Yani, toprağını kaybeden kaya misâlinde olduğu gibi, cıs cıbıl kalıvermek sürpriz olmasa gerek.
Bu, “kaş yapayım derken göz çıkarmak” gibi bir şey!
Ebû Ümame’nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadis-i şeriflerinde, Efendimiz (asm): “Dört kimse vardır ki, kıyâmet günü Allah onlara rahmet nazarıyla bakmaz. Anne babasına isyan edene, yaptığı iyiliği başa kakana, içki içmeye devam edene ve kaderi yalanlayana” 2 buyurmaktadır.
Görüldüğü gibi, başa kakmayı gerek Rabbimiz ve gerekse sevgili Nebî’si hasaretten görmüşler, ona yüz çevirmişler.
Hepimiz biliriz ki, ahiret dünyada kazanılıyor. Fakat kazanmak da yetmiyor, kaybetmek tehlikesi hiç gündemden düşmüyor.
Zekât, teşvik için ne kadar açıktan verilir, ilân edilirse; iyilikler, hayırlar da o nispette örtülü, öyle hafî olmalı. Yani, “Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi” deyiminde olduğu gibi. Şair:
“Hem ‘buyur’ der, hem lokma sayar.
Bugün yedirirler, yarın başa kakarlar.
Yeme kürküm yeme…” 3 mısralarıyla özetliyor, meselenin aslını.
Demek, yapmalı; unutmalı!
Basîr olan o Zatın takdirine sunmalı…
     
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 264.
2- Camiü’s-Sağîr, 1: 270 (Taberânî’nin Kebîr’i).
3- Arif Nihat Asya, Onlar Bu Dilden Anlarlar, 9.

Okunma Sayısı: 1322
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • dursun atmaca

    15.6.2012 00:00:00

    Muterem hocam yazılarını keyifle okuyorum. Allah razı olsun.


(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı