"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

EĞİTİM AÇISINDAN D İ S İ P L İ N

Naci TEPİR
08 Kasım 2012, Perşembe
Eğitim ve öğretimle ilgili disiplinin gayesi, hemen cezaya başvurmak değil, bir düzeltme işidir. Ancak son çare olarak ceza yönüne gidilebilir. Bunu yaparken de son derece dikkatli ve ölçülü olmak gerekmektedir. Çünkü disiplin, öğrencilerin davranışlarını iyi yönde geliştirmek için yapılan sistematik bir eğitimdir.

 Örnek bir eğitimci için disiplin konusunda önemli olan diğer bir özellik de, kararlılık içinde olması, sözleriyle davranışlarının birbirini doğrulamasıdır. Eğitim ve öğretimde olduğu gibi, aynı şekilde disiplin konusunda da öğrencinin zihinsel ve düşünce yapısı ile diğer türlü özellikleri (kişisel farklılıkları) göz önünde bulundurulmalıdır. Başarısızlığının veya olumsuz davranışlarının sebebi buna göre araştırılmalıdır.
Öğretmen, verilen bir iş veya konunun, öğrencide ilgi uyandırıp uyandırmadığını kontrol etmelidir. Başta ders olarak, diğer bütün faaliyetlerde, gürültü ve patırtıya meydan vermemelidir. Çıkabilecek karışıklıkları önlemek için, yeterli kaynak ve çalışma ortamı hazırlamalıdır. Dersle ilgili çalışmaları veya ödevleri ceza olsun diye vermenin hiçbir yararı olamayacağı gibi, öğrencilerde derse ve öğretmene karşı bir soğukluk meydana getirir. Bunun gibi, bir veya birkaç öğrenciye kızıp da, bütün sınıfı cezalandırmayı düşünmek de çok hatalı bir tutumdur. Böyle bir davranış, “Birinin hatası yüzünden, başkaları cezalandırılamaz” İlâhî kuralına da aykırıdır.
Bütün disiplin olaylarını ele alıp, olumlu metotlar uygulamalıdır. Sebebi ne olursa olsun, öğrenciyle kesin olarak tartışmaya girilmeyeceği de unutulmaması gereken bir durumdur. Diğer taraftan, öğrencilere kötü bir dil kullanmak, onlarla aşırı ölçüde senli-benli olmak veya şakalaşmak da doğru olmayan davranışlardır.

D İ S İ P L İ N İ N K O R U N M A S I:
Disiplinin korunması yönünde, izlenmesi gereken en geçerli yol, başkalarıyla işbirliğinde bulunmaktır. Uygulanması düşünülen disiplin tedbirleri, disiplinsizlik davranışlarına uygun olmalıdır. Kötü davranışlar karşısında hemen öfkeye kapılmamalıdır. Olabilecek herhangi bir kötü davranış veya disiplinsizlik olayı, anında ve olduğu yerde çözümlenirse, hem büyümemiş hem de hafif olarak geçiştirilmiş olur. Meselâ, sınıf içerisinde meydana gelen bir disiplin olayı, mümkünse yine sınıf içerisinde çözümlenmeli. Hemen okul idaresine veya disiplin kuruluna götürülmemelidir. Bu durum, aynı zamanda öğretmenin eğitimdeki kabiliyetinin ölçüsüdür. Tersine olarak, olur olmaz her olayı büyütülüp hemen idareye veya disiplin kuruluna götürmek, öğretmenin faaliyetini ve saygınlığını sarsabilir.
Dayak atmak, öğrenciyi kötülemek, hakaret etmek, yıkıcı tenkitlerde bulunmak gibi menfi davranışlardan şiddetle kaçmak gerekir. Bu gibi davranışlar çok zararlı olduğu gibi, ilkel metotlardır. Hele öğretmenin eli sopalı dolaşması, meslek açısından hiç de hoş olmayan bir görüntü sergiler. Hele dayak konusu, bir çok zararlı yönleri ile birlikte, eğitim – öğretim ve disiplin yönetmeliklerine göre de suç sayılmaktadır. Unutmamak gerekir ki, hislerine kapılıp dayak attığı için düşman kazanan öğretmenler vardır. Hatta, bu konuda öğretmene duyulan kin, cinayet gibi büyük üzüntülere yol açabilecek korkunç bir duruma yol açabilir. Onun içindir ki, bu konuda oldukça duyarlı ve dikkatli davranılması şarttır.
Bir çok çözüm yolu bulunabilen hatalar yüzünden hemen ceza yönüne gitmek, öğrencileri ister istemez olumsuz yönden etkiler. İşte, öğrencinin isyancı bir tavır takınması veya problem bir tip duruma gelmesi, hep bu olumsuz etkidendir. Aynı zamanda bu tutum, öğretmenin saygınlığını büyük ölçüde azaltır. Gerektiğinde ceza yönüne gitmeden önce, yeterince öğüt vermelidir. Öğüt ise, güzel sözlerle, yumuşak tavırla ve şefkat duygusuyla öğrenciyi içten kazanmak demektir. Kıyasıya dövmek dayak sayıldığı gibi, hafif kulak veya saç çekmesi de eğitim (terbiye) yönünden dayak sayılabilir. Hatta bazen, kıyasıya dayak atmak, kötü duygulara ve tepkilere yol açabildiği halde, hafif olarak saç veya kulak çekmesi daha çok etkili olabilmektedir. Bütün bunların yanı sıra, durum ne olursa olsun, şeref ve onura dokunacak aşağılayıcı söz ve davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.
Bizde ise Osmanlı Devleti’nin yıkılış dönemine kadar, geliştirilmiş eğitim ve öğretim sisteminde, yaşı ve öğrenim düzeyi ne olursa olsun, öğrenciye dayak atıldığını göremiyoruz. Osmanlı Eğitim ve Öğretim Sisteminin, yani medrese sisteminin, İslâmiyet’in temellerine dayandırıldığını biliyoruz. İslâmî eğitimde ise asla dayak yoktur. Hz. Peygamber Efendimiz (asm) bazı hadislerinde 13, bazı hadislerinde ise l0 yaşından küçük çocukların dövülmesini yasaklamıştır. Ayrıca, büyüklere de tahta veya sopa ile vurmak yine yasaklanmıştır. Hatta, değil dayak, kötü söz, olumsuz ve kırıcı tenkit, azarlama, hakaret, bedduâ, sövme ve sair gibi bütün kötü söz veya davranışlar da yine Hz. Peygamberimiz (asm) tarafından yasaklanmıştır.

NOT: Çok verimli bir hayat geçiren, himmeti ve hizmeti gayet büyük olan, muhterem meslektaşımız ve üyemiz Şaban Döğen’i, vefatının 3. Yıldönümünde rahmetle anarken, diğer bütün vefat etmiş muhterem meslektaşlarımız ve üyelerimizle birlikte Cenâb-ı Allah’tan (cc) bol rahmet ve mağfiret dilerim.

Okunma Sayısı: 4092
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı