Uzun bir liste. Neler var neler? İdeolojik olanlarının yanı sıra dinî içeriklilerin sayısı pek fazla. Hepsi aynı başlığın altında toplanmış: Yasaklı kitaplar.
Kitabın yasaklısı olur mu demeyin. Olmuş işte. Toplumun hayrınadır, diyerek bizim yerimize düşünmüşler. Elimize, fermanlara taş çıkartacak uzunlukta bir liste tutuşturmuşlar ve bu kitapları okuyamazsınız, deyip ürkütücü bir sesle, kulağımızı bükmüşler.
*
Nihayet Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi iki ayda tamamlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı Basın Suçları Savcılığı, 453 kitapla ilgili yasağı tam 63 yıl sonra kaldırmış oldu.
Böylece Said Nursî’nin ‘Tarihçe-i Hayat’ı, Lenin’in ‘Devlet ve İhtilâl’i, Aziz Nesin’in ‘Azizname’si, Nazım Hikmet’in ‘Bütün Eserleri’ ile 1961 tarihli Tommiks çizgi romanı üzerindeki yasak kaldırıldı. Yazıldığı dönem Risalelerin neredeyse tamamı ile duâlar, mevlitler, mızraklı ilmihaller, dini anlatan kaynaklar men edilmişti okurlara. Üstelik bir zaman Kur’ân okumak bile haram kılınmıştı Müslüman’a.
Kitaplar dile gelse şöyle haykırırlardı her halde:
“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak.” 1
Kitapların sessiz feryatlarını işitenler, yasağa rağmen direnmiş ruhlar başkaldırdılar. Gizli saklı köşelerde, kimselere hissettirmeksizin okudular. Gece gündüz demeden, yazın hengâmesine, kışın meşgalesine aldırmadan okudular, okudular. Kana kana, yana yana hatmettiler kitapları. Ezberlercesine hevesle, hayatının her ânına nakşedercesine sebatla, azimle devrettiler. Meğerki ruhları susamış, bir yangına dönmüş; okuyunca anladılar.
İşte binlerce Nur Talebesi, her türlü istibdat ve cebre sadece tebessümle karşılık verdi, kendisine “Yasak” diyerek öfkeyle bakanlara duâ edip geçti. Kırmızı kitaplara sahip çıktı; okudu, yetmedi yazdı, korkmadı sevdiklerine aktardı. Hapishane tehdidiyle sindirilmek istendikleri vakit, zindanları birer medrese-i Yusufiye bilip Üstadının yanına gidebilmek için vesile kıldı. Ömür dediğin şu fani hayat, onların gözünde birer hiçti. Zira onlar İslâm ve iman yolunda birer sahabe kesilmiş ahir zamanın cengâverleriydi.
*
Her kitap kendi dâvâsını ilân ve ispat eder. Bazısı kitleleri etkiler, zihinleri sarsar, kişileri harekete geçirir. Böylelikle yasaklanmaya mahkûm olur. Gün gelir zaman ilerler, adalet yerini bulur, aynı eserler serbest olur. Bazısı da yalnızca yaşadığı çağda okur bulur, bir zaman sonra unutulur.
Unutulmayan kitapların izinde, hep ileriye, daima ileriye doğru...
Dipnot:
1. Sezai Karakoç.