Kanlı ve menhus 15 Temmuz kalkışmasından sonra yaptığımız yayınlarda, Bediüzzaman Hazretlerinin 31 Mart olayından sonra çıkarıldığı Divan-ı Harb-i Örfî, yani sıkıyönetim mahkemesindeki müdafaasında yaptığı tesbitleri nazara vermeye ve güncel gelişmeleri o tesbitler ışığında yorumlamaya özel bir gayret gösterdik.
Lâhika sayfamızın Risale-i Nur’dan iktibaslar yayınladığımız köşesinde bu müdafaayı bölüm bölüm neşrettik ve aktüel konulara yönelik mesajlar ihtiva eden başlıklarla sürmanşetten duyurduk.
Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz de haftanın dört günü (Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe) 10’a 10 kala yaptığı Periscope yayınlarında bu müdafaayı okuyup yorumladı ve bu yorumlarına devam ediyor.
Bu çalışmalar sürerken, yaşanan ortam ve süreci değerlendirdiğimiz istişarelerimizde, Divan-ı Harb-i Örfî’yi bir kampanya kitabı olarak okuyuculara ve kamuoyuna sunma fikri ortaya atıldı ve benimsendi.
Önümüzdeki günlerde piyasaya verilecek olan kitaptaki orijinal bir yenilik, Üstadın müdafaasının Osmanlıcasının da yer alacak olması.
Böylece hayli zamandır konuştuğumuz Osmanlıca külliyat projesine yönelik bir adım atmış olacağız inşaallah.
Daha doğrusu, Lâhika sayfamızdaki günlük Osmanlıca vecizelerle attığımız ilk adımı, bu kitapla bir ileri aşamaya taşımış olacağız.
Geçen 23 Mart vesilesiyle yayınladığımız özel Hutbe-i Şamiye’ye, metnin orijinal Arapçasını koymuştuk.
Divan-ı Harb-i Örfî de böyle bir yenilik ve hamlenin vesilesi olacak.
Kitabın yine özel bir fiyatla sunulacağını ifade ederken, hakikî fiyatının çok özel bir dikkatle ve anlamaya çalışarak okumak, hadiseleri bu kitaptaki tesbit ve mesajlar ışığında anlayıp yorumlamaya gayret etmek ve çevremizdeki insanlara da okutmak olduğunu hatırlatalım.
***
“Gazetemizin yanındayız”
Yaşanan hassas ve kritik süreçte İstanbul okuyucularımızın gazeteye verdikleri ve diğer il ve bölgelerin de devam ettirdiği destek ilanları hem ard niyetli ve maksatlı hücum ve taarruzlara hedef yapılan yayın politikamızın okurlarımız tarafından benimsenip desteklendiğinin bütün kamuoyuna deklare edilmesi; hem asılsız ve kara propaganda ve algı operasyonlarının püskürtülüp çıkış adreslerine iade edilmesi ve sahiplerinin suratına çarpılması; hem Yeni Asya camiasındaki fikir ve gönül birliği, sarsılmaz tesanüd, dayanışma ve şahs-ı manevî ruhunun ve gücünün dost-düşman herkese bir kez daha gösterilmesi; hem de gazete neşriyatına emek veren kadrolarımıza moral verilmesi açısından son derece isabetli ve faydalı oldu.
Bu samimî ve hasbî ilanlara gönülden imza koyan bütün isimsiz hizmet kahramanlarına teşekkür ediyor, “Allah razı olsun” diyoruz.