Bir Twitter takipçisi, hafta başında attığı bir tweet mesajında Yeni Asya için “Bayiden aldım. Çok güzel, kıvamında bir gazete. Bu sıkıntılı günlerde iyi geldi” demiş.
Özellikle son dönemde Yeni Asya’ya yönelik genel yaklaşımın latif bir ifadesi bu.
İzmir’den Şakir Argın’ın aktardığı bilgiler de aynı paralelde:
Şehrin kalbi olan Kemeraltı’da esnafa tanıtım gazeteleri dağıtıldıktan sonra Yeni Asya hakkındaki kanaatleri sorulduğunda büyük bir ekseriyet “Gerilim ve çatışmalara taraf olmayan, haktan yana dengeli bir yayın politikası var” diyor. Ve Argın’ın söylediğine göre, İzmir’de her gün yeni yeni insanlar gazetemize abone oluyor ve abone buluyor.
Şu satırlar da yazarımız Sabahattin Boyacı’nın mesajından:
“Adapazarı’ndan eski bir dost aradı. ‘İki yazını okudum, tebrik ederim. Gazeteye ara vermiştim. Arayı kapatmak için iki abone oldum. Biri şimdi, biri de şimdiye kadar almadıklarımın yerine’ dedi. Birini eve, birini kahvehaneye bırakmaya başlamış.
“Ayrıca, ‘Yazını Samsun’daki eskilerden birine de okudum, inanamadı. İnşaallah bu şekilde giderse bırakanlar tekrar gazetemize dönecekler’ dedi.”
Bir mesaj da Caner Kutlu ile birlikte haftalık yazılarına başlayan Mustafa Oral’dan:
“Dün yayınlanan yazımızdan sonra tanımadığım bir okur mesaj göndermiş. Mesaj aşağıdaki gibi. Bir kişinin bile risaleye ulaşmasına vesile oluyorsanız çektiğiniz sıkıntıya değer. Yazılarımızı yayınlamanızdan Caner de, ben de çok mutlu olduk. Ama aşağıdaki mesaj beni daha çok memnun etti:
“Mail adresinize Yeni Asya gazetesinin sitesindeki yazınızdan ulaştım.
“Ben Silivri’de ikamet ediyorum, ancak bu bölgede sohbet var mı bilmiyorum, acaba beni yönlendirebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim. Selâmetle.”
Ve Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz’e gelen çok sayıda mesajdan ikisi:
“Binlerce öğrenci yetiştirilmesine vesile olmuş ve akıllarına geldiğimizde ‘Allah razı olsun desinler yeter’ diye kendi çocuğumuz gibi öğrencilerimizle ilgilendiğimiz 17 yıllık bir öğretmenlik hayatından sonra 1 Eylül tarihinde terörist gibi ihraç edilmiş biri olarak, 10 yıllık arkadaşlarımızın ara(ya)madığı, bazı yakın akrabalarımızın dahi görmezden geldiği bir dönemde binlerce mağdura sahip çıkan yazılarınızdan dolayı Allah razı olsun diyorum. Rabbim diğer âlemde şahitlik yapmak nasip ederse şahsım adıma size şahitlik ederim. Varsa sevaplarımızın mislini Rabbim inşaallah sizin gibi Hak dostlarına yazsın...”
“Yaşadığımız bu zorlu süreçte yazılarınız her zaman güçlendirdi beni. Tam unutuluyoruz, bizi kimse hatırlamıyor dediğim anda hep imdada yetişip umut verdiniz. 11 yıllık öğretmen(d)im. Çocuklarım hâlâ öyle olduğumu, evden çıkarken okula gittiğimi düşünüyorlar. Gönlüm ve vicdanım rahat. İman ettiğim Allah büyük. Sabrettim bekliyorum. Allah sizden de razı olsun. Bakıyor, görüyor ve en önemlisi söyleyebiliyorsunuz.”
Sadece bu örnekler bile Yeni Asya’nın ulaşmadığı yer bırakmama hedefinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye yetmez mi?