"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

2017'nin en soğuk ve en sıcak rekoru

05 Ocak 2018, Cuma 17:00
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2017 yılının en soğuk günü sıfırın altında 35,9 dereceyle Ardahan'ın Göle ilçesinde, en sıcak günü ise 46,9 dereceyle Şırnak'ın Cizre ilçesinde kaydedildi.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2017 yılının en soğuk günü sıfırın altında 35,9 dereceyle Ardahan'ın Göle ilçesinde, en sıcak günü ise 46,9 dereceyle Şırnak'ın Cizre ilçesinde yaşandı.

Geçen yılın sıcaklık değerlerine, yağış miktarına, kar kalınlığına ilişkin açıklamalarda bulunan Meteoroloji Genel Müdürü İsmail Güneş, kurumun Türkiye'nin tamamını kapsayacak ve temsil edecek bütünleşik bir gözlem ağı programına sahip olduğunu söyledi.

En sıcak gün Cizre'de, en soğuk gün ise Göle'de yaşandı

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, il ve ilçelerin iklim özelliklerini gösteren bin 769 Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonundan (OMGİ) aldığı verileri değerlendirerek, 2017 yılında gerçekleşen meteorolojik uç değerleri hazırladığını anlatan Güneş, 2017'nin en sıcak gününün 2 Ağustos 2017'de Şırnak'ın Cizre ilçesinde yaşandığını ve hava sıcaklığının 46,9 derece ölçüldüğünü bildirdi.

Güneş, kayıtlara geçen ikinci en yüksek sıcaklık değerinin 2 Temmuz'da Aydın'da, 9 Ağustos'ta Şanlıurfa'da 44,8 dereceyle kaydedildiğini söyledi.

2017 yılının en soğuk gününün de 18 Şubat'ta Ardahan'ın Göle ilçesinde yaşandığını belirten Güneş, "Termometreler o gün sıfırın altında 35,9 dereceyi gösterdi. İkinci ölçülen en düşük sıcaklık değeri ise 18 Şubat'ta Erzurum Havalimanı ile 3 Ocak'ta Kars Harakani Havalimanında eksi 32,3 derece olarak kaydedildi." dedi.

Rüzgar en hızlı Bozcaada'da esti

İsmail Güneş, 2017 yılında kaydedilen günlük toplam yağış miktarına da değinerek, "Rekor, Antalya'nın Manavgat ilçesinde. 28 Kasım günü Manavgat'a 156,9 milimetre yağış düştü. Antakya ili ise 21 Mayıs'ta 97,8 milimetre yağış aldı." bilgisini paylaştı.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre en yüksek kar kalınlığının ise 9 Ocak 2017'de Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde 250 santimetre ölçüldüğünü bildiren Güneş, kar kalınlığının 16 Şubat'ta Bitlis'te 188 santimetre olduğunu söyledi.

Güneş, "2017 yılında rüzgarın en hızlı estiği gün olan 6 Nisan'da, Çanakkale'nin Bozcaada ilçesinde rüzgar saatte 175,7 kilometre ölçüldü. 23 Nisan'da Erzurum Havalimanında ve 6 Ocak'ta Isparta'da ise rüzgar değeri, saatte 96,5 kilometre olarak kaydedildi." dedi.

***

Konuyla ilgili içerikler:

TEFEKKÜR PENCERESİ...

Kar, yağmur, dolu; gelmiyor gönderiliyor, yağmıyor yağdırılıyor...

Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'da Cenab-ı Hakk'ın zerrelerden yıldızlara kadar tecelli eden ismlerini ve azim tasarrufatını tefekkür etmeye devam ediyoruz.

'İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.' hakikati çerçevesinde Kainat Kitabı'nda gerçekleştirilen herşeye mana-i harfiyle bakarak eserden sanatkara yönelerek Cenab-ı Hakk'a ulaşıyor, nazarlarımızı Esma-ül Hüsna'sının tecellilerine çeviriyoruz...

Özetle diyebiliriz ki; Hissiz, şuursuz olan kar, yağmur, dolu, toprak, otlar, ağaçlar ve benzeri nice sebep bizlere şefkat edip, rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor; toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerimize veriyor, meyveler, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor.

Tefekkür haberinin devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/kar-yagmur-dolu-gelmiyor-gonderiliyor-yagmiyor-yagdiriliyor_410925

***

Okumak için tıklayınız:

Kış geldi, hoş geldi: Beyaz Rahmetin Sahibi, Müzeyyin ismiyle tecelli etti...

‘SICAĞIN ŞİDDETİ, CEHENNEMİN HARARETİNDENDİR' 

Kainat Kitabı'ndaki herşeye tefekkür gözüyle bakıldığında zerrelerden yıldızlara kadar herşeyde Cenab-ı Hakk'ın kudret eserlerini ve güzel isimlerinin tecellilerini görebiliriz. Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'den ilhamla Kainat Kitabının Kur'an'i bir gözle nasıl okunacağını 7'den 77'ye en cahilinden en alimine kadar herkese herkesin anlayabileceği şekilde 2 kere 2 4 eder dercesinde izah ve ispat ederek göstermektedir. 

Sıcak havalarla aslında bize çok şey anlatılmak isteniyor. Sıcak havaların bunaltan koşullarından birazolsun uzaklaşarak bir saati bir sene ibadet olabilen ve serinletren ferhalandıran tefekküri ibadete sizleri davet ediyoruz..

İşte sıcağın harareti ve cehennemle bağlantısı noktasını işleyen ibret verici bir ilim ve tefekkür yolculuğu;

Ahiret âlemine ait menziller bu dünyevî gözümüzle görülmez.

Fakat, bazı rivâyâtın işârâtıyla, âhiretteki Cehennem bu dünyamızla münasebettardır. Yazın şiddet-i hararetine “Cehennem hararetindendir” [Buharî, 1:142, 162] denilmiştir.

Demek, bu dünyevî, küçücük ve sönük akıl gözüyle o büyük Cehennem görülmez. Fakat ism-i Hakîmin nuruyla bakabiliriz. Şöyle ki:

Arzın medar-ı senevîsi altında bulunan Cehennem-i Kübrâ, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrayı güya tevkil ederek bazı vezâifini gördürmüş. Kadîr-i Zülcelâlin mülkü pek çok geniştir; hikmet-i İlâhiye nereyi göstermişse Cehennem-i Kübrâ oraya yerleşir. Evet, bir Kadîr-i Zülcelâl ve emr-i Kün feye kûn’e (“Ol der; o da oluverir” - Yasin:82.) mâlik bir Hakîm-i Zülkemal, gözümüzün önünde, kemâl-i hikmet ve intizamla kameri arza bağlamış; azamet-i kudret ve intizamla arzı güneşe raptetmiş; ve güneşi, seyyârâtıyla beraber, arzın sürat-i seneviyesine yakın bir süratle ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre şemsü’ş-şümus tarafına bir hareket vermiş; ve donanma elektrik lâmbaları gibi yıldızları saltanat-ı rububiyetine nuranî şahitler yapmış, onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş bir Zât-ı Zülcelâlin kemâl-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş’âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennetten yıldızlara nur verip, Cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o Cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahbes yapsın.

Hem bir Fâtır-ı Hakîm ki, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar. Elbette, o Zât-ı Zülcelâlin kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, küre-i arzın kalbindeki Cehennem-i Suğrâ çekirdeğinde Cehennem-i Kübrâyı saklasın.

Elhasıl: Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, dalın müntehâsındadır.

Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir. Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, sakîli aşağı tarafında; nuranîsi, ulvîsi yukarı tarafındadır.

Hem şu seyl-i şuûnâtın ve mahsulât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekânı ise, mahsulâtın nev’îne göre, fenası altında, iyisi üstündedir.

Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudat-ı seyyâlenin iki havuzudur. Havuzun yeri ise, seylin durduğu ve tecemmu ettiği yerdedir. Yani, habîsâtı ve müzahrefâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır.

Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecellîgâhıdır. Tecelligâhın yeri ise her yerde olabilir. Rahmân-ı Zülcemal ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecellîgâhını açar.

Amma Cennet ve Cehennemin vücutları ise, Onuncu ve Yirmi Sekizinci ve Yirmi Dokuzuncu Sözlerde gayet kat’î bir surette ispat edilmiştir. Şurada yalnız bu kadar deriz ki: Meyvenin vücudu dal kadar ve neticenin silsile kadar ve mahzenin mahsulât kadar ve havuzun ırmak kadar ve tecelligâhın, rahmet ve kahrın vücutları kadar kat’î ve yakindir.

Mektûbât, s. 15-16

LÛ­GAT­ÇE:

Cehennem-i Kübrâ: Büyük cehennem.
Cehennem-i Suğrâ: Küçük cehennem.
haşmet-i rububiyet: Rabliğin, idare ve terbiye ediciliğin haşmeti, heybeti, büyüklüğü.
iş’âl: yakma.
küre-i arz: Dünya.
medar-ı senevî: Dünyanın güneş etrafında dönerken çizdiği farazî daire.
menzil: oda.
nâr: ateş.

AA

Etiketler: meteoroloji, sıcak, soğuk
Okunma Sayısı: 1853
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı