"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dikkat: Sıcaklık nemle birlikte daha da artacak

08 Ağustos 2017, Salı 13:23
Bu hafta içinde mevsim normallerinin üzerine çıkacak hava sıcaklıklarıyla beraber etkili olacak yüksek nem, sıcaklığı birkaç derece daha fazla hissettirecek.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, bu hafta hava sıcaklıkları Çanakkale'de 40, Bursa'da 38, Balıkesir'de 37, Eskişehir, Kütahya ve Bilecik'te 35-36 derece tahmin ediliyor.

Hafta içinde artan hava sıcaklığı ile birlikte yüksek nem de etkili olacak. Nem, yüksek olduğunda sıcaklığın daha fazla hissedilmesine yol açıyor.

"Hissedilen Sıcaklık Tablosu"na göre, bir yerde 38 derece tahmin edilen sıcaklık, nemin yüzde 40'a ulaşması durumunda 44 derece olarak hissedilebilecek. 36 derece öngörülen sıcaklık ise yüzde 50 oranındaki nemin etkisiyle 43 derece, 40 derece beklenen sıcaklık ise yüzde 35 nemde 46 derece hissettirecek.

Sıcaklık mevsim normallerinin 4 ila 7 derece üzerine çıkacak

Meteoroloji 3. Bölge Müdürü Ergün Güler, yaptığı açıklamada, hava sıcaklıklarının artacağını ve mevsim normallerinin üzerine çıkacağını ifade etti.

Bölgelerindeki illerde çarşamba gününden itibaren sıcaklığın mevsim normallerinin 4 ila 7 derece üzerinde seyredeceğini anlatan Güler, şunları kaydetti:

"Eskişehir'de hava sıcaklıkları bugün 32, çarşamba ise 35 derece olacak. Bursa'da ise bugün 32, çarşamba itibarıyla 38 derece sıcaklık öngörülüyor. Kütahya'da bugün hava sıcaklığı 30 dereceyken çarşamba günü bu sıcaklık 3 derece artacak. Bilecik'te de yine çarşamba günü sıcaklık 1 derece artarak 36 dereceye çıkacak. Tablo, bölgenin mevsim normallerinin üzerinde sıcaklığa sahip olacağını gösteriyor."

Bölgede özellikle öğle saatlerinde nem oranının yüzde 40 ila 60 düzeyinde beklendiğini aktaran Güler, "Hava sıcaklıklarının Eskişehir, Kütahya ve Bilecik'te 2 ila 4 derece, Bursa'da ise 4 ila 7 derece daha fazla hissedileceği tahmin ediyoruz. Yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle güneş ışınlarının dik olarak geldiği 10.00 ila 16.00 arasında özellikle, yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanlar başta olmak üzere, vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekiyor." dedi.

"Sıvı tüketimine dikkat edilmeli"

Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Hakan Vural, özellikle yüksek nem ile birlikte hissedilen sıcaklıkların çok daha yüksek olabileceğini belirterek, bu tür sıcak havalarda hamilelerin sıvı ihtiyacının ciddi oranda artacağını vurguladı. 

Vural, şunları kaydetti:

"Bol su, taze meyve suyu, ayran tüketimini böyle dönemlerde daha fazla öneriyoruz. Az yağlı tüketilmesine özen gösterilmeli. Güneş ışınlarının en dik geldiği 11.00-16.00 saatlerinde güneşlenmemek, direkt güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmamak gerekiyor. Gün içinde ne zaman dışarı çıkılacaksa bol koruyucu faktörlü krem sürülmeli, gerekirse koruyucu güneş gözlüğü, şapka takılmalıdır. Deniz kıyısında güneşlenenler de bu saatlerde mümkün olduğunca güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmamalı."

***

Konuyla ilgili içerikler:

TEFEKKÜR PENCERESİ...

‘SICAĞIN ŞİDDETİ, CEHENNEMİN HARARETİNDENDİR' 

Kainat Kitabı'ndaki herşeye tefekkür gözüyle bakıldığında zerrelerden yıldızlara kadar herşeyde Cenab-ı Hakk'ın kudret eserlerini ve güzel isimlerinin tecellilerini görebiliriz. Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'den ilhamla Kainat Kitabının Kur'an'i bir gözle nasıl okunacağını 7'den 77'ye en cahilinden en alimine kadar herkese herkesin anlayabileceği şekilde 2 kere 2 4 eder dercesinde izah ve ispat ederek göstermektedir. 

Sıcak havalarla aslında bize çok şey anlatılmak isteniyor. Sıcak havaların bunaltan koşullarından birazolsun uzaklaşarak bir saati bir sene ibadet olabilen ve serinletren ferhalandıran tefekküri ibadete sizleri davet ediyoruz..

İşte sıcağın harareti ve cehennemle bağlantısı noktasını işleyen ibret verici bir ilim ve tefekkür yolculuğu;

Ahiret âlemine ait menziller bu dünyevî gözümüzle görülmez.

Fakat, bazı rivâyâtın işârâtıyla, âhiretteki Cehennem bu dünyamızla münasebettardır. Yazın şiddet-i hararetine “Cehennem hararetindendir” [Buharî, 1:142, 162] denilmiştir.

Demek, bu dünyevî, küçücük ve sönük akıl gözüyle o büyük Cehennem görülmez. Fakat ism-i Hakîmin nuruyla bakabiliriz. Şöyle ki:

Arzın medar-ı senevîsi altında bulunan Cehennem-i Kübrâ, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrayı güya tevkil ederek bazı vezâifini gördürmüş. Kadîr-i Zülcelâlin mülkü pek çok geniştir; hikmet-i İlâhiye nereyi göstermişse Cehennem-i Kübrâ oraya yerleşir. Evet, bir Kadîr-i Zülcelâl ve emr-i Kün feye kûn’e (“Ol der; o da oluverir” - Yasin:82.) mâlik bir Hakîm-i Zülkemal, gözümüzün önünde, kemâl-i hikmet ve intizamla kameri arza bağlamış; azamet-i kudret ve intizamla arzı güneşe raptetmiş; ve güneşi, seyyârâtıyla beraber, arzın sürat-i seneviyesine yakın bir süratle ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre şemsü’ş-şümus tarafına bir hareket vermiş; ve donanma elektrik lâmbaları gibi yıldızları saltanat-ı rububiyetine nuranî şahitler yapmış, onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş bir Zât-ı Zülcelâlin kemâl-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş’âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennetten yıldızlara nur verip, Cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o Cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahbes yapsın.

Hem bir Fâtır-ı Hakîm ki, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar. Elbette, o Zât-ı Zülcelâlin kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, küre-i arzın kalbindeki Cehennem-i Suğrâ çekirdeğinde Cehennem-i Kübrâyı saklasın.

Elhasıl: Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, dalın müntehâsındadır.

Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir. Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, sakîli aşağı tarafında; nuranîsi, ulvîsi yukarı tarafındadır.

Hem şu seyl-i şuûnâtın ve mahsulât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekânı ise, mahsulâtın nev’îne göre, fenası altında, iyisi üstündedir.

Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudat-ı seyyâlenin iki havuzudur. Havuzun yeri ise, seylin durduğu ve tecemmu ettiği yerdedir. Yani, habîsâtı ve müzahrefâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır.

Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecellîgâhıdır. Tecelligâhın yeri ise her yerde olabilir. Rahmân-ı Zülcemal ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecellîgâhını açar.

Amma Cennet ve Cehennemin vücutları ise, Onuncu ve Yirmi Sekizinci ve Yirmi Dokuzuncu Sözlerde gayet kat’î bir surette ispat edilmiştir. Şurada yalnız bu kadar deriz ki: Meyvenin vücudu dal kadar ve neticenin silsile kadar ve mahzenin mahsulât kadar ve havuzun ırmak kadar ve tecelligâhın, rahmet ve kahrın vücutları kadar kat’î ve yakindir.

Mektûbât, s. 15-16

LÛ­GAT­ÇE:

Cehennem-i Kübrâ: Büyük cehennem.
Cehennem-i Suğrâ: Küçük cehennem.
haşmet-i rububiyet: Rabliğin, idare ve terbiye ediciliğin haşmeti, heybeti, büyüklüğü.
iş’âl: yakma.
küre-i arz: Dünya.
medar-ı senevî: Dünyanın güneş etrafında dönerken çizdiği farazî daire.
menzil: oda.
nâr: ateş.

***

Kar, yağmur, dolu; gelmiyor gönderiliyor, yağmıyor yağdırılıyor...

Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'da Cenab-ı Hakk'ın zerrelerden yıldızlara kadar tecelli eden ismlerini ve azim tasarrufatını tefekkür etmeye devam ediyoruz.

'İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.' hakikati çerçevesinde Kainat Kitabı'nda gerçekleştirilen herşeye mana-i harfiyle bakarak eserden sanatkara yönelerek Cenab-ı Hakk'a ulaşıyor, nazarlarımızı Esma-ül Hüsna'sının tecellilerine çeviriyoruz...

Özetle diyebiliriz ki; Hissiz, şuursuz olan kar, yağmur, dolu, toprak, otlar, ağaçlar ve benzeri nice sebep bizlere şefkat edip, rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor; toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerimize veriyor, meyveler, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor.

Tefekkür haberinin devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/kar-yagmur-dolu-gelmiyor-gonderiliyor-yagmiyor-yagdiriliyor_410925

***

Okumak için tıklayınız:

Kış geldi, hoş geldi: Beyaz Rahmetin Sahibi, Müzeyyin ismiyle tecelli etti...

AA

Etiketler: meteoroloji, hava durumu
Okunma Sayısı: 1375
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı