"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Malatya beşik gibi sallandı

29 Kasım 2015, Pazar 09:20
Malatya'nın Hekimhan İlçesi'nde Richter ölçeğine göre 5 büyüklüğünde deprem oldu. Depremde bir duvarın yıkılması sonucu 1 çocuk hafif yaralandı, Dursunlu Köyü'nde 5, Kocagözü Köyü'nde ise 3 ev hasar gördü.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) depremin saat 02.28'de kaydedildiğini açıkladı. Yerin 22.10 kilometre derinliğinde kaydedilen depremin merkez üssü Hekimhan İlçesi Sarız Köyü olarak belirlendi. Deprem, çevredeki il ve ilçelerde de hissedildi. Bu depremin ardından saat 07.18'e kadar en büyüğü 3.5 olmak üzere 46 ayrı deprem kaydedildi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü, ise Richter ölçeğine göre 5.1 büyüklüğüde açıkladığı depremin yerin 2.3 kilometre derinliğinde olduğunu ve merkez üssünün Hekimhan'a bağlı Dursunlu Köyü olduğunu bildirdi.

AFAD: 1 YARALI VAR

AFAD'tan yapılan açıklamada deprem sonrası Malatya'nın yanı sıra; çevre il ve ilçelerdeki birimlerle yapılan görüşmelerde can kaybının olmadığı belirtildi. Ancak, Hekimhan İlçesi'nin Karatepe Mahallesi'nde bir evin duvarının çökmesi sonucunda, 1 çocuğun hafif yaralandığı belirlendi. Bölgeye ulaşan AFAD Malatya ekiplerinin yaptığı çalışmalarda, Dursunlu Köyü'nde 5 evin ağır hasar gördüğü ve kullanılamaz halde olduğu saptandı. Kocaözü Köyü'nde de 3 evde çatlaklar oluştuğu açıklandı.

RİSALE-İ NUR'DA DEPREM BAHSİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı'nda yer alan Sözler isimli eserinin On Dördüncü Sözün Zeyli kısmında; depremle ilgili hakikatlere işaret ederek yerkabuğunun emr-i İlâhî ile hareket ettiğini gösteriyor.

İşte o satırlar:

Bismillahirrahmânirrahîm

Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan “Ne oluyor buna?” der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (Zilzâl Sûresi: 1-5.)

Şu sûre katiyen ifade ediyor ki, küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor, bâzan da titriyor.

Mânevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münâsebetiyle altı yedi cüz’î suâle karşı, yine mânevî ihtar yardımıyla cevapları kalbe geldi. Tafsîlen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi. Yalnız icmâlen, kısacık yazılacak.

Birinci suâl: Bu zelzelenin maddî musîbetinden daha elîm, mânevî bir musîbeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me’yusiyet, ekser halkın ekser memlekette gece istirahatini selb ederek, dehşetli bir azab vermesi nedendir?

Yine mânevî cevap: Şöyle denildi ki: Ramazân-ı Şerîfin terâvih vaktinde, kemâl-i neş’e ve sürur ile, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bâzan kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübârek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde câzibedarâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.

İkinci suâl: Niçin gâvurların memleketlerinde, bu semâvî tokat, başlarına gelmiyor; bu bîçare Müslümanlara iniyor?

Elcevap: Büyük hatâlar ve cinâyetler, tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinâyetler, tâcil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binâen, ehl-i küfrün cinâyetlerinin kısm-ı âzamı, mahkeme-i kübrâ-i haşre tehir edilerek, ehl-i imânın hatâları, kısmen bu dünyada cezası verilir. Haşiye

Üçüncü suâl: Bâzı eşhâsın hatâsından gelen bu musîbet, bir derece memlekette umumi şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap: Umumi musîbet, ekseriyetin hatâsından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zâlim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizâmen veya iltihâken taraftar olmasıyla, mânen iştirak eder, musîbet-i âmmeye sebebiyet verir.

Dördüncü suâl: Mâdem bu zelzele musîbeti hatâların neticesi ve keffâretü’z-zünubdur. Mâsumların ve hatâsızların o musîbet içinde yanması nedendir? Adâletullah nasıl müsaade eder?

Yine mânevî cânibden elcevap: Bu mesele sırr-ı kadere taallûk ettiği için, Risâle-i Kadere havale edip, yalnız, burada bu kadar denildi:

Yani, “Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zâlimlere mahsus kalmayıp, mâsumları da yakar.” Enfâl Sûresi: 25.

Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücâhededir. İmtihan ve teklif, iktizâ ederler ki, hakikatler perdeli kalıp, tâ müsâbaka ve mücâhede ile, Ebû Bekir’ler âlâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebû Cehil’ler esfel-i sâfilîne girsinler. Eğer mâsumlar böyle musîbetlerde sağlam kalsaydılar, Ebû Cehil’ler, aynen Ebû Bekir’ler gibi teslim olup, mücâhede ile mânevî terakkî kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.

Mâdem, mazlum zâlim ile beraber musîbete düşmek, hikmet-i İlâhiyece lâzım geliyor; acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adâletten hisseleri nedir?

Bu suâle karşı cevaben denildi ki, o musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir. (Sözler 14. Sözün Zeyli)

Haber Merkezi

Etiketler: malatya, afad, deprem
Okunma Sayısı: 1889
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı