"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meteoroloji'den yurt geneline kritik uyarı: Bu geceden itibaren...

27 Aralık 2016, Salı 14:40
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, bu geceden itibaren etkili olan sisteme ilave olarak Balkanlar üzerinden gelen yeni bir yağışlı sistemin etkisine gireleceğinin tahmin edildiğini açıkladı.

İstanbul'da bu gece saatlerinde yağmur olarak başlayacak yağışın yarın aralıklarla hafif olarak devam edeceği, yarın gece saatlerinden itibaren kentin iç ve rakımın 100 metre üzeri olan yerlerinde karla karışık yağmur şekline döneceğinin tahmin edildiği belirtildi. Yağışın il genelinde Perşembe akşam, Cuma ve Cumartesi günleri aralıklarla karla karışık yağmur ve kar yağışları şeklinde etkili olmasının beklendiği açıklandı. 

YURT GENELİNDE YAĞIŞ BEKLENİYOR

Yarın Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu dışında yurt genelinde yağış bekleniyor. Yağışların kıyı kesimlerde yağmur iç kesimlerde karla karışık yağmur ve genellikle kar şeklinde olacağı ve İç Anadolu’nun güney ve batısı, Toroslar Mevkii, Afyonkarahisar, Isparta çevrelerinde yoğun olmak üzere karla karışık yağmur ve kar, Antalya’nın doğusu ve Mersin’in batı kesimlerinde kuvvetli yağmur şeklinde olacağı tahmin ediliyor.

KUVVETLİ VE YOĞUN KAR YAĞIŞININ BEKLENDİĞİ YERLER 

Yağışlı sistemin; Perşembe ve Cuma günleri de Güney Ege Kıyıları ile Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu dışında yurt genelinde etkili olmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Akdeniz kıyı kesimleri, Güneydoğu Anadolu’nun batısı ve Orta Karadeniz kıyılarında yağmur ve yer yer karla karışık yağmur yağış alan diğer yerlerde kar şeklinde olacağı bekleniyor. Perşembe ve Cuma günleri görülecek olan yağışların; Marmara’nın güney ve doğusu, Batı Karadeniz, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Doğu Anadolu’nun batısı ile Orta Karadeniz ve Doğu Akdeniz’in iç kesimlerinde kuvvetli ve yoğun kar yağışı şeklinde olacağı tahmin ediliyor.

RÜZGAR; İSTANBUL VE MARMARA'DA KUZEY YÖNLERDEN PERŞEMBE GÜNÜ FIRTINA ŞEKLİNDE ESECEK 

Yağışlı sistemin 2016 yılının son gününde de Batı kıyılarımız dışında yurt genelinde etkili olmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın; İstanbul ve Marmara’da kuzey yönlerden Perşembe günü fırtına (50-80 km/sa) Cuma günü kuvvetli rüzgar (30-50 km/sa) şeklinde, Perşembe günü İç Anadolu’nun doğusunda güney yönlerden kuvvetli (40-70 km/sa) olarak eseceği tahmin ediliyor.

İSTANBUL'DA KAR YAĞIŞI PERŞEMBE GÜNÜ BEKLENİYOR

İstanbul’da bu gece saatlerinde yağmur olarak başlayacak yağışın yarın (Çarşamba) aralıklarla hafif olarak devam edeceği, yarın gece saatlerinden itibaren kentin iç ve rakımın 100 metre üzeri olan yerlerinde karla karışık yağmur şekline döneceği tahmin ediliyor. Yağışın il genelinde Perşembe akşam, Cuma ve Cumartesi günleri aralıklarla karla karışık yağmur ve kar yağışları şeklinde etkili olması bekleniyor. Kıyılarda ciddi bir örtü yapması beklenmiyor, ancak kentin iç ve yüksek kesimlerinde 5 - 10 cm kadar örtü yapabileceği bekleniyor.

ANKARA VE İÇ ANADOLU'DA KAR YAĞIŞI 4 GÜN ARALIKLARLA ETKİLİ OLACAK

Ankara ve İç Anadolu bölgesinde yarın tekrar başlayacak kar yağışlarının 4 gün boyunca aralıklarla Cumartesi günü akşam saatlerine kadar etkili olacağı ve bölge genelinde ortalama 10 cm ve üzerinde kar örtüsü yapacağı tahmin ediliyor.

KONYA'DA 45, KARAMAN'DA 85 CM İLE TARİHİNİN EN YÜKSEK KAR KALINLIĞINA ERİŞTİ

Konya ve Karaman illerimiz geçtiğimiz hafta yağan karın üzerine dün ve bugün meydana gelen kar yağışları ile Konya’da 45, Karaman’da 85 cm ile tarihinin en yüksek kar kalınlığına erişti. Bu hafta sonuna kadar bu illerimizin de bulunduğu İç Anadolu bölgesinde kar yağışlarının etkili olması beklendiğinden aşırı kar yükünden dolayı çatı çökmelerine karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

VATANDAŞLARDAN DİKKATLİ VE TEDBİRLİ OLMALARI İSTENDİ

Meydana gelecek yoğun kar yağışları nedeniyle İç Anadolu’yu Akdeniz’e ve Marmara bölgesine bağlayan karayollarında buzlanma ve don olayının da etkisiyle ulaşımda aksamalar olabileceğinden vatandaşlarımızın ve yetkililerin dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

HAVA SICAKLIKLARI 

Hava sıcaklıklarının hafta sonuna kadar yurdun batı bölgelerinde azalarak mevsim normallerinin biraz altında, iç ve doğu bölgelerde ise mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

KAR, DOLU, YAĞMUR GELMİYOR, GÖNDERİLİYOR

Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'da Cenab-ı Hakk'ın zerrelerden yıldızlara kadar tecelli eden ismlerini ve azim tasarrufatını tefekkür etmeye devam ediyoruz.

'İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.' hakikati çerçevesinde Kainat Kitabı'nda gerçekleştirilen herşeye mana-i harfiyle bakarak eserden sanatkara yönelerek Cenab-ı Hakk'a ulaşıyor, nazarlarımızı Esma-ül Hüsna'sının tecellilerine çeviriyoruz...

Özetle diyebiliriz ki; Hissiz, şuursuz olan kar, yağmur, dolu, toprak, otlar, ağaçlar ve benzeri nice sebep bizlere şefkat edip, rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor; toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerimize veriyor, meyveler, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor.

Konuyla ilgili olarak Risale-i Nur'un muhtelif bölümlerinden bazı hakikatleri istifadenize sunuyoruz:

''...Sonra, dünyaya gelen o yolcu adama ve misafire, cevv-i sema denilen ve mahşer-i acâip olan feza, gürültüyle konuşarak bağırıyor: “Bana bak, merakla aradığını ve seni buraya göndereni benimle bilebilir ve bulabilirsin” der. O misafir, onun ekşi, fakat merhametli yüzüne bakar; müthiş, fakat müjdeli gürültüsünü dinler, görür ki:

Zemin ile âsumân ortasında muallâkta durdurulan bulut, gayet hakîmâne ve rahîmâne bir tarzda zemin bahçesini sular ve zemin ahalisine âb-ı hayat getirir ve harareti, (yani yaşamak ateşinin şiddetini) tâdil eder ve ihtiyaca göre her yerin imdadına yetişir.

Ve bu vazifeler gibi çok vazifeleri görmekle beraber, muntazam bir ordunun acele emirlere göre görünmesi ve gizlenmesi gibi, birden cevvi dolduran o koca bulut dahi gizlenir, bütün eczaları istirahate çekilir, hiçbir eseri görülmez.

Sonra, “Yağmur başına arş!” emrini aldığı anda, bir saat, belki birkaç dakika zarfında toplanıp cevvi doldurur, bir kumandanın emrini bekler gibi durur.

''...Sonra yağmura bakıyor, görür ki: O lâtif ve berrak ve tatlı ve hiçten ve gaybî bir hazine-i rahmetten gönderilen katrelerde o kadar Rahmânî hediyeler ve vazifeler var ki, güya “rahmet tecessüm ederek katreler sûretinde hazine-i Rabbâniyeden akıyor” mânâsında olduğundan, yağmura “rahmet” namı verilmiştir.''

''...Sonra yağmura bakar, görür ki: Yağmurun taneleri sayısınca menfaatler ve katreleri adedince Rahmânî cilveler ve reşhaları miktarınca hikmetler içinde bulunuyor.

Hem o şirin ve lâtif ve mübarek katreler o kadar muntazam ve güzel halk ediliyor ki, hususan yaz mevsiminde gelen dolu o kadar mizan ve intizamla gönderiliyor ve iniyor ki, fırtınalarla çalkanan ve büyük şeyleri çarpıştıran şiddetli rüzgârlar, onların muvazene ve intizamlarını bozmuyor; katreleri birbirine çarpıp, birleştirip zararlı kütleler yapmıyor.

Ve bunlar gibi çok hakîmâne işlerde ve bilhassa zîhayatta çalıştırılan basit ve câmid ve şuursuz müvellidülmâ ve müvellidülhumuza (hidrojen-oksijen) gibi iki basit maddeden terekküp eden bu su, yüz binlerle hikmetli ve şuurlu ve muhtelif hizmetlerde ve san’atlarda istihdam ediliyor.

Demek bu tecessüm etmiş ayn-ı rahmet olan yağmur, ancak bir Rahmân-ı Rahîmin hazine-i gaybiye-i rahmetinde yapılıyor ve nüzulüyle 

وَهُوَ الَّذِى يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَاقَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ ((“İnsanlar ümitsizliğe düştüklerinde yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan da Odur. O, kullarını gözetip koruyan ve her türlü övgüye lâyık olandır.” Şûrâ Sûresi, 42:28. )) âyetini maddeten tefsir ediyor. ((Risale-i Nur, Tarihçe-i Hayat, Kastamonu Hayatı))

ALLAH DİLEDİĞİNİ DİLEDİĞİ ŞEKİLDE YARATIR

فَلْيَنْظُرِ اْلاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِهِ     اَنَّا صَبَبْنَا الْمَۤاءَ صَبًّا     ثُمَّ شَقَقْنَا اْلاَرْضَ شَقًّا     فَاَنْبَتْنَا فِيهَا حَبًّا     وَعِنَبًا وَقَضْبًا     وَزَيْتُونًا وَنَخْلاً     وَحَدَۤائِقَ غُلْبًا     وَفَاكِهَةً وَاَبًّا     مَتَاعًا لَكُمْ وَ ِلاَنْعَامِكُمْ    1

(("İnsan, yediklerine bir baksın. Biz suyu bol bol indirdik. Toprağı yardıkça yardık. Ondan daneler, üzümler, sebzeler, zeytinlikler, hurmalıklar, bol ağaçlı bahçeler, çeşit çeşit meyveler ve otlar bitirdik—size ve hayvanlarınıza rızık olsun diye." )) Abese Sûresi, 80:24-32.

İşte şu âyet-i kerime, mu'cizât-ı kudret-i İlâhiyeyi bir tertib-i hikmetle zikrederek esbabı müsebbebâta raptedip, en âhirde مَتَاعًا لَكُمْ lâfzıyla bir gayeyi gösterir ki, o gaye, bütün o müteselsil esbab ve müsebbebat içinde o gayeyi gören ve takip eden gizli bir Mutasarrıf bulunduğunu ve o esbab Onun perdesi olduğunu ispat eder.

Evet, مَتَاعًا لَكُمْ وَِلاَنْعَامِكُمْ tabiriyle, bütün esbabı icad kabiliyetinden azleder.

Mânen der: Size ve hayvânâtınıza rızkı yetiştirmek için su semâdan geliyor. O suda, size ve hayvânâtınıza acıyıp, şefkat edip rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor demektir. Hem toprak nebâtâtıyla açılıp, rızkınız oradan geliyor.

Hissiz, şuursuz toprak sizin rızkınızı düşünüp şefkat etmek kabiliyetinden pek uzak olduğundan, toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerinize veriyor.

Hem otlar, ağaçlar sizin rızkınızı düşünüp merhameten size meyveleri, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, âyet gösteriyor ki, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor. İşte şu beyanattan Rahîm, Rezzâk, Mün'im, Kerîm gibi çok esmânın matlaları görünüyor.

Hem meselâ,

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللهَ يُزْجِى سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلاَلِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَۤاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَۤاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَۤاءُ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِاْلاَبْصَارِ     يُقَلِّبُ اللهُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ اِنَّ فِى ذٰلِكَ لَعِبْرَةً ِلاُولِى اْلاَبْصَارِ     وَاللهُ خَلَقَ كُلَّ دَۤابَّةٍ مِنْ مَۤاءٍ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِى عَلٰى بَطْنِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِى عَلٰى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشِى عَلٰۤى اَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللهُ مَا يَشَۤاءُ اِنَّ اللهَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ     1

(("Görmedin mi ki Allah bulutları dilediği yere sevk eder, sonra onları birleştirir ve üst üste yığar. Sonra da onun arasından yağmur tanelerinin süzüldüğünü görürsün. Gökteki dağ gibi bulutlardan, Allah, dolu taneleri indirir ki, onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu uzak tutar. Şimşeğin parıltısı ise neredeyse gözleri alıverir. Allah geceyi ve gündüzü birbirine çevirir. Şüphesiz ki bunda gören gözler için bir ibret vardır. Allah, hareket eden her canlıyı bir çeşit sudan yaratmıştır. Onlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi dört ayak üstünde yürür. Allah dilediğini dilediği şekilde yaratır. Allah'ın kudreti muhakkak ki herşeye yeter." Nur Sûresi, 24:43-45.))

İşte, şu âyet, mu'cizât-ı rububiyetin en mühimlerinden ve hazine-i rahmetin en acip perdesi olan bulutların teşkilâtında, yağmur yağdırmaktaki tasarrufât-ı acîbeyi beyan ederken, güya bulutun eczaları cevv-i havada dağılıp saklandığı vakit, istirahate giden neferat misillü, bir boru sesiyle toplandığı gibi, emr-i İlâhî ile toplanır, bulut teşkil eder. 

Sonra, küçük küçük taifeler bir ordu teşkil eder gibi, o parça parça bulutları telif edip, kıyamette seyyar dağlar cesamet ve şeklinde ve rutubet ve beyazlık cihetinde kar ve dolu keyfiyetinde olan o sehab parçalarından, âb-ı hayatı bütün zîhayata gönderiyor.

Fakat o göndermekte bir irade, bir kast görünüyor. Hâcâta göre geliyor; demek gönderiliyor. Cevv berrak, sâfi, hiçbir şey yokken, bir mahşer-i acaip gibi, dağvâri parçalar kendi kendine toplanmıyor.

Belki zîhayatı tanıyan Birisidir ki, gönderiyor. İşte, şu mesafe-i mâneviyede Kadîr, Alîm, Mutasarrıf, Müdebbir, Mürebbî, Mugîs, Muhyî gibi esmâların matlaları görünüyor.

((Risale-i Nur, Sözler, Yirmi Beşinci Söz, İkinci Şule, İkinci Nur, Yedinci Sırr-ı Belâgat))

DHA

Okunma Sayısı: 1577
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı