İzmir Merkez ve semtlerin yanısıra Manisa, Aydın, Tire, Ödemiş, Turgutlu, Torbalı ve Menemen Yeni Asya hanım okuyucularının organizasyonu ile İstanbul, İzmit, Samsun, Nevşehir ve Kayserili misafirleri de buluşmaya dahil oldular. Euronur ekibi tarafından hazırlanan “İslâm Aleminin Reçetesi” adlı sinevizyon gösterisi ile başlayan Uhuvvet Buluşmaları programı, Leyla Şimşek’in Kur’ân-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Moderatörlüğünü Nurbanu Şen’in yaptığı panel sunumlarında Yasemin Güleçyüz adavet-kin, Nuriye Abut hırs-tamâ, Zehra Fırtına tesanüd-tefani, Hatice Avşar tarafgirlik-inat ve Hürriyet Koramaz haset-gıybet konularını ele aldı. Panel sunumları sonrasında ise, Eslem Sueda Tola, Hasan Şen’in “Elleri Semaya Açmak Yetmiyor” adlı şiiri seslendirdi.

MÜZAKERELERDEN NELER ÇIKTI?

Uhuvvet Risalesi çerçevesinde ehl-i imanı birbirine bağlayan manevî rabıtaların ele alındığı panel öncesindeki günlerde, şefkat itibarıyla Risale-i Nur ile fıtraten alâkadar olan hanımların hizmetteki yeri, maarif, çocuklarda ve gençlerde eğitim, medrese ve talebe hizmetleri konularına dair açık oturumlar yapıldı. Bu müzakereler neticesinde çıkarılan başlıklar ise şöyle oldu:

• Eğitimde temel husus çocukken alınan kavlî ve hâlî derslerdir.
• Risale-i Nur’un eğitim mahalli medreselerdir. Eğer medrese yoksa yaşanılan mekânlarda (haneler, komşular, ahbablar) o sistem devam ettirilmelidir.
• Toplumu bozan komiteler olduğu gibi, kadını ifsat etmek için de çalışan komiteler olduğundan kadının muhafazası mühimdir.
• Risale-i Nur ile rabıtası olan fakat potansiyeli tam olarak açığa çıkmamış mahaller ve kişiler için Risale-i Nur’a dair fikrî müzakerelerin, çalışmaların ve derslerin ziyadeleşmesi gerekmektedir.
• Medrese ve genç hizmetlerinde şefkat ve ciddiyet mezc edilmelidir.
• Hanımlar mabeyninde Hanımlar Rehberi, Küçük Sözler ve İktisat Risaleleri ele alınmalıdır.
• Medreselerden kifayetli hizmet elemanı yetişebilmesi için meşveret heyetlerinin ve eğitim komisyonlarının himmetini talebelere teksif etmesi; maddî-manevî alakâlarında istikâmet üzere olmaları gerekmektedir.

KONUŞMACILAR ÖZETLE NELER ANLATTI?

Yasemin Güleçyüz: Adavet ve Kin

• Adavet ve kin gibi menfi hissiyat kesiftir, sirayet etmez.
• Kendi mesleğini hak bilmek fakat başka meslekleri haksızlıkla butlan etmemek olan insaf düsturu gayet ehemmiyetlidir. Bediüzzaman bazı hususlarda kendisiyle ortak fikri olmamasına rağmen iman rabıtasından dolayı Eşref Edip ve Necip Fazıl gibi şahıslara bile adavet hissi taşımamış, hizmet-i imaniye hususunda onları desteklemiştir.
• Bediüzzaman’ın da hayatında olduğu gibi şahsa yapılan tehacümat affa kabildir lâkin hizmet ve hukuk-u dâvâda hazm-ı nefs edilmez.
• Peygamberimiz (asm) veda hutbesinde, fıtratında adavetin olmadığını şu şekilde ifade etmiştir: “Her kimi incitip üzdüysem kısas isteyin, gücenip darılmamdan korkmayın.Zira adavet ve kin benim fıtratımda yoktur.”
• Muhabbet ve adavet mânâ-i hakikisiyle bir arada bulunamaz.Biri hakiki hükmederse diğeri mecazî olur.

Nuriye ABUT: Hırs ve Tamâ

• Hırs sebeb-i hasarettir.Bir neticeyi isteyen kişi ancak tevekkül ve kanaatle isterse onu elde eder. Rızka müştak hayvanat ve nebatat taifesinden tutun da insanlık âlemine kadar bu hüküm geçerlidir.
• Rızık ikidir. Meşru rızık zaten taahhüd altındadır. Gayr-i zaruri olan kısmı ise irade-i ilahiyeye mütevakkıftır.
• Şükrün mikyası tevekkül ve kanaattir.
• Hizmet-i Kur’ân’iye’de hırs şiddetli gayrete inkılap eder. Bunun ölçüsü ise neticeye odaklanmadan vazifelerin yerine getirilmesidir.
• Meşveret sistemi kişiyi hırstan alıkoyar.

Zehra FIRTINA: Tesanüt ve Tefani

• Ehl-i iman hususan talebe-i nur fabrikanın çarkları veya bir vücud-u manevînin azaları hükmündedir.
• Bu zamanda hazz-ı nefsi bırakıp samimiyetle ittifak eden bir cemaat velî-i kâmil hükmüne geçip çok keramata mazhar olabilir.
• Ehemmiyetine binanen Hazret-i Üstad Nur Talebeleri mabeynindeki tesanüdün bozulmasından endişelenmiş ve bunun muhafazı için talebelerine kavlî ve halî dersleri vermiştir.
• Az bir nifaktan ehl-i dâlalet çok istifade eder, dâvâmıza pekçok zararı dokunur.
• Tesanüdün faydası yalnız size bize değil, ehl-i dâlaletle mücahede içindeki tüm ehl-i imana bir kuvvet ve nokta-i istinattır.

Hatice AVŞAR: Tarafgirlik ve İnat

• Tarafgirlik tahtieciliği tevellüt etmiştir.
• İltizam, tassup ve tarafgirliğin hâkim olması hakikatin keşfine manî olmuştur.
• Müteşeyyihler, hocalar, âlimler mabeyninden tarafgirlik, inat ve gıybeti kaldırmalıdır.
• Tarafgirlik hakiki adâlete mânidir, ihlâsa zarar verir. Meşveret sistemi olaylara objektif baktığından beşerî kanunların sağlayamadığı adâleti sağlar.
• Siyasî canipte kendini ziyadesiyle gösterir. Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi kendi fikr-i siyasisine muvafık bir kâfiri salih, muhalif olan bir salihi kâfir gibi gösterir.
• Hayat-ı manevîye ve sıhhat-i ubudiyet ancak ihlâsla olur. Bu da Nur derslerine ciddî çalışmak, inat ve adaveti terk etmekle mümkündür. Mabeynimizdeki uhuvvet en ufak bir sarsıntıyı kaldırmaz.

Hürriyet KORAMAZ: Haset ve Gıybet

• Gıybet alçakların silahıdır. İzzet-i nefs sahibi gıybete tenezzül etmez.
• Gündüz güzel bir söz söyleyen gece rüyasında güzel bir elma yerken, gündüz çirkin sözlerle gıybetle lisanını mülevves yapan kimse gece de kerih bir surette acı meyvesini yer.
• Hasedin en büyük zararı hâsidedir. Mahsud için ya azdır yahut hiç yoktur.
• Adavetin en dehşetlisi hasetten gelendir.
• Amâl-i uhreviyede haset olmamalıdır. Olursa ya kendi riyakârdır, ya mahsudu riyakâr zanneder ya da amel-i salihin neticesinin nereye baktığını bilmiyor.
• Dünyevî mesailde ise bir maksada çok eller uzandığından insanın hadsiz emellerini tatmin etmez. Hafız-ı Şirazi’nin dediği gibi  “Dünya öyle bir meta değil ki bir nizâa değsin.”

Fatma Nur GİDAL / İzmir

Haber Merkezi