"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarih ve tekerrür bağlamında

Yusuf Sabri Şimşek
12 Ağustos 2018, Pazar 21:07
Antranik ile beraber Enver’i, Said Halim’le beraber Venizelos’u yeniden düşünmek

Bir asrı geçkin süredir dillere pelesenk olan bir kavram: Tarih tekerrürden ibarettir!

Cümlenin ifade etmek istediği mana asla tarihin tekerrürü değil. Geçmiş olaylardan ders çıkaran bazı kişilerin şu anki olayların gidişatını yorumlayabilme kabiliyetlerinden ibarettir. Zaten tarih de çoğunlukla tekerrür etmez. Ama tahmin edilebilir.

II. Mahmut…

19. yyda II. Abdülhamid’ten başka otoritesini bürokrasiye kabul ettirebilen zat-ı penahileri. Batılılaşma kaçınılmaz o dönem. Sarsılan Osmanlı, küllerinden yeniden doğma çabasında. Avrupa’nın maddî galebesini kabullenemiyor koca Osmanlı. En başta Yeniçeri Ocağı işin ilk kurbanı. Ayanlarla olan güç kavgası, askerin siyasete dâhil olması ve taraf olması. Sonuç Bediüzzaman’ın ifadesiyle: Yeniçerilerin hâdise-i müdhişesi hatırıma geldi.1

Tanzimat Fermanı modernizm sürecinin ilk basamaklarından. Laikleşme yani devletin dini dizayn etmesinin engellenmesinin ilk aşamaları. Sefahat ve hürriyetin topuzu biraz kaçıyor. Azınlıklar için bu durum gayet faydalı, ama Müslümanlar için durum pek de iç açıcı değil.

1863’de Abdülaziz Avrupa seyahatinde. Maiyetinde 72 kişi. İçlerinde yeğeni Abdülhamid de var. Harikalar diyarı Paris, Buckingham Palace, kendilerine tahsis edilen Cyrystal Palace, Paris’teki Lyon Garı’ndan Evrensel Sergi’ye doğru. Mimar Leon Parvillee’nin hazırladığı cami, hamam ve yalı üçlemesi… Bediüzzaman’ın dediği gibi2 diyor Abdülhamid: “Avrupa’dan yüz yıl gerideyiz. Yüz seneden beridir haraba yüz tutan bir şey birden yapılamaz.”

 Hayran oluyor gördüğü şeylere. İngiliz deniz ve Alman kara kuvvetlerine hayran kalmış. Bu sebeple döneminde gerçekleştirilen birçok reform Avrupa hatta Fransa kökenlidir. Beylerbeyi Sarayı’nda sürgünde bir sultan… Abdülhamid Han. Hekimi Atıf Bey soruyor, “Hünkârım Avrupa’da en çok etkilendiğin şeyler ne idi?” Nazarını kırk yıl öncesine çevirerek, Paris Operası’nın büyüklüğü, askerî merasimler, İngiltere’nin serveti, altından tabaklar çanaklar, ülkeleri ağ gibi saran tren ve sür’ati. İtalya’da dinlediği “Verdi’nin” La Triavata, Rigoletto, Aida, Macbeth, Don Carlos… gibi bestelerine hayran oluyor. Artık müzik zevkleri değişmiş.

Alaturka müziğin yerini alafranga almış. Rossini, Donizetti, Bellini de cabası. Abdülhamid’in aklı Camp-de-Mars’tadır artık. Bundan sonra yapılan bütün icraatlar bu temellere dayanır. Modern mekteplerin açılması. Mekteb-i Harbiye, Tıbbiye, Mülkiye… İzmir-Aydın demiryoluyla başlayan çalışmaların hızlanması.

Muhafazakâr-Yenilikçi Çatışmasına Feda Edilen Sultan: Sultan Abdülaziz

Abdülmecid ve Abdülaziz devrinde yaptırılan iki saray; Çırağan ve Dolmabahçe. İsraf artmış. Devletin gelirinin iki katı gideri var. Galata Bankerlerine olan devasa borç. Gelirlerin % 40’ı sadece borç faizine gidiyor. Devlet batıyor. Girit’in gümrük gelirlerinin onlarca yıl ipotek edilişi. Abdülhamid çağdaşlarına nazaran ömrünü sefahatte harcamamış. Gençlik hatalarını saymazsak. Eğitimi pek de iyi değil. Osmanlıcaya bile tam hâkim değil. Ama ticareti seviyor. Rum simsarları ve Ermenileri kullanarak piyasada yer ediyor. Maslak ve Levent civarındaki çiftlikler ve Merinos koyunları. 

Çift kutuplu yeni dünya ve tarafsızlığın doğurduğu felâket

Arada sıkışan Sultan Abdülaziz. Dehşet verici iştahı ve yumruklarıyla ünlü. Ama İspanyol siyasetinden kendi de kurtulamamış. Kudretli Âli Paşa’nın ölümünü fırsat bilerek sadrazamlığa getirdiği Mahmut Nedim Paşa muhafazakâr. Yeniliklere karşı. Tanzimat’a, meşrûtiyete, danışma meclislerine yani yeni olan her şeye karşı. Karşısında meşhur Mithat Paşa… Aklınca borçları erteleyecek ve devletin ömrünü uzatacak. Daha da beter oluyor işler. 5 yıl kimseye ödeme yapmayacağını ilân edince İngiliz kamuoyu Osmanlı’nın karşısına geçiyor. Ve sonrasında gelen Osmanlı’nın yalnızlığı. Cevdet Paşa’ya göre, Mahmut Nedim Paşa İstanbul’daki Rus büyükelçisine sakalını kaptırmış. 3 Liberallerin devrimi. Darbe yapılan Sultan Abdülaziz. Abdülaziz bir kumpasa mı uğruyor? Her şey belirsiz. Mahmut Nedim’in muhafazakâr refleksleri Osmanlı’nın en büyük belâsıyla yalnız kalmasına sebep oluyor; Rusya: Osmanlı’ya hasta adam diyen bir kraliçe. Artık sadece liselerde öğretilen klişelerden biri olan sıcak denizlere inme politikası yok. Birçok şey eklemiş yanına. Slav birliği, III. Roma vs…

Osmanlı artık yalnız. İşte tam da bu ortamda Abdülhamid askerî ve sivil bürokrasiyi Yıldız’da topluyor. Merkezileşiyor. İslâmcı politikalara yöneliyor. Artık Avrupa yok. Almanya var. II. Wilheim var. Katı Prusya disiplini var. Rahatsız olan alaylı askerler var. Ertuğrul Firkateyni de işte bu sebeple pasifikte, Doğu Çin Denizi’nde.

Bu denklemin bir benzerini hali hazırda yaşıyoruz. Evet Antranik Enver’e tokat vurmasın buna millet olarak asla razı olamayız ve olmamalıyız. Aynı şey Said Halim için de geçerli. 

Dipnotlar:

1- Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23. 

2- Said Nursî, “Münâzarât”, Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Yay, İstanbul, 2017, s. 163.

3- François Georgeon, Abdülhamid, İletişim Yay., İstanbul, 2018, s. 35.

Okunma Sayısı: 1370
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı