Bir genç vefat etti. Yaşadığı bunalımı ifade eden satırlar ve konuşmaları hatıra bırakarak.
20 yaşında hayalleri amaçları varken gurbet, parasızlık, ders yükü, kaldığı yerden duyduğu memnuniyetsizlik, inanç sorgulama, ibadetlerini yapamamak, ama yapma mecburiyeti içinde kaldığı için de kendisini sıkışmış ikilik çelişki ve çıkmaz içinde hissetmek.
Zamansızlık, derslerinde başarısızlık, çok çalışmaya ıhtiyaç duyması, ama çok çalışınca da sonunda iyileştirilmeyen meslekî şartlara aday olmanın getirdiği gelecek endişesi ve yarınlarından ümidi kesmek.
Daha acısı bütün bunları anlatacak çevresinin olmayışı... Kınanmaktan, dışlanmaktan korkmak.
İmkânları kısıtlı olduğu için ve belki de mizacı gereği üçüncü bir yol ya da muhakkak halini anlayacak ehli hal birilerini bulamamak çaresizliği. Bunlar, 20 yaşında bir gencin hayatının baharında bir çocuğun kendi ifadeleri hayata veda, ölüme merhaba gerekçeleri.
Fakat değişmiyor, 20 yaşında bir genç öldü, bir hayat söndü. Bu acı gerçeğin gerekçesi ne olursa olsun insan olan herkesin yüreğini dağlamasına yeter de artar, yetmeli artmalı...
O çocuk benim, senin, bir akrabamızın çocuğu olabilir. Gerekçeleri, üzerindeki baskılar bambaşka olabilir.
Belki de zahiren hiçbir sorunu yok gibi de durabilir, ama içindeki fırtınaları, ikilikleri, çıkmazları kimse duymayabilir, anlamayabilir...
İşte bir intihar... “Duymadığınız, anlamadığınız, anlatamadığım, anlamazlar diye anlatmaya bile kalkmadığım her şey adına hayatımı bedel verdim” diyen bir gencin acı deklarasyonu.
Mevzi almalar, suçlamalar, yurtlar kapatılsın çocuklar oralara verilmesin, şu yapılmasın, bu olmasın... Herkes olayı kendi siyasî ve dünyevî görüşüyle çözmeye, diğerine ok atmaya, vurmaya çabalıyor.
Hiç kimse ailesi kadar yanamaz, perişan olamaz; görüşü, emeli, çocuğu ile ilgili tasavvurları ne olursa olsun.
Ahirzaman, kime neyin nasıl isabet edeceği hiç belli değil. Kınamak, şuna buna suç atmak hiç kimsenin haddi değil. Enes, konuşursa suçlanmaktan korkuyordu. Ölümü üzerinden bu kez de sizin yüzünüzden suçlamaları sağ, sol, muhafazakâr kesimden gırla gidiyor.
Bir sataşmayı, savaşmayı bıraksak da “hepimizin suçu var” diyecek olgunluğa ulaşsak da şu çenemizi büyük lâflar etmekten korusak artık... #eneskara