2017 YGS sınavından bir akşam önceki izlenimim ve aynı gün sınava giremeyen bir öğrencinin hepimizi üzen geç kalma çaresizliği... Ne kadar ibretli ki sınav için koşan ekmek almaya gidemiyor... Ekmeğinin peşinde olan ise sınava giremiyor.
Bu haberin ibretli tezatını buyrunuz okuyunuz:
Akşam vakti bir anne; sepet sarkıtmış, evin önüne park eden arabayı gözlüyor...
Arabadan beyi ve çocuğu iniyor.
Sesleniyor anne; “Evlâdım eve çıkmadan koş ekmek al gel.”
Çocuk bir bağırıyor, bir azar; “Sabahtan beri bir işi yapamadın da beni mi bekledin? Almıyorum işte!”
Anne de karşılık olarak daha üst perdeden bir azarlamayla çocuğu susturup siparişini aldırmaya muvaffak oluyor...
Şimdi soruyorum: Bir ekmek almaya üşenen ve bunun için anne azarlayan çocuklar meslek sahibi olmak için testten kaç puan alacaklarının hesabını yapıyor? Hayatının en önemli sınavına giriyor... Ama ana baba hukukunu saymaktan kaç puan aldığı ölçülmüyor ne yazık ki bu sınavda,
Ekmek aldırmaya muvaffak olamadığımız çocukların hayatta muvaffak olmaları için duâ ediyoruz.
Edeceğiz tabiî ki. Yavrularımız arzu ettiği yerlere gelsin. Amma iş odur ki gelirken bir ekmek almayı ve onu nice emeklerle bu hale ve yaşa getiren anne babanın gönlünü almayı da ihmal etmeyiversinler.
Hayatta muvaffak olmanın sloganı neydi Abidin; Çocuklar ekmeklerini ellerine alsınlar, ama eve de gelirken ekmek alsınlar.
Hatta kıza da, oğlana da evlenmeden önce sorsunlar; “Sen ekmeğini eline almadan önce ne yapardın?”
“Ne yapacam; annem yukardan seslenince koşar eve ekmek alırdım.”
Hah, işte bu cevabı alınca düşünmeden eş olarak alsınlar!
Kesinlikle evlenince de mutluluğa muvaffak olacaklardır.
Benden söylemesi!
Çocuklar eve ekmek getirebilsin dedik ya. İşte o çocuklardan biri eve ekmek getirmek için bir işte çalışıyormuş... Gece mesaisi demek ki... İşten çıkıp sınava koşturmuş... Ama yanlış okula gitmiş... Orada oyalanmış tabiî ki... Doğru yerde olduğunu sanıyor besbelli... İşi çözünce asıl okuluna koşturmuş, ama içeriye alınmamış... Ben napacağım diyor... Alsanız işinizden mi olurdunuz diye feryad ediyor. “Evden gelsem gecikmezdim işten geliyordum böyle oldu” diyor. Görevlilerin ‘yapacak bir şeyi yok’ gerekçesiyle yaşadığı hayal kırıklığı ile yere kapaklanıp hüngür hüngür ağlıyor.
“Anneee beni sınava almadılar annee 1 dakika yüzünden” diye telefonda anacığına dert döküyor...
Hangi kural bu gencin 1 senesine mukabil gelebilir?
1 dakika için 1 senelik emek o kapı önünde heba edilir mi?
Çözüm bulmak tolerans göstermek kurallardan önce gelse olmaz mı?
Oysa; 1 dakikalık empati o gence de hepimize de çok iyi gelir...