"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eskiden kar tatili mi vardı? Ve eskiden Yalova İstanbul’un ilçesiydi!

Zeynep ÇAKIR
16 Ocak 2015, Cuma
Kar tatili deyince; 1975-81’li yıllara gidiyor hafızam... Karın lâtif hallerini doyasıya yaşamışlığımız, meşakkatini de çok çekmişliğimiz var...

Termal-Üvezpınar; Yalova’nın kışın en çok kar alan ve aldı mı da kolay kolay kalkmayan mevkilerinden biri...

Vakt-i zamanında ortaokul ve lise aynı binada idi. Yalova Lisesi’nin orta bölümü öğlenci, liseliler sabahçı olarak tedrisat yapardı... Birkaç köyün öğrencisini taşıyan okul servisi ile gider gelirdik...

Fakat o servis kar bastırdığında Termal Kaplıcalar mevkiinde kalır; biz aşağı ve yukarı tabanvayla iner çıkardık..

Benimle beraber başlayan kızlar ortaokuldan sonra okumayı bırakmış... Köyden bir iki kız varız... Devir vakt-i mazi... Grayder öyle sık sık gelip yolları açamaz... açmasına da buzlanmadan ötürü imkân olmaz. Kar yağışının şiddetinden çoğu kez elektrikler kesilir, sular donduğu için susuzluk da yaşanır... Çamaşırlar balkona asıldı mı üzerlerinden aşağı keskin kılıç misali buzlar sarkardı...

Köyün hâlâ en büyük eğlencesi olan kızak kayma ameliyesinde kapıdan Termal’e kadar olan yol tam bir buz pistine döndüğü için o yolu tabanlarken çok düşmüşlüğüm var... 

Bu yüzden kar topu oynamayı, kardan adam yapmayı sevdim, ama şu karda kaymak meselesinde çocukluğumdan beri hep ödlek oldum, korkulu rüyam oldu. Her neyse...

İşte böyle bir vasatta; kar tatili denen şey o zamanlar icad edilmediği için (ki bunun başlıca sebebi köylerin aksine ovalık ve deniz kıyısında olan Yalova kar tutmaz o yüzden... Ayrıca okullar o dönemde sadece anarşik olaylar yüzünden tatil olurdu. O da Yalova’da herhangi bir olay olduğundan değil, İstanbul’a bağlı bir ilçe olup İstanbul Valiliği tamimi bütün ilçelere şamil olduğu için karara uyulurdu) kar kış boranda okul yoluna revan olurduk...

Anacığım gaz lambası veya fenerle aşağı kadar bana refakat eder, su geçirmez bot denilen şey bizim taraflara niyeyse gelmediği için ayakta kaç kat çorap olursa olsun kunduralara kar dolar, o ıslak çorapları okulda da kurutmaktan hicap ederdik... Köyden inen karlı minibüsleri gören arkadaşlarımız şaşırır, Yalova’da niye böyle bir kar sevinci yaşayamadıklarına hayıflanır, biz ise kalorifer yanında ayaklarımızı ısıtmaya çalışır donmuş parmaklarımızla bir müddet o kalemleri tutamaz; ta şimdiden ertesi gün böyle şartlarda nasıl okula geleceğimizin derdini çekerdik...

Eski öğretmenler ise; asker olacakmışlar da yanlışlıkla yolları okula düşmüşcesine tam bir disiplin abidesi idiler... Kuralları herşeyin üstünde görür, bizim durumumuzda olanlar için müsamahakâr herhangi bir çözüme yeltenlenmezler idi..

Eğer bu meşakkatten ötürü devamsızlık yapsak; aradaki boşluğu telâfi etmek için büyük çaba göstermemiz gerekir, eğer giremediğimiz bir yazılı varsa telâfisi için hocayı ikna etmeye; fakat bunu yaparken de ısrarcı olup zıplamak için hazırda duran sinirlerini başına geçirmekten de korkar; halden anlayıp da bizim mağduriyetimize bir çözüm bulmak için lûtfedene kadar akla karayı seçerdik...

Köye döndüğümüzde ise; ne yapamadığımız soruyu çözecek kimseyi bulur ne de bir arkadaştan yeni gelişmeleri öğrenebilirdik... Dönem ödevleri denilen faaliyeti yapmak için kütüphanelere gitmek gerekirdi ve bunlar da Yalova’da idi...

Normal günlerde bile bütün öğleden sonrayı kütüphane için aşağıda geçiren ve eve akşam servisiyle dönen bizlerin diğer derslere çalışmak için vakti de enerjisi de kalmaz, kütüphane çıkışında yayan ve vakitlice evine giden arkadaşlarımıza gıpta ederdik... Hele böyle kar kış gününde işin içine bu dönem ödevlerini yetiştirip teslim etmek durumu da giriyorsa meşakkatin kaça katlandığını varın siz merak edin...

İşte kariyer mi analık mı diyenlere onun için köpürüyorum... Benim anacığım bu zor şartlarda yaşıtlarım o kar kışın tadını çıkarıp ellerinde örgü soba başı çay muhabbetlerine devam ederken okulumuzu bitirebilmemiz için bizimle beraber böyle didiniyordu...

Bir zaman gelip de; bunca gayretlerini inkâr eden, hafife alan, o okul yollarını kesen kar kıştan daha soğuk kalpli katı hükümlülerin fetvalarıyla en sonunda okuldan da olup; evde bitmeyen; bitmedikçe de usandıran kar tatili keyfi yapar gibi oturmaya mahkûm olsun diye değil....

Kariyer için biz o karları çok yedik de; bir kariyere atılan lâfları içimize bu yüzden sindiremiyoruz...

HAŞİYE: Tam 5 sene bu şartlarda okudum, sadece lise sonda Yalova’da idik. Ve okula gidip gelmenin rahatlığına ve derslerde ihtiyacımız olan materyal ve dokümana ulaşma kolaylığına ancak o zaman eriştim... Ben Yalova gibi bir yerde bu zorlukla okumuş isem varın siz Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bin meşakkatle okumuş diğer kızların çektiklerini... O yüzden; “Kadın kariyer mi yapsın evinde mi otursun?” sorusunun ve kararının tek yetkili mercii bu merhalelerden geçmiş hanımların kendi iradeleri ve keyifleridir... Kâhyâsı olmaya hiçbir kimsenin hakkı yoktur demeye de bizim hakkımız vardır vesselâm...

Okunma Sayısı: 2277
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman

    19.1.2015 13:14:59

    Muhterem Hanımefendi! "Ev mi, kariyer mi?" konusundaki sözlerinizin mefhum-u muhalifi:"Bayan değilseniz, bize hariçten gazel okumayın! İrademize ve keyfimize karışmayın! Bu kararın tek yetkili mercii biziz" anlamına geliyor. Ama bir hüküm ve iddia sahibi iseniz ve bunu neşre diyorsanız bizim de bir buçuk soru sorma hakkımız olur herhalde: 1. Siz bu makalenizi Bediüzzaman Hz.ne arz etse idiniz acaba o nasıl bir cevap verirdi? 2. "Bizi yanlış yönlendirdiler, eve hapsettiler, kariyer yapamadım" demek isteyip isyan ederken içinizdeki kariyer ateşini söndürmek için taşıdığınız suyu hangi kaynaktan alıyorsunuz? (Bize "şebeke suyu" içirmiyorsunuzdur umarım. Zira "karı yer" iken hastalanan çok kardeşimiz oldu!?) Daha "müdellel" yazacak bir kalem kudretini Rabbimin size ihsan ettiğini görüyor ve bekliyorum. Zira DELİL yerine HİS söz konusu olunca bize "önümüzden yemek" düşüyor. İstifade ettiğim başka bir çok makaleniz için de ayrıca teşekkür ediyor ve saygılarımı sunuyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı