"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Evli, dindar, mutsuz; ama nedeeen?

Zeynep ÇAKIR
07 Temmuz 2016, Perşembe
Bir dostla karşılıklı sohbet ediyoruz.

İki hanımın konuşacağı konular dört ana maddede toplanabilir, lâkin o dört maddeyi 4444 madde haline getirmek de biz hanımların üstün madalya ödülüne lâyık hususiyetidir:)))

1- Kilo

2- Çocuklar

3- Evlilik / aile

4- Her türlü alış veriş (mutfakta eskiyen süzgeçin yerine yenisini nasıl ve nerden almıştın için en az yarım saat konuşulabilinir yemin ederim... Yaaa dalgınlıkla tencere yerine süzgeci süzdüğüm malzemelerle ocağa koymuşum... fark etmemle almam bir oldu, ama ocağın gözü mavi plastikle çoktan kanka olup hatta aşık oldu, aşkından eriyeduruyordu ki hain, benim müdahalemle ayrılmak zorunda kaldı... Şimdi yeni bir süzgeçe ihtiyacım var nereden alayım:)

Neyse tabiî ki mevzu bu değil bir süzgeç için bu kadar konuşma kapasitesi ve potansiyelinde olabilen yüksek profilli hatunların; söz; evlilik kız alma / verme mevzusunu analiz etmeye gelince ortaya attığı tezlerin akademik ödüle lâyık görülmesi işten bile değil haliyle...

Evlilik uzmanları ne derse desin. Bizim bu arkadaşla uzun örneklendirmeler ve irdelemeler sonucu vardığımız kanaat şu oldu:

1- Evliliklerin en önemli kriteri kız ve erkeğin sağlam aile terbiyesi ve görgüsü alması ve iki tarafın da yakın bir görgü anlayışından geliyor olması...

2- İnsan görgülü oldu mu o zaman dindarlığı da, mesleği de, arkadaşlığı da, evliliği de herşeyi güzel taşıyor ve temsil ediyor sonucuna ulaştık.

İlle de kız güzelmiymiş, nereyi bitirmiş, oğlan zenginmiymiş, yakışıklı mı nakaratının sığlığından bir kurtulsak. Dinin küfüv tabiri bizde hâlâ tam anlaşılamamıştır vesselâm.

Bir kızın değeri, bir erkeğin kıymeti ancak aynı değer yargılarına sahip ve kriterleri benzer olan aileler içinde takdir edilir... Bu kesin... 

Küfüv olmak için sadece dindarlık yeterli mi? Ya da dindarlık anlayışımız bu denkliği sağlamaya yetiyor mu?

*”Dünya metâının en üstünü ve en fazîletlisi sâlih ve dindâr kadındır.”

*”Mü’min’in, Allah korkusundan sonra yararlanacağı en hayırlı şey, sâlihâ bir kadındır.”

*”Kadınlar ile dört tür hasleti için evlenilir: 1- Malı, 2- Soyu, 3- Güzelliği, 4- Dindârlığı. Ey Mü’min! Sen bunlardan dindâr olanını seç! Yoksa fakîrliğe düşersin!” hadis-i şeriflerinde evliliğe esas en mühim kriterin dindarlık olduğu aşikâr...

Fakat olanca iyi niyete ve bu konuda tavizsiz davranılmasına rağmen bazen o manevî uyum yakalanmayabiliyor. Geçimsizlikler yol bulup arzu edilmeyen hoşnutsuzluklar yaşanabiliyor. Peki bu neden böyle dediğimizde Risale-i Nur’da Hz. Peygamber’in (asm) yapmış olduğu bir evliliğin hikmetini izah eden bahsin satıraralarında durum bir nebze vuzuh kazanıyor.

Hz. Zeynep’in Zeyd bin Harise ile ilgili geçimsizliğinin ve evliliğin neden bittiğinin mahiyetini Üstad şöyle yorumluyor: Zeyd (ra), rivayet-i sahiha ile itirafına binaen, izzetli zevcesini kendine mânen küfüv (denk) bulmadığı için tatlik etmiş. Yani, Hazret-i Zeyneb, başka yüksek bir ahlâkta yaratılmış ve bir peygambere zevce olacak fıtratta olduğunu, Zeyd ferâsetle hissetmiş. Ve kendisini ona zevc olacak fıtratta kendine küfüv bulmadığından, mânevî imtizaçsızlığa sebebiyet verdiği için tatlik etmiştir. (Mektubat, Sayfa: 32)

Bu yorumu hususiden çıkarıp zahiri denk gibi görülen evliliklerdeki uyumsuzluğun tahliline uyarladığımızda gözden kaçırdığımız önemli bir ayrıntıyı ibretle müşahade ediyorum: Kadındaki yüksek ahlâk ve fıtrat özelliği.

Kadın her hususta erkeğin kendinden yüksek olmasını ister, memnun olur, tabi olur, itaat eder.

Etrafımızdaki nice zeki, anlayışlı, ince, hassas, donanımlı hanımın hor ve hoyrat adamların elinde rencide edilip aşağılanmasının sebebi işte bu manevî uyumu yakalayamamak, göz ardı etmekten geçer.

Bir zamanlar; haydi o da dindar ikisi de aynı meslekten aynı cemaatten deyip evlendirilen sonra da; Allah rızası, imtihan, sabır kelimelerini bu mutsuzluğun üzerine kamuflaj eden yanlış projeli evliliklerin cenderesinde boğulan bir kayıp kuşak geldi geçti buralardan.

Ortak zevki yok, aile kriterleri uymaz, aynı şeylerden hoşlanmaz -ama dindar- ikisini ayrı tutsan ahlâkına lâf edilmez, faziletine söz değmez insanı aynı çatıda dünya cehennemi çektiren gerçeğe es geçme halidir bu.

Bir zamanlar Şule Yüksel Şenler’in başından geçen iki evliliğinde neden mutsuz olduğunu, ayrıldığı bir eşinin ifadesindeki hoyratlıktan esefle keşfetmiştim: “O ancak kitap yazmayı bilir demiş istihfafla sabık kocası. O hanımlık yapmayı bilmez.”

İşte hanımındaki yüksek seciyeyi bir kompleks psikolojisiyle karşılayıp, hürmeti himayeyi bilmeyen ayrıldıktan sonra da hiç olmazsa evli geçen günlerin hatırasına saygı duymayan bir eş profili.

‘Dindar evliliklerde neden bunca mutsuzluk var?’ meselesi bizde böylesi kamuflaj ile nice hukukların çiğnenmesi rağmına dokunulmazlık zırhına büründürülerek incelenmeden ortada duruyor. Nikâhı saadetin esaslarından biri olarak niteleyen ve “insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar” (İşaratü’l-İ’caz, Sayfa: 196) şeklinde bu ihtiyacın muhtevasını dikkati nazara sunan Üstad’ın bu ifadelerini tezimize delil olarak sunuyoruz. Evlilik bu ihtiyaçların meşrû zemini olduğu gibi, geçimin de şartı ortak hissiyatların ve anlayışların karşılıklı paylaşımına imkân veren bir vasatın sağlanmasından geçiyor. Zevki tutmayan, şevki söndüren, birinin lezzet aldığı şeyden diğeri tamamen bigane olan bir evlilik kurumunda kendini haramlardan korumak için bir tahassüngâh bilen iki insanın bu halis niyetinin rağmına biz aynı idealler için biraraya gelmiş, ancak ayrı dünyaların insanıyız düşüncesinin baskısı hakim gelecektir zira.

‘Sevenleri sevdiğine versinler’ tamam da denk olanı dengine de versinler... Nice güllerin yüzünü basit anlayışlı insanların elinde soldurmasınlar, nice donanımlı genci sadece ‘becerikli maharetli’ deyip de anlayışı kıt hatunların sığlığına mahkûm etmesinler vesselâm...

Okunma Sayısı: 24873
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed

    2.4.2017 23:58:05

    Makaleniz de bu denli derin bir konuya bir dalgıç edalarıyla dalıp yalın sade ve bu denli nokta atıșı dahası hem ahiretin tarlası bu Alem de, hem baki Aleme En mühim bir Dünya... Seçimi demekte doğru bir ifade olurdu düşüncem. Ben değil Evli, mümkünse evlenmeden evvel bu dairede düşünmenin malum olduğu kanaatindeyim. Hepimiz yanlış davranışlarda bulunup zaman zaman hata yapabiliyoruz fakat 2 hata İnsanlar için ağrılı namaz... 1Tekrar, tekrar eden hata, 2 Geri dônüsü olmayan ,büyük kayıplarla sonuç veren hatalar. İște sözü uzatmadan makalenizin konunun öneminde isabetli olduğu düşüncesindeyim sonsuz teşekkürlerimi sunarım Allah â emanetimiz inșaAllah.

  • ibrahim tazeoğlu

    26.9.2016 01:04:22

    Allah cc. sevdiği kuluna günahlarına kefaret olsun diye sıkıntı verirmiş evli dindar mutsuz arkadaşların sıkıntısı bu olabilir veya eşini iyi seçememiş olmasıda ihtimaldir bence

  • Fatih Karaboya

    7.7.2016 11:39:21

    Sonuç itibariyle söylüyorum emin olun bu yazınız insanların evliliğini daha da ertelemesine ve de evli olupta mutsuzluğuna bahane arayanları daha çok ümitsizliğe ve karamsarlığa sevk edecek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı