Dün akşam teravihe gittim.
Ama ezanlar bitti son dakika gittim. ‘Ayyy’ dedim şimdi hanımlarla cedelleşe cedelleşe yer bulacam kendime. Kötü kötü bakacak ‘vaktinde gelseydin’ diye azarlayacaklar.
Ulu Caminin girişi hanımların ayakkabı terlik çıkardığı yer bile dolu, Dedim, “Zeynep cedelleşmeye bile imkan bulamayacan.”
Ne yapayım geri mi döneyim derken küçük bir mahfel var cami girişinde orası da hınca hınç.
Daha çok oturarak namaz kılan ve o dik merdivenleri çıkamayıp asıl bölüme ulaşma imkânı zaten olmayan teyzeler kılıyor orada.
Neyse bir hamle yaptım. Bir teyze ‘Rahleyi kaldır kızım, onümde kıl’ dedi. Dedi ama neredeyse basım terliklere değecek.
O arada sessiz el hareketleri. Bir küçücük yer açtılar benim için ‘buraya gel’ diye işaret ettiler.
Arkadaki teyzenin ayağına basmayacak şekilde bir sıkışık duruş ve oturuşla namazı eda ettik çok şükür.
Tek bir sorun vardı o da başımın ucunda bir ‘elsivaikiki’ poşeti. Onun üzerinde bir çorap bir de selpak.
İşte basım ona değmesin diye kafayı da toplaya toplaya cehd ettim.
Tabii bu benim sorunum takıntılı hijyen sorunum...
Hasılı ‘Ya Rabbi sen nelere kadirsin’’ dedim.
Böyle güzel yardımlaşma lütfunu da gönüllere bahşettin.
Cami çıkışı minnet dolu dua ve teşekkürlerle ayrıldım teyzelerin yanından. Suizan ettiğime mahcup... Böyle ufak bir yardımdan ziyadesiyle mesrur oldum ki, olması gerekeni bulamıyoruz ya çoğu kez belki ondan.
Hasılı ibadet güzel.
Böyle ahlakî, küçük davranışları görünce daha da güzel.
Rabbim cümleten gecenizi mübarek eylesin.