"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Son zamanlarda feci moda bir akım: Yoran anne, faaliyetçi anne

Zeynep ÇAKIR
04 Nisan 2016, Pazartesi
Facebookta farklı zamanlarda yazdığım üç ayrı yazının bir araya getirilmiş halidir...

Haliyle tekrarlar çok ve bütün içinde yazıda insicam yok. Lakin yazıldığı gibi aktarmak ve mesajı vermek daha kolay geldi. Bu da böyle bir yazı olsun zülfüyare dokunsun :)

1- Eskiden işten güçten yorulan ve hatta canı çıkan anne figürü vardı. Fakat bu yorgunluk başa kakılmaz, sessiz bir feragat ve ailesine verdiği hizmetin peşin ücretini almış olduğunun delili olan mütesebbim çehresi ve mütevekkil duruşuyla aile fertlerinin lokomotifi ve güç kaynağı olurdu.

Şimdi ise “Aman da ben her işin üstesinden gelirim, evlatlarıma en iyi şekilde bakarım, kendime de çok iyi bakarım, 10 parmağımda 10 marifet 40 olsaydı keşke parmağım kırkında da bir o kadar olacaktı maharetim bak daha neler neler yapardım... Reklamımı yapar keyfime bakar havamı da atarım” diyen, marifetli desinler yorgunu ve bu reklamdan izleyenleri çok fena yoran anne figürü var.

Annelik hiç bir zaman bu kadar yorucu olmamıştı! Birileri bu annelere anneliğin bir meslek ve başka annelerle rekabet yarışına girilen bir kariyer stratejisi olmadığını lütfen söylesin..

2-  Eskiden “Çocuk da yaparım kariyer de” akımı vardı. Ama çocuk üzerinden kariyer yaparım / yaptığımı sanarım akımı yoktu.

Şimdi mutfakta, ev işinde, hatta gece çocuklarımın yatağını açarken ve onlara kitap okurken bile ipek başörtümü takarım, kombinimi yaparım, objektife zafer gülüşü atarım, akımı var. Başarılı kadın kime derler; o kıyafete patates kızartırken yağ, bebek pışpışlarken kusmuk, tezgahı temizlerken deterjan lekesi yapmayana derler... 

Veya herşey göstermelik ve resimden ibaret derler. Yapabilene de aşkolsun ve bana da ‘sen niye kıskandın ki şimdi’ derler :) 

3- Sizi bilmem, ama bana artık şu faaliyetçi anneler ekolünden fena gına geldi:( 

İlk zamanlarda; ‘aman da ne güzel çocuklarına türlü el becerileri kazandırıyorlar, işten güçten arta kalan vakitlerinde onlarla türlü türlü keşifler yapıp istidatlarını geliştirme zemini hazırlıyorlar’ falan diye takdir ediyordum; amma ve lakin bu işin de suyunu öyle bir çıkardılar ki. 

Hayır!  İlerde çocuğunuz kozalak boyama ustası, gazoz kapaklarından ev yapma mimarı olacaksa bir sorun yok. Lakin en uçuk beceri denemelerinin kobayı yapmayın şu çocukları, yazıktır be kardeşim.

Hem bunda da acayip bir samimiyetsizlik rüzgârının cereyanında kalıyorum biliyor musunuz? Hani bütün dert tasa çocuğun el becerisi zekâ gelişimi değil de çocuk üzerinden, ahan da beceriksiz ilgisiz boş anneler çocukla ilgilenecekseniz benim gibi ilgilenin, bakın ben ahtapot misali kaç koldan her işe yetişirim... Çocuğumun çok programlı bir makine gibi her anına müdahale ederim... Farklı olması için elimden geleni ardına komam... Ve hatta o kadar ilgiliyim ki; uyurken bile başında boncuk şıkırdatırım ki rüyasında tesbih dizsin kolye yapsın sevindirik olsun çocuğum... Bu memlekete bir Einstein gelecekse ahan da bu yüksek alakamdan ötürü o benim çocuğum olsun da namım yürüsün, şanım yücelsin... İleride çocuğuma sorulduğunda bu başarımı sevgili anacağımla yaptığım kestaneleri ipe dizme faaliyetine borçluyum desin...

Biraz sakin biraz durak ne olur... Biraz tembel olun biraz dağınık ve de biraz umursamaz. Ben bu hayatta ne kadar ilgili ve çok bilmiş ana gördüysem, o kadar mıymıy, hayattan bezmiş, sorumsuz ve ne anadan ne babadan bir mahareti taşımamak noktasında çocukluk baskısının intikamını alan ve ne kendine hayrı ne de ana babaya yararı olmayan gölge çocuklar tanıdım.

İlle de bir faydanız dokunsun istiyorsanız, prensiplerinizden taviz vermeyen ama lisan-ı hal ile rehberlik yapan bir duruşunuz olsun. Çocuk görerek, duyarak, zihninde bir algı oluşarak ilk terbiye ocağındaki davranış kalıplarına bürünür. Su akar yatağını bulur. Hem çocukları bir test etseniz ortaya çıkacak tablonun ne olduğunu size söyleyeyim mi? 

‘Etkinlik faaliyet delisi anamın elinden beni kurtarın’ feryadıdır. İlle de bir faaliyet istiyorsanız; çocuğunuz üzerinde nakşedilmiş Fail-i Muhtar’ın mührü olan kabiliyetlerini gözlemlemek, fıtratını zorlayacak şekilde aşırı müdahaleci olmamak.

Bu kadar annelikle kafayı bozmanın alemi yok. Herşeyi yapayım derken yapaylığın en dibinde debeleniyor boşa yoruluyor ve yoruyorsunuz. Yetiştirdiğiniz evlatlar proje değil, size kimse madalyon da takmayacak ve de ‘hırs sebeb-i hasarettir’ bu kadar azmanın, kasmanın sonu hüsran.

Analıktan prim devşirme gayretinin o samimiyetsiz reklam yüklü servislerinden şahit oldukça yorulduk bıktık medet El-aman, el-aman. 

Bir düşün şu çocukların yakasından... ne olur?

Okunma Sayısı: 6377
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı