Dünyanın ilk bilgisayar üretimini yapan şirketin kurucusu söylüyor bu sözü. Bunun gibi sözleri her zaman duymuşuzdur. Kısaca ‘işini severek yap’ anlamına geliyor.
Din görevlilerinin işlerini aşkla yaptığını hayal edin. Mesela müezzinler aşkla okusalar ezanı. Hz. Bilal gibi. Tam da o duyguyla. Kainatın ilk ezanını okuyormuş gibi. 
Allahüekber! Allahüekber! Her ezanda. Sen ilk kez okumuyorsun belki ama biri ilk kez ‘dinliyor’ olabilir ezanı...
İmamların aşkla namaz kıldırdıklarını hayal edin. İlk kez cemaate katılan biri o camiyi bırakabilir mi?  Cemaatle namaz kılmayı bırakabilir mi? Camilerin ev sahipliğini yapan imamların, cemaati aşkla karşıladıklarını hayal edin. Her biriyle teker teker ilgilendiklerini. 
Camilerin birer muhabbet denizi olduğunu hayal edin. Cemaatin namaz kıldıktan sonra sevinçlerini ve hüzünlerini paylaştıklarını birbirleriyle... 
Kur’an kursu öğreticilerinin aşkla talebe yetiştirdiklerini hayal edin. Kursların Erkam’ın evine döndüğünü düşleyin şimdi. Her ayetin; beyne, kalbe ve hayata nasıl kazınması gerektiğini öğretseler talebelere... Orada yetişen hafızların aşkla yetiştiğini hayal edin...
Hafızların aşkla Kur’ an okuduklarını hayal edin. Dinleyenlere âyetin mânalarını hissettirecek şekilde okuduklarını hayal edin. Bazı ayetlerde seslerinin titrediğini, ağladıklarını, ağlattıklarını... İmam Sudeysi gibi...
Din Kültürü öğretmenlerinin işlerini aşkla yaptığını hayal edin. Yıllardır din dersi zorunlu bu ülkede. Molotof atan, uyuşturucu kullanan gençlik de gördü bu dersi. Din Kültürü öğretmenlerinin hepsinin aşkla dolu olduklarını hayal edin... Her öğrencinin sorunuyla tek tek ilgilendiklerini, meslektaşlarından iki kat fazla gayret gösterdiklerini hayal edin...
İmam Hatipli öğrencilerin aşkla okula gittiklerini hayal edin. Derslerine aşkla çalıştıklarını. Bir amaçlarının olduğunu hayal edin. Büyük düşündüklerini hayal edin. Görev alsalar bile okumayı bırakmadıklarını düşleyin bir kez...
İlahiyat fakültesinde okuyanların ilimlerine aşk kattıklarını hayal edin, aşkla öğrendiklerini. Dünyevî aşkı okulun sonuna bıraktıklarını düşünün bir kez. İlim aşkından başka aşklara vakit bulamadıklarını hayal edin...
İlahiyat akademisyenlerinin bilime aşkı da eklediklerini hayal edin. Aşkla araştırmalar yaptıklarını. Aşkla konferans turneleri düzenlediklerini. Anadolu’da gidilmedik ilçe bırakmadıklarını düşleyin. Halkın; günahı-sevabı sormaktan vazgeçip “Allah’ı evladıma-torunuma nasıl anlatayım, nasıl sevdireyim?” diye sorduklarını hayal edin...
Annelerin ve babaların evlatlarını aşkla yetiştirdiklerini hayal edin...