1990 yılından beri her yıl Ankara Kocatepe Camii’nde geleneksel olarak tertip edilen Bediüzzaman Mevlidi’ne bu yıl basit bir gerekçeyle Müftülük tarafından izin verilmedi.
Aslında böyle bir mevlidin Bediüzzaman Said Nursî’nin şanına lâyık bir organizasyonla tertip edilmesi görevi ve şerefi en başta Diyanet İşleri Başkanlığı’na düşerdi. Ama madem Diyanet bunu yapmadı hiç değilse yapana veya yapmak istiyene yardımcı olmalıydı.
Çünkü Bediüzzaman Said Nursî, Anadolu’nun değeri, Risale-i Nur da bütün dünyanın gerçeği olduğu artık herkes tarafından kabul edilmiştir.
Evet, Bediüzzaman Mevlidi’nin Kocatepe Camii’nde tertip edilmesinin engellenmesi öyle basit gerekçelerle geçiştirilmez. Çünkü 1990 yılından beri birçok kere tertip edildi. Fakat hiçbirinde de böylesine basit gerekçe ileri sürülmedi. Diyanet de artık hiç kimseyi ikna edemeyecek böyle bir gerekçenin arkasına sığmamalıdır.
Çünkü ‘’Biz ehl-i haliz. Namzet-i istikbaliz. Tasvir ve tezyin-i müddea, aklımızı işbâ’ etmiyor. Bürhan isteriz.’’ (Muhakemat) Diyanet bu gerekçeyi ileri süreceğine, bundan sonra artık bu mevlide sahip çıkmalı kendisi tarafından tertip edilmelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’mız, bir taraftan Almanya’da ‘’Açık Cami Günü’’ adı altında ‘Vatanı vatan yapan insandır’ temasıyla faaliyet yaparken diğer taraftan kendi ‘vatan’ında ‘’İman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder’’ diyen Bediüzzaman için okutulacak mevlidine izin vermemesi düşünülemez.
Biz de ‘vatan’ şairi Namık Kemal’in dediği gibi:
“Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin.
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetden’’ deriz.