"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Maddî ve manevî virüslere karşı duâ

Ali ATAÇ
07 Mayıs 2020, Perşembe
Evet, virüs olayıyla insanlık âleminde yirmi birinci yüzyılın başında meydana gelen olaylar; şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş maddî ve manevî değişikliklere sebep oldu.

İnsan var gücüyle ve hiç durmadan hem maddî ve hem manevî tedbirlere başvurmakta ve arayış içine girmiş bulunmaktadır. Her tedbirleri alıyor ve almaya da devam edilmektedir. Devlet ve millet olarak el ele verip maddî ve manevî güzel bir dayanışmaya girilmiştir. Tabi ki bu olayın olumsuz yönü olduğu kadar olumlu bazı yönleri de oldu. Meselâ, dünyada yalnız İslâm ülkelerinin çeşitli yerlerinde yıllardır sürüp giden ve nice masum insanların kanlarını dökmeye can ve mal kaybına sebep olan savaşları durdurma noktasına getirdi. Uluslar arası camianın müdahale etmekte yetersiz kaldığı çeşitli operasyonları yapmaya da bir bakıma gerek bırakmadı. Belki de en önemli yönlerden birisi de insanlara ölüm gerçeğini hatırlatması oldu: “Hazırlanınız; başka, daimî bir memleket gideceksiniz. Öyle bir memleket ki, bu memleket ona nispeten bir zindan hükmündedir.’’ 1

Bir taraftan maddî tedbirlere başvurulduğu gibi manevî tedbirler de önemsenmektedir. Çünkü bu bulaşıcı virüse karşı insanların manevî ve moral değerlerle insanın psikolojisini yüksek tutmasına sebep olarak vücudun bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinmektedir. Evet bunlar herkesin bildiği ve yaşamış olduğu gerçeklerdir.

Suudi Arabistan’ın Hicaz bölgesi İslâm Âlemi’nden başta Mekke ve Medine’den kesintisiz ve canlı olarak yapılan Kur’ân’ı Kerîm kıraatı ve hadis-i şerif tilâvetleri kesildi. Bütün tavaflar durduruldu. Belki de dünya kuruldu kurulalı insanlık böylesine bir felâkete hiç şahit olmadı. Bütün dünyada camiler ve ibadet yerleri kapalı, namaz vakitlerinde yalnız ezanlar okunuyor ve cami ve ibadethanelerin ise kapıları cemaate ve ibadetlere kapalıdır. Mescid-i Aksa’da ise, bu yıl teravihlerin kılınmayacağı bildirilmektedir. Bir tarafta bütün bunlar olurken, diğer taraftan toplu ölümler ve insanların önüne geçemeyeceği büyük felâketler yaşanmaktadır. Kim bilir, belki de bu ahir zamanın en büyük felâketidir. Bediüzzaman Said Nursî, Sünûhat isimli eserinde “Musîbet cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddemesidir’’ diyor. Demek, insanlık belki de en büyük cinayeti işlemiştir. “İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azimdir’’ (Muhakemat, Birinci Makale, Dokuzuncu Mukaddeme.) Peki bu büyük musîbet hangi büyük cinayetin neticesi ki ve insanlık hangi cinayeti işledi ki başına bu büyük musîbet geldi? Sözler’de Onuncu Söz’ün (Haşir Risalesi) Üçüncü İşaret’inde: “Zîrâ küfür, şu mektubât-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı mânâsız, gàyesiz bir derekeye düşürdüğü için, bütün kâinata karşı bir tahkir olduğu gibi, bu mevcudâtta cilveleri, nakışları görünen bütün esmâ-i kudsiye-i İlâhiyeyi inkâr ile red ve Cenâb-ı Hakk’ın hakkàniyet ve sıdkını gösteren gayr-i mütenâhî bütün delillerini tekzib olduğundan, nihayetsiz bir cinâyettir. Nihayetsiz cinâyet ise, nihayetsiz azabı icâb eder.’’2 diyor. Bediüzzaman Said Nursî yine aynı azim cinayeti aynı eserin Dokuzuncu Hakikatı’n Hâşiye’sinde ise: “Evet, küfür mevcudâtın kıymetini ıskat ve mânâsızlıkla ittiham ettiğinden, bütün kâinata karşı bir tahkir; ve mevcudât aynalarında cilve-i esmâyı inkâr olduğundan, bütün esmâ-i İlâhiyeye karşı bir tezyif; ve mevcudâtın Vahdâniyete olan şehâdetlerini reddettiğinden, bütün mahlûkata karşı bir tekzib olduğundan, istidad-ı insanîyi öyle ifsad eder ki, salâh ve hayrı kabule liyâkati kalmaz” 3 demektedir. Evet, şirk ve küfür; insanın beyni zehirleyen ve kalbini de kirletip karartan bir hastalıktır.

İşte bunun içindir ki Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (asm) bütün dâvâsı; şirk ve küfre karşı bütün kâinata “Lâ İlâhe İllallah ile tevhidi ilân ve ilâm’’dır. (Mesnevî-i Nuriye, Katre Birinci Bab) Evet “Lâ İlâhe İllallah Tevhide âlem ve isimdir.” (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup Sekizinci Mesele). Bunun için bütün mü’minlerin de en mühim ve en büyük vazifesi; Cenab-ı Hakk’ın tevhidini bütün kâinata ilân etmek ve O’ndan tevfik ve medet istemek ve O’na duâ ubudiyetle sığınma ve yalvarmaktır.” Çünki, ancak O’nun kudretiyle, iradesiyle her müşkil hallolur ve kapalı kapılar açılır. Ve O’nun zikriyle kalbler mutmain olur. Binaenaleyh, necat ve halâs ancak Allah’a iltica ile olur’’ (Mesnevî-i Nuriye, Katre Birinci Bab.) 

Müslümanlar bugünlerde mübarek gün ve aylarda manevî bir mevsim içinden geçtikleri için çok şanslıdırlar. Çünkü Cenab-ı Hak rahmet ve merhametiyle her zaman olduğu gibi yine bütün her yeri kuşatmış ve kucak açmıştır. Böylesi gün ve gecelerde yapılan ve yapılacak olan duâlarımız, inşallah kabule karin olacaktır. Çünkü içinden geçtiğimiz bu mübarek gün ve gecelerin bereket ve feyzinden istifade etmek ve bulaşıcı virüs hastalığının Müslümanların ve bütün insanlığın başına açtırdığı insanî felâketten bir an önce kurtulmaları için duâya çok ihtiyaçları vardır. Bu mübarek mevsimde yer ve gök manevî yara sarmıştır. 

Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat’ta Yirmi Dördüncü Mektub’un Birinci Zeyli’nde duâ ile ilgili olarak “Duâ ubudiyetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir’’ diyor. Öyle ise halis bir niyet ile ve halis bir duâ ile duâ etmeliyiz. İşte beyni zehirleyen ve kalbi kirleten en büyük günahlardan şirkin ve küfrün zulmüne karşı; Kur’ân-ı Kerîm’deki İhlâs Sûresi ve Risale-i Nur’dan da İhlâs Risalesi’yle hâlis bir niyet ile duâ edelim. 

Zübeyir Gündüzalp, Konferans adlı eserinde “Evet, Risale-i Nur’daki hakaik-ı Kur’âniye öyle bir kuvvettir ki, bu kudret karşısında küfr-i mutlakın ve dinsizliğin temelleri tarümar olacak, indiham çukurlarına yuvarlanarak gebertecektir. Bakî kalanlar, iman ve Kur’ân nuruyla felâh ve necat bulacaklardır. Evet, dağları, taşları pamuk gibi dağıtacak, demir ve granitleri yağ gibi eritecek derecede olan bu kuvvet-i Kur’âniye, dünyayı nur ve saadete gark edecek. Bu Nur-u Kur’ân, imanların kurtuluşunda dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır.’’ 4

Duâ eder ve duâlarınızı beklerim.

Dipnotlar:

1- Sözler (Haşir Risalesi) s. 98. 2- A.g.e., s. 106. 3- Sözler s. 140. 4- Konferans s. 79.

Okunma Sayısı: 1446
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı