"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatı okuma diploması (2)

Ali HAKKOYMAZ
02 Ağustos 2019, Cuma
Artık, bir adam tanıdım.

Kapılarını (bana kapatanlar, açmak istemeyenler) istedikleri gibi kapatabilirler. 

Gözlerime, gönlüme, aklıma, fikrime, zikrime, şükrüme, adımlarıma, arayışlarıma, bakışlarıma, duyuşlarıma, okuyuşlarıma hep yeni kapılar açan bir adam (tanıdım.)

O tanıdığım adamdan enstantaneler serpelediğim bir yerden savrulan yankıyı, yansımayı/inikası siz de duyun da beni de kurtarın hiç değilse: “Abartıyor muyum acaba?”lı tereddütlerimden.

*

Onu hep “Bir Kişi”yle kol kola yürürken hayal ederim. [Koluna girdiği Kim, diyeceksiniz de... adı bende saklı...] 

O onun birinci Üstad’ı... 

Onu çok kişi anlatmış ancak o öyle anlatmış ki... Üstad’ını o çok özel kalemiyle/üslûbuyla... okuyunca, hah, dedim; aradığımı buldum. 

Kimisi ve hatta çoğu o zatı kılıç şakırtıları arasında/n göstermiş. Yani ömür boyu savaşan adam... 

Hayır, hayır demiş Said Nursî On Dozuncu Söz’de bir insanın iç kimliği b/öyle anlatılır işte. O On Dört Reşha’yı okumadan onu tanımak... çok şeyleri eksik tanımak olacak diye düşünürüm. 

Size de karışmam. Koskoca bir kitapta anlatılabilecekler çekirdek halinde orada içinizde nice güllerin açmasını bekliyor. 

İşte ben boşuna bağlanmadım Said Nursî’ye. 

Bildiğimi sandığım, öğrendiğime inandığım neler varsa hepsini hallaç pamuğu gibi savurdu. 

Hele o tasvirler ne öyle! Mekke’nin mihraba, Medine’nin minbere benzetildiği... Hele ki hele yeryüzünün mescid ve onun da o mescidin reisi olduğunu anlattığı sahneler ve daha neler... 

Sıkıldığında aç On Dokuzuncu Söz’ü; bak ve gör ve çık saadet zamanlarına yolculuğa... Gel, gör muhabbeti. Hangi savaş adamı! Bırakın gidin ha; siz ne dediğinizin, kimden bahsettiğinizin farkında mısınız? 

Savaş da savaş... Cihad da cihad... Evet, cihad... Cehd... gayret, yerinde duramamak... ama niçin? Öldürmek için değil... Zaten başına açılmış ne de çok ayrılıklarla ve en büyük meselesi ölümle iç içe insanı güldürmek için... 

O kimdi? O, hayata ve ölüme gülen adamdı... Said Nursî de -Üstad’ının yolundan dolayı- hayata ve ölüme güldü. 

Gözünü daldan budaktan esirgeyen biri değildi. “Gözü kara” diyeceksiniz belki! Onun “gözü kara” değildi. Gözünü karartıp giden bir kara cesaret değil elbet... Gözü de gönlü de aklı da aydınlık peşindeydi. 

Hayatı ve ölümü aynı gördüğündendi muhabbeti, cesareti... Hem bilginin kendisi aydınlık, nur, ışık, güç değil mi! İşte o yüzdendi düşmanlarından korkusuzluğu... 

Haa, o düşman olmadı ki hem kimselere... 

Düşmanları belliydi: Cehalet, fukaralık, kavga.

Beni anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar diye sitemden öte geçmeyen serzenişlerine katlanmalıydık!

Şüphelendiler. 

Onu da kendileri gibi para, koltuk, diploma türünden geçiciliklerin peşine düşmüş sandılar. Ve yan(ıl)dılar. Aldandılar. Hem ona hem kendilerine kötülük ettiler. 

Olan bize oldu. Nesiller kaynadı, kavruldu, savruldu arada. Çok zaman kaybettik. 

Adamın kaleminden korktuk. Sükûnetinden ürperdik. Devlete karışmayışına bir mânâ veremedik. 

Bu adam neden makam mansıptan uzaktı. Şöhret peşinde değilken bu kadar meşhur olması da neyin nesiydi! Sokaktaki adamdan en tepedekine kadar bu ilginin bir izahı olmalıydı.

Tuhaf değil mi! Ordusu, partisi patırtısı, parası olmayan adamdan korkulur muydu? 

Elinde tetik olanlar, elinde tesbih ve kelimeler olandan korkuyorsa daha ne demeliydi! 

Evet tuhaftı, acıydı, gülünçtü, vakit kaybıydı, hayatları israf etmekti, zamanları, mekânları meşgul etmekti. 

Ve buradan şuraya geliyorduk ki kalem; silâhlardan, ordulardan güçlüymüş. Bu yüzden peşini bırakmadılar bu, kalemin gücüne inanan adamın.

Okunma Sayısı: 1725
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı