Fakir bir adam, fakirliğini “basiret” sahiplerinden birine şikâyet etti ve bundan dolayı çok üzüldüğünü belirtti.
O basiret sahibi ona dedi ki:
“Senin iki gözünün kör olup, on bin dirheminin olması seni sevindirir mi?”
“Hayır.” dedi.
“Dilsiz olup da on bin dirhemin olsa?”
“Hayır.”
“Ellerin, ayakların kesik olduğu halde, yirmi bin dirhemin olsun!”
“Hayır!”
“Deli olup da, on bin dirheme sahip olsan?”
“Hayır.”
“O halde utanmaz mısın, Mevlâ’nın senin yanında elli bin dirhem değerinde nimetleri var, hâlâ şikâyet ediyorsun?”
Fakir adam, üzerindeki nimetin kıymetini anladı. Ellerini semaya açıp haline şükretti.
Şükür, nimeti vereni düşünüp, nimetini itiraf ile O’na hamd etmek ve o nimeti doğru yolda kullanmaktır.
Şükür kalp, dil ve bedenle olur. Kalp ile şükür, nimet verenin Allah olduğunu bilmek; dil ile şükür, nimet sahibini itiraf etmekle olur.