19-25 Ocak Nevşehir Okuma Programı hatırasıdır.
Kadim medeniyet şehri Urfa’dan kalkıp güzel atlar ülkesi Kapadokya’ya geldiler... Urfalı kardeşler ve başında bir abimiz okumaya gelmişler buraya. Bir haftalık süreç başlamıştı: Bismillah...
Nevşehir’in güzel geniş ve ferah mekânında demir atmışlardı. Herkes eline kırmızı kitabı almış programlarını hazırlamış adım adım ilerliyorlardı.
Başlarında güleç bir abi ve 7 tane genç Nevşehir’den katılan kardeşlerle birlikte 30-40 kişilik bir Nur halkası...
Onları bir sabah namazında bulmak nasip oldu. Nevşehir’in karlı ve soğuk bir sabahında gözlerimi karanlıktan açtım. Adım adım yürüdüm dersanemize. Her taraf beyaz kar silüeti ile kaplı şehre baktığımda hava hâlâ alacakaranlıktı.
İçimi sıcak tutan birazdan karşılaşmayı umduğum okuma programı manzaralarıydı.
Sabahın o güzel saatinde ayakta olmak ne güzel şükürler olsun. Tam namaz saatinde yakaladım Nurlu kervanı. Hemen dahil oldum bu güzel kervanın cemaatlerine, zikirlerine, fikirlerine, şükürlerine...
Namazda cemaatlerine dahil oldum. Tesbihatta zikirlerine dahil oldum. Ders saati geldi, o yüksek Kur’ân hakikatleri okundu. Ben de fikirlerine dahil oldum. Nihayet şükürlerine dahil oldum...
Ahir zamanda bu genç kardeşlerin dimağlarının bu güzel hakikatlerine muhatap olması ne kadar güzel, ne kadar faydalı bir hakikat.
Gençlikte işlenen bu güzel ameller, öğrenilen bu güzel ilimler çok çok değerli. Bu gençlerin bahtiyar olmasını Allah’tan diledim.
Şevkle okunan Risaleler yapılan müzakereli derslerde akıl ve kalplerin tekâmül ettiği bir program oldu. Bununla beraber program dahilindeki şehir ve tabiat gezileri de okunan Nur hakikatlerinin adeta tefekkür sahnesiydi.
İlim irfan yuvası dershanelerden ne güzel hakikatler fışkırdığını gördük. Hissettik ders aldık.
YENİ BİR PENCERE: POZİTİF PENCERE
Eğitimci Sebahattin Yaşar Hocamız’ın yaptığı seminer de hayatımıza ayrı bir ufuk veya pencere açtığını da söylemeliyim. Yeni bir pencere: Pozitif Pencere...
Eğitimden aileye hayatın her safhasında uygulanabilecek bu model zannımca iman nurundan gelen bir bakışın yansımasıydı.
İman gözlüğünün gösterdiği pencerenin bir misali bana göre. Onun bu bakışına her zaman ihtiyaç var. Bu Peygamberî (asm) bakış bir sünnetin de yansımasıydı sanki. Yani hüsnü zanla bakmak, güzel bakmak...
Ve bu bakış Risale-i Nur’un da ihtiva ettiği bir pencereydi: Güzel gören güzel düşünür...
Belki de duâlarımızın önemli kısmını bu söz için ayırsak yeri var.
Allah’ım, gençlerimizi ve bizi güzel gören güzel düşünenlerden eyle! Amin.
Urfa’dan, Kapadokya’ya uzanan o nuranî hat’ta her iki cemaati de tebrik ediyorum. Emeği geçenlerden Allah razı olsun...