Elazığ’da yaşanan feci hadisede bir tıp fakültesi öğrencisinin intihar etmesi, akla ve hayale gelmeyen yorumların yapılmasına yol açtı. Bazıları kendilerince bu fırsatı değerlendirip, yıllardan beri içlerinde taşıdıkları niyetlerini açığa vurdular ve “cemaatler yasaklansın, yurtları kapatılsın” kampanyası açtılar.
Ortada şok edici, üzücü ve düşündürücü bir intihar hadisesi var. Bunu yok farz ederek bir yere gitmek mümkün olmadığı gibi, yanlış yorum ve değerlendirmelerle de bir yere varılmaz. Hele hele bu şok edici hadiseden yola çıkarak, toptancı bir anlayışla ‘kapatılsın, yasaklansın’ kampanyası açmak iyi niyetle, gençleri düşünmekle ve eğitim dostluğuyla açıklanamaz.
Problemler ‘halının altına’ sürülerek, yok sayılarak çözülemeyeceği gibi, ilgisiz yorum ve değerlendirmeler yapılarak da çözülemez. Gazete ve TV’lerde konu hakkında yorum yapan, yazan ve çizen ‘uzman’lar en başta intihar eden gencin mesajını tam olarak dinlediler mi? Bu ‘not’ta anlatılanlar sakince dinlenip, benzer facialar yaşanmasın diye iyice tahlil edildi mi? Bunları yapmadan, daha önceki ezberleri tekrarlayıp ‘kapatılsın, yasaklansın’ kampanyaları açılması iyi niyetle izah edilebilir mi? Keşke mümkün olsa da, uzmanlardan meydana gelen bir ekip, bir grup, bir heyet; sadece bu konuyu inceleyip dört başı mamur bir rapor ortaya koysa... İntiharı tercih eden tıp fakültesi öğrencisinin bu konuşmasının esas sebepleri nelerdir? Daha ömrünün baharında olan bir genci, bu ölçüde bir ümitsizliğe ve gelecek kaygısına sürükleyen sebepler nedir? Çok çetrefilli olan bu meselede sadece ‘öğrencinin kaldığı yer’e odaklanmak problemin çözümüne ne fayda sağlayabilir ki?
İntihar eden genç bir defa ‘kaldığı yer’den bahsediyorsa, on defa ‘gelecek kaygısından’ bahsetmiyor mu? Bugünkü şartlarla gençlerin okumak istediği bir fakültede okuduğu halde, nasıl bir ruh hali yaşamış ki beş ya da on sene sonrası yaşaması mümkün olan sıkıntıları dert edinmiş? “Okul zor, dersler zor. Notlarım düşük. Yüksek olsa ve okulu bitirsem bu defa işte, hastanede sıkıntılar çekeceğim. Uzman olsam yine bu sıkıntılar bitmeyecek. Ömrümün 10 yılı böyle geçecek. Hep daha fazla çalış, çalış... Ben bu sıkıntıları niçin çekeyim” anlamına gelecek sözler sarf etmemiş mi? Niçin konuşmanın ve mesajın bu yönü hiç ya da yeteri kadar dikkate alınmıyor? Kaldığı yer sebebiyle “cemaatler yasaklansın” kampanyası açanlar, okuduğu okul sebebiyle “okullar kapatılsın” diyor mu? Deseler ne kadar yanlış olursa, sırf kaldığı yer sebebiyle ‘cemaatler yasaklansın’ demek de aynı ölçüde isabetsiz değil midir?
Yaşanan feci olay derinlemesine tahlil edilsin. Benzer feci hadiselerin yaşanmaması için nelerin yapılması gerektiği bir masa etrafında konuşulsun, tartışılsın. Mümkün ise gençler dinlensin. Eğer iyi niyetlerle yola çıkılırsa bu faciadan ders çıkarılabilir ve başka gençler umutsuzluğa sürüklenmez.
Yok bunu yapmak yerine, intihar eden genci dahi dinlemeden klişeleşmiş ezberlerle yola çıkanların gençlere iyi bir gelecek sunmaları mümkün değil.
İnsanlar dinleye dinleye, konuşa konuşa meselelerine çözüm bulabilirler. Hem, ‘yasaklamak’la işlerin düzelmediğine en büyük delil yakın tarihimiz değil mi?
Allah’ım! Bizi ve çocuklarımızı ve bütün gençleri ‘ahir zaman şerleri ve fitneleri’nden koru. Amin.