Saray iktidarı “Türkiye’yi uçuracak” diye propaganda ettiği yeni sistemin ikinci yılını geride bıraktığımız şu günlerde pembe tablolar çizmeye ve çok ciddî bir sıçramanın eşiğinde olduğumuzu söylemeye devam ederken, muhalefet çevreleri tam tersi kanaatte.
Ve bunların içinde, AKP Genel Başkanının yolunu ayırdığı eski yol arkadaşları da var.
Ülkedeki gidişat karşısında hep sessiz ve pasif kalmakla eleştirilen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ekonomi için yaptığı son değerlendirme, bunun yeni örneklerinden:
“Dünya ekonomisinin % 5 küçüleceği, avro bölgesinin % 10’un üzerinde daralacağı tahmin ediliyor. İhracatının % 60’ını Avrupa’ya yapan bir ülke olarak bizim için durum kötü. Dahası, virüsün neden olduğu istihdam krizi. En çok gençler sıkıntı çekecek.”
(Taha Akyol’un söyleşisi, Karar, 29.6.20)
Korona sürecinde işsizliğin tsunamiye dönüşeceği yönündeki uzman uyarıları hayli zamandır gündemde. Özellikle genç ve üniversiteli işsizliğinin oluşturduğu tablo da.
Ekonomist kimliğiyle de bilinen DPT eski Müsteşarı, İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin tesbit ve ikazları da son derece çarpıcı:
“Ekonomide en düşük –% 5 ya da -% 7 bir daralma olacak. Bu işsizliği de beraberinde getirecek. Her kıştan sonra bahar olmuyor. Bazan kıştan sonra kara kış geliyor. Kara kışa ve TIR’ın altına son sür’atle gidiyoruz...”
Bu ve benzeri uyarıların çok fazla yoğunlaştığı bir süreçte, bazı anketlere göre ekonomideki gidişatın gerek ülke geneline, gerekse şahsına etkisinden endişe duyanların oranı % 80-90’lara kadar ulaşmış durumda.
Sadece ekonomi açısından bakıldığında alarm zillerinin çaldığını gösteren vaziyet bu iken, hiç kimsenin istifini bozmadan ve herşey yolundaymış gibi davranma lüksü yok.
Bu sorunları tesbit eden ve bir ölçüde dillendiren muhalefetin de, hâlâ iktidar bloku içinde oldukları halde gelişmeleri endişe ve tedirginlikle izleyen kesimlerin de bu gidişat karşısında rutinin dışında ve ezberleri bozacak çıkışlar yapmaları, en başta kendileri açısından daha fazla ertelenmesi mümkün olmayan bir görev ve sorumluluk değil mi?
Demokrasi içerisinde bir çıkış yolunun en kısa zamanda ve mutlaka bulunması şart.
Erken seçimi zorlamak dahil...