Ramazan’da ümmetin yine yoğun bir teveccüh ve yönelişle Kadir Gecesi olduğunu umarak ve ümit ederek ihya etmeye çalıştığı 27. gecenin gündüzünde bir annenin sosyal medyada şöyle bir paylaşımda bulunduğunu gördük:
“27 gündür oruç tutan miniğim 27 gündür aynı duayı yapıyor iftarını açarken... ‘Allah’ım, annem hapse girmesin... Babam hapisten hemen çıksın... Annem babam işlerine geri dönsün... Bi de bilgisayarım olsun...’ “
İçinden geçtiğimiz ve daha önce böylesi hiç yaşanmamış olan sıkıntılı süreçte, kimbilir daha nice masum benzer duaları ediyor...
Bu masumun bu yürekten ve samimi duası, bize Mesnevî-i Nuriye’de geçen şu manidar ve düşündürücü cümleleri hatırlattı:
“Bilhassa muztar olanların (darda kalanlarırn) dualarının büyük bir tesiri vardır. Bazan o gibi duaların hürmetine, en büyük birşey en küçük birşeye musahhar ve mûtî olur (emrine girip itaat eder). Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir mâsumun duası hürmetine, denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar. Demek dualara cevap veren Zat, bütün mahlûkata hâkimdir. Öyleyse, bütün mahlûkata dahi Hâlıktır.”
Bu manaların tecellî ve tahakkukuna şiddetle ihtiyaç duyduğumuz bir zamandayız.
Masum çocukların duasının ne kadar kıymetli olduğunu, Üstadın onlara hitabındaki şu ifadelerinde de görüyor ve anlıyoruz:
“Evlâtlarım, siz masumsunuz, daha günahınız yoktur. Bana dua ediniz, sizin duanız makbuldür. Ben sizleri manevî evlâtlarım ve talebelerim olarak dualarıma dahil ettim.”
Yine Üstadın “Bu dünyada müminin mümine en büyük yardımı dua iledir” sözünü hatırlayıp, bilhassa masumların dualarının bu mana içindeki yerini gözden kaçırmayalım ve onların günahsız, saf, duru kalp ve dillerinden yükselen samimî yakarışlarının dergâh-ı İlahîdeki makbuliyetine sığınalım.
Büyüklerin dualarında, şu veya bu şekilde kabullerine engel olan sebepler bulunabilir.
Ama masum çocuklar öyle değil.
Sonsuz hikmet ve rahmet sahibi olan Rabbimiz onların masumiyeti hürmetine, bazan hız kesmiş gibi görünse de, zaman zaman yine şiddetlenerek devam eden zulüm fırtınalarını dindirsin; masum ve mazlumları selâmet ve huzur sahiline eriştirsin inşaallah.
• Yeni Asya’daki 45. yılımıza girip, köşe yazılarındaki 30. yılımızı da tamamladık. Bizi böylesine ulvî bir hizmette istihdam eden Rabbimize sonsuz hamd ü senalar ederken, iman-hürriyet-adalet eksenindeki kırıksız çizgide son nefesimize kadar şahs-ı manevî ile beraber yürümeyi diliyoruz.