Türkiye’nin geldiği noktada, erken seçimin bütün şartları mevcut.
Ama buna rağmen, seçimi yaptırmamak için yoğun çaba sarf ediliyor. İktidar partilerinin bin dereden su getirerek seçimden kaçmalarının sebebini anlamak kolay. Çünkü seçim olursa, ülkeyi bu hale getirmenin faturasını ağır şekilde ödeyecekler. Seçim yaptırmamak için var güçleriyle direnmelerinin sebebi bu.
Peki, bazı etkin iş çevreleri başta olmak üzere diğer birçok kesimde müşahede edilen seçim isteksizliğinin sebebi ne olabilir?
Onlar neden Türkiye’nin hâlâ bu tükenmiş ve müflis iktidarın elinde kalmasını, erken bir seçim yapılmasına tercih ediyorlar? (...)
Bu şekilde nereye kadar gidilebilir? En geç bir yıl sonra sandık başına gidilmesi kaçınılmaz olduğuna göre, erteleme taktikleri iktidar için “günü kurtarmak”tan, ama ülkeyi daha kötüye götürmekten başka neye yarar?
Böyle bir tabloda...
Geçmişte Türkiye’ye 1950 ve 1965 demokrasi zaferlerini yaşatmış olan Demokrat kadrolar, dağınıklıktan artık çıkıp, halkın önüne bir umut alternatifi olarak çıkmak gibi tarihî bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya.
Eğer bugün siyasette bir “boşluk”tan söz ediliyorsa, bunun en önemli sebeplerinden biri, Demokrat kadroların dağınıklığıdır.
Bu dağınıklık ortadan kaldırılmadıkça da, bu boşluğun doldurulması mümkün değil.
***
20 sene önce, 26.5.02’de çıkan yazımızdan kısmen bugüne uyarlayarak aktardığımız bu pasajlar, günümüzde karşı karşıya olduğumuz tablo ile de büyük ölçüde örtüşüyor.
2002’deki koalisyonun ikinci ortağı olan MHP, bugünkü iktidarın da dışarıdan ortağı.
Ve yine seçim korkusu içindeler.
Buna mukabil, muhalefet partileri demokrasi ve hukuk ortak paydasında parlamenter sisteme dönülmesi için güç birliği yapıyor.
Liderlerin 12-28 Şubat, 27 Mart, 24 Nisan ve 29 Mayıs buluşmaları ve her birini takiben yapılan açıklamalar topluma ümit verdi.
Her buluşma, provokasyonları bozarak birlikteliği daha da tahkim etti ve pekiştirdi.
Bu yolda emin adımlarla ilerleyen 6 partinin erken seçim için de bastırması gerekiyor.
Tıkanıklığı aşıp çözümün önünü açmanın yolu sandıktan geçiyor. Başka bir çare yok.