Kul; ne oldum, ne yaptım, neymişim, neler yaparım ve de neler neler yaptım diyen; kendini beğenen, böbürlenen, hodgam, hodendiş, hodperest bir kul ancak ve ancak nefsine, enaniyetine, zirve yapmış gururuna vefa gösterir ve sadık kalır.

Kudsî hizmetlerde ve kudsî hizmetlerin hademelerinde vefasızlık ve sadâkatsizlik neticeleri; asla ve asla dünyevî menfaatleri düşünen ve dünya menfaatlerine göre değişen insanlarınki gibi olamaz!.. Tokat-ı zecri çok büyük olur. Ona göre de mesuliyeti ve cezası olur.

İnsanın kendisindeki vefasızlık ve sadâkatsizlik özelliği evvelâ insanı vurduğu gibi, beraber olduğu ve beraber iş yaptığı insanları da vurur. ‘Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyelim’ lâfı meşhur olmuş. Hizmetlerde bulunan ve kudsî işlerde hademeyim diyen insanlar muhakkak dikkatli olmalıdırlar ki, yaptıkları işlerde ve konuştukları kelâmlarda vefasızlığa, sadâkatsizliğe sebep olacak ve netice verecek hal ve hareketleri, söylemleri olmasın.

Üstad’la bir ve beraber olmak isteyen; Risale-i Nur hizmetlerinde bulunuyorum, bulunacağım diyen ve dâvâ eden adamlar; kendilerini, dünyevî ve hatta uhrevî menfaatlerini atlayarak daima vefalı ve sadâkatli olmalıdırlar.

Ahirzamanın bu son çeyreğinde kudsî Nur hizmetini baltalamak, susturmak ve bitirmek isteyenlerin yeni taktikleri; kahraman, vefalı ve sadâkatli Nur’un hadimlerine, hademelerine, hizmetkârlarına vefasızlık ve sadâkatsizlik göstermek olmuştur. Bu bir şekilde Nur’un hadimlerinin arasında, mabeyninde vukuû buluyor. Çok dikkat etmek ve ihtiyatlı olmak, bu zaman ve zeminde çok daha fazla elzem olmuştur.

Unutmayalım ki Allah’a ve emirlerine vefamız bizlere Nur hizmetine ve hademelerine vefayı emrediyor.