"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Denizlerden sor, bak ne diyor?

Risale-i Nur'dan
11 Haziran 2021, Cuma
Eğer o yüksek hakikatleri yakından temaşa etmek istersen:

Git fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor, “Ne diyorsunuz?” de; elbette “Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbar!” dediklerini işiteceksin.

Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor, “Ne diyorsunuz?” de; elbette “Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm” diyecekler. (HÂŞİYE)

Semayı dinle; nasıl “Yâ Celîl-i Zülcemal!” diyor.

Ve arza kulak ver; nasıl “Yâ Cemîl-i Zülcelâl!” diyor.

Ve hayvanlara dikkat et; nasıl “Yâ Rahman, yâ Rezzak!” diyorlar.

Bahardan sor; bak nasıl, “Yâ Hannan, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin!” gibi çok esmayı işiteceksin.

Ve insan olan bir insandan sor; bak nasıl bütün Esma-i Hüsnayı okuyor ve cephesinde yazılı. Sen de dikkat etsen, okuyabilirsin.

Güya, kâinat azîm bir musıka-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamata karışmakla, haşmetli bir letafet veriyor. Ve hakeza, kıyas et.

HÂŞİYE: Hatta bir gün kedilere baktım; yalnız yemeklerini yediler, oynadılar yattılar. Hatırıma geldi, “Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübarek denilir?” Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi. Sarih bir surette, “Yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm!” diyerek, güya hatırıma gelen itirazı ve tahkiri, taifesi namına reddedip yüzüme çarptı. Aklıma geldi, “Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir muterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?” Sonra sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarih değil, fakat mütefavit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidayette hırhırları arkasında “Yâ Rahîm!” fark edilir. Git gide hırhırları, mırmırları aynı “Yâ Rahîm!” olur. Mahreçsiz, fasih bir zikr-i hazin olur. Ağzını kapar, güzel “Yâ Rahîm!” çeker. Yanıma gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, “Bir derece işitiyoruz” dediler. Sonra kalbime geldi, “Acaba şu ismin vech-i tahsisi nedir ve ne için insan şivesiyle zikrederler, hayvan lisanıyla etmiyorlar?” Kalbime geldi, şu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan, çok şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Okşandığı vakit hoşlarına giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak, kelbin hilâfına olarak, esbabı bırakıp yalnız kendi Hâlık-ı Rahîm’inin rahmetini kendi âleminde ilân ile, nevm-i gaflette olan insanları ikaz ve “Yâ Rahîm!” nidasıyla, kimden meded gelir ve kimden rahmet beklenir, esbabperestlere ihtar ediyorlar.

Sözler, s. 372

LÛ­GAT­ÇE:

âmm: Genel, umumî.

çendan: Gerçi, her ne kadar.

esbab: Sebepler.

esbabperest: Sebeplere tapar derecede bağlı olan, sebeplere hakikî tesir veren.

kelb: Köpek.

musika-i zikriye: Zikir musikîsi.

mütefavit: Birbirinden farklı.

nevm-i gaflet: Gaflet uykusu.

sarih: Açık.

vech-i tahsis: Verilmesi, tahsis edilmesi, has kılınmasının sebebi.

Okunma Sayısı: 2460
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    13.6.2021 22:46:58

    "Ve insan olan bir insandan sor; bak nasıl bütün Esma-i Hüsnayı okuyor ve cephesinde yazılı. Sen de dikkat etsen, okuyabilirsin. Güya, kâinat azîm bir musıka-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamata karışmakla, haşmetli bir letafet veriyor. Ve hakeza, kıyas et." İnsanlığın hakkını verebilmek için her bir mevcudatta esmaları okumayı öğrenmeli ve yaşamalıyız. İnsan olan insan bunu yapmalı. Hakkıyla insan olmak duasıyla.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı