"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vazifeyi yapıp, Cenab-ı Hakk’ın işine karışmamalı

Risale-i Nur'dan
27 Ekim 2019, Pazar 00:17

ON ÜÇÜNCÜ NOTA

Medar-ı iltibas olmuş Beş Meseledir.

Birincisi: Tarîk-ı hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenab-ı Hakk’a ait vazifeyi düşünüp, harekâtını ona bina ederek hataya düşerler.

Edebü’d-Din ve’d-Dünya risalesinde vardır ki: Bir zaman şeytan, Hazret-i İsa Aleyhisselâma itiraz edip demiş ki: “Madem ecel ve her şey kader-i İlâhî iledir, sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin.”

Hazret-i İsa Aleyhisselâm demiş ki: [Arabî ibare] Yani, Cenab-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: “Sen böyle yapsan, sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?” diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenab-ı Hakk’ı tecrübe etsin ve desin: “Ben böyle işlesem, sen böyle işler misin?” diye tecrübevârî bir surette Cenab-ı Hakk’ın rububiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edeptir, ubudiyete münafidir.

Madem hakikat budur; insan kendi vazifesini yapıp Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmamalı.

Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerası ve etbaı ona demişler:

“Sen muzaffer olacaksın; Cenab-ı Hak seni galip edecek.”

O demiş:

“Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek O’nun vazifesidir.”

İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.

Evet, insanın elindeki cüz-i ihtiyârî ile işledikleri ef’allerinde Cenab-ı Hakk’a ait netaici düşünmemek gerektir. Meselâ, kardeşlerimizden bir kısım zatlar, halkların Risale-i Nur’a iltihakları şevklerini ziyadeleştiriyor, gayrete getiriyor. Dinlemedikleri vakit, zayıfların kuvve-i maneviyeleri kırılıyor, şevkleri bir derece sönüyor. Halbuki, üstad-ı mutlak, mukteda-i küll, rehber-i ekmel olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, “Peygambere düşen ancak tebliğ etmektir. “ (Mâide Sûresi: 99.) olan ferman-ı İlâhîyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade sa’y ü gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş. Çünkü “Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir.” (Kasas Sûresi: 56.) sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir. Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmazdı.

Öyle ise işte ey kardeşlerim! Siz de, size ait olmayan vazifeye harekâtınızı bina etmekle karışmayınız ve Hâlık’ınıza karşı tecrübe vaziyetini almayınız.

Mesnevî-i Nuriye, Zühre, s. 187

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

ef’al: Fiiller, işler.

Hâlık: Yaratıcı, Allah.

medar-ı iltibas: Karıştırma sebebi.

mukteda-i küll: Her şeyde herkesin uyması gereken numune olan Hz. Peygamber (asm).

netaiç: Neticeler, sonuçlar.

rububiyet: Cenab-ı Hakk’ın her zaman, her yerde, her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idaresi altında bulundurma vasfı.

sa’y ü gayret: Çalışma ve çabalama.

tarîk-ı hak: Hak ve hakikat yolu.

ubudiyet: Kulluk.

Okunma Sayısı: 2227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı