"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençliğimizi çürüten deizm değil, istibdattır…

Şükrü BULUT
05 Ağustos 2022, Cuma
Bugün düne hiç benzemiyor. Çok farklı.

Toplumdaki değişimin sürati baş döndürücü. Ve insanlar ayak uyduramıyorlar. En önemli özelliğimiz her şeyden şikâyetçi olmamız, değil mi? Bu şikâyetlerin başında ise, bildiğimiz üzere gençlik geliyor. Kuşak karşılaştırmaları, dinî ve milli değerlerdeki aşırı aşınmalar, iffetsizlik, değerlere ve toplumun sembollerine mantıksızca itirazlar…

Bediüzzaman’ın Allah’ı inkâr fikrinden sonra en fazla karşı durduğu menfi düşüncenin istibdat olduğunu, Risale Nur’u dikkatlice inceleyenler bilirler. “İstibdat” denilince aklımıza genellikle siyasi ve toplumu ilgilendiren istibdat gelir. Ferdin hürriyetlerini, insanî münasebetlerini, harekât kabiliyetini ve keyfe kâfi gelen alanını Peygamberimiz sünnetinde en geniş şekilde izah ettiği halde; eğitimcilerimizin ve terbiyecilerimizin (anne-babalar dâhil) bu hakikatten habersiz olmaları, Türkiye toplumu olarak en büyük eksikliğimiz olmalı. Zira ferdin hürriyet alanını belirleyemeyen milletler, hürriyeti anarşizm ve ahlâksızlık boyutunda yorumlayan Marksist felsefelere oyuncak olurlar.

Bediüzzaman’ın; kişi hürriyetini bilemezse, en hamiyetli idareciyi başına diktatör yapar mealindeki sözünü burada esas almalıyız. Ferdin bu husustaki cehaleti, toplumda daha derin ve rehabilitesi zor sosyal yaralara yol açıyor. Yani cahil ve hukukunu bilemeyen yüz gencin sosyal medyadaki şamataları karşısında, terbiyecilerin veya anne-babaların söyleyecekleri çok şeyin olmadığını düşünüyoruz. Özgürlük adına haksızlıklara ve istibdada itiraz edenlere semavi din karşıtı gizli örgütlerin el attıklarını da biliyoruz. Onları inançlarından, değerlerinden ve geleneklerinden uzaklaştırmak üzere binlerce organizasyonun varlığını inkâr edenler, Türk milletinin karşısında yer alanlar değil mi?

Türkiye’mizin bu günkü siyasi istibdadı 12 Eylül öncesinin istibdadından çok farklı. Müstebitlerin; küreselleşme girişimleri, kapital ile milli demokrasileri devre dışı bırakmaları, sonra yetiştirdikleri özel elemanlarla meclisler üzerinden yasalara ve milli hukuklara müdahaleleri… Önce devleti özelleştirdiler… Sosyal hizmetleri para düşkünü global şirketlere devrettiler. Eğitimden başlayarak önce sağlık, sonra ulaşım, sonra aydınlanma ve ısınma… Ve nihayet gıda… Bizi idare eden hükümetlerin bu dev sermayelerin birer memuru olduklarını yeni yeni anlamaya çalışıyoruz. Bu memur statüsündeki siyasetçilerin ABD’ye, AB’ye, İsrail’e veya bir başka ülkeye beyanlarında atıp-tutmalarının; karşılıklı anlaşmalar gereği olduğunu, neticeden hareketle öğrenmeye çalışıyoruz. Ve bu globalleşmiş çetenin bir taraftan inanmadığı halde Şeriatçılık, diğer yandan Turancılık, beriden komünistlik ve hatta demokratlık şovları da, cehalete boğulmuş gençlerin ufuklarını karartınca; artık gencin ülkenin her değerine veya her kutsalına itiraz etmesi meşru hale geliyor (!)

Global Marksist istibdadın bir memuru hareket eden ülkenin seçim yolu ile gelen siyasetçisi, vazifesi olarak Diyanet’i, adaleti, sağlığı, eğitimi, Üniversite’yi ve daha birçok müesseseyi, torbadan çıkan kanunlarla mecburen zabt u rabt altına alacaktır. Camiden ve mektepten başlayarak siyasi iradenin yanlışlarını, adaletsizliklerini, ayırımcılıklarını, hukuksuzluklarını ve ahlâk dışı muamelelerini gören gençlikte çok kuvvetli bir iman yok ise, elbette siyasi iradenin taraftar göründüğü düşüncelerin karşısında konumlanacaklardır. Yani; bunca yalanı, yanlışı, haksızlığı ve entrikayı, hileyi ve keyfiliği yapanların hürmete, sevgiye, itaate ve itibara lâyık olmadıklarını düşüneceklerdir. Bu noktanın, maalesef gençliğimizin sürüklendiği dehşetli bir netice olduğuna inandığımızdan; Türkiye gençliğinin dinden ve mukaddesattan uzaklaşmasının sebebi olarak siyasi istibdadı görüyoruz.

Gençliğimizin, siyasi iradenin millete gösterdiği dinî ve milli kimliklerinin doğru olmadığını söyleyebilmesi için, cehaleti yenmesi gerekiyordu. Hepimiz biliyoruz ki, kapitalist Marksistlerin 12 Eylül İhtilâli’nden bu yana el koydukları Türkiye’de, diğer milli müesseselerimiz gibi eğitim kurumlarımız da cehalette dibe vurdular. Ne kadar cahil bırakılıp globalist sermayenin medyasıyla şekillense, o denli rahat ve problemsiz idare edebileceklerine inandıklarından; bütün camilerin, mekteplerin, medreselerin, dinî cemaatlerin ve milletin cehaletiyle ve fukaralığıyla mücadele etmesi gereken müesseselerin; ancak yüzde otuz kapasite ile çalıştıklarını her zaman ispata hazırız… İnşaallah bu konuya devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 1909
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat Avrupa

    6.8.2022 12:33:17

    Hasta ve bahtsız bir asrın mensupları olarak insanlık adına hareket etmenin kolay olmadığını elbette biliyoruz…Bilgi edinmenin aslında zamanımızın bulunduğu şartlarda kolay olduğu halde cehaletin doruk noktaya varması da meselenin ayrı bir ciheti… Elimizdeki teknolojik imkanlarla bilgi edinmenin büyük bir nimet olduğu halde, gayret, azim ve sabır göstermeden ilim ve bilgiyi elde edinmenin sonucu sadece yüzeysel ve kulaktan duyma eksik bilgi edinme olduğu ap açık ortada…

  • Arslan

    5.8.2022 22:17:39

    Doğru eğitimin doğru demokrasilerle olacağını anlatmak mecburiyetindeyiz. Hürriyet ve demokrasinin olmadığı yerde ne şevk olur, ne sağlıklı eğitim olur ve ne de gelecek olur. Hepsi çürür.

  • Zeliha

    5.8.2022 22:00:55

    Daha mahkeme safahatinda üstad Bediüzzaman bende sizinle konuşmuyorum işte arkamı dönüyorum demiş. Bizde şimdi bizi anlamak istemeyenlere arkamızı dönüyoruz. Değil mi ki hakikatin hızına ancak kendini hakikate adamislar yetişir. İnşaallah Risale-i Nur şimşek hızı ile sessiz sedasız bizleri hakikate ulaştıracak. Gençlerin önüde kısa bir zaman sonra açılacak. Devamı olmayan şeylerin peşinde koşanlar o koştukları şeylerin içinde boğulacak. Anlamsız devamsız sakil olan herşey artık bütün sahteligi ile ortaya çıktı sanıyorum. Ama bunu fark etmiş gençler etrafına baktığı zaman elinde hakikat olanlara koşması için bizde inşaallah dimdik ayakta duruyor olalım.

  • Zeliha

    5.8.2022 21:54:21

    Yalanlar çoğaldıkça hakikatini arayanların gözünde hak her zaman oarkaligini koruyacaktır. Ankara üniversitesi Nur talebeleri diye yazılan mektupların bu konuda incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Onlarda kolay ulasmadilar hakikate. Hemen de bulmadilar. İnşaallah hakikati arayan gençlik var buldukları anda da yapışıyorlar . Yeter ki elinde hakikat olanlar onu yüksekte tutmaya devam etsin. Teknoloji çağında bilhassa nerelere ulaşıldığını belki biz goremiurouz ama duyuyoruz.

  • M. Selim

    5.8.2022 19:03:43

    Keşke büyük kafalar da bu yazıyı okuyabilseydi! Sadece bunu söylüyorum.

  • Hıdır Yıldırım

    5.8.2022 15:04:07

    "Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhâ-yı hürriyet? Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten!" İnsanın yaratılışından gelen hürriyetini zulüm ve baskı ile ortadan kaldırmak mümkün değildir. Nasıl, insanın düşünme kabiliyetini ortadan kaldırmak mümkün değilse, onun hürriyetini de ortadan kaldırmak mümkün ve kabil değildir. Said Nursi Hazretleri " ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam" cümlesiyle hürriyetin insan için ne kadar lazım olduğunu ifade etmişlerdir. Yine Bediüzzaman Hazretleri istibdadi şöyle açıklar: "İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir" Gençliğimizi çürüten deizm değil, istibdattır… Tam yerinde bir tesbittir. Kaleminize Rabb'im kuvvet versin.

  • Hüseyin T

    5.8.2022 12:37:30

    Deizm bir sonuçtur.. Sonuçları kötü gidişatın bir nedeniymiş gibi sunmak cehalet değilse maksatlı bir yamultma; aşikâr olan bir gerçeği bilinçli olarak çarpıtmadır.. Toplumda çürüme oluşursa, çürümeyi meydana getiren nedenlere inilmezse çürüme belli bir yerde durmaz kanser gibidir her tarafa sıçrar .. ahlaka, hukuka,aileye, eğitime,siyasete,dine..... Toplumsal çürümenin dindeki sonucu deizm ateizmdir..Sekülerleşme, dünyevileşme, ahiretsizlik başta olmak üzere dini kişiliklerin fikri ve filli tutarsızlıkları çelişkileri deizmi besler ... Deizm, fikri olduğu kadar zikri başka fiili başka inançları çıkar amaçlı kullananların menfi davranışlarının da neden olduğu iflastır, kötü bir sonuçtur..

  • Ahmet

    5.8.2022 09:36:46

    Doğrudur. Ülke diktatörün elinde ve diktatörce kanunlarla idare edilmese, millet gayrete gelir ve çocuklarını kurtarır. Hoca merhum güzel söylemiş: Taşları bağlı, köpekleri salma bir diyarda yaşıyoruz.

  • Mustafa coban

    5.8.2022 09:05:36

    Sizin şer bildiklerinizde hayir vardir.türkiyenin bugünkü hali gelecek nesillere çok faydali olacak.bizden mi diye sorulmayacaj işin ehli mi diye sorulacak.demokrasi özümsenecek.islami hizipçilik çökecek.avrupada kilise devletinden sonra demokrasi geldi.bizde de bu deneneden sonra inşallah demokrasi kazanacak.bizim acilarimiz gelec nesillere faydali tecrübeler olacak.

  • Osman

    5.8.2022 09:01:38

    Tebrik ederim güzel bir yazı İstibdat bütün kötülüklerin anasıdır Sözüm ona dindar ve milliyetçi gözüken münafık idareciler toplumu ve gençliği mahvetti Çare R. Nur larda Her şeyi deneyecekler fakat ne çare Tek çare R. Nurlarda anlayana

  • Cevad

    5.8.2022 08:54:39

    Ezberleri bozacak nitelikte bir yaklaşım. Evet doğru demek de, hayır yanlış demek de kolay görünmüyor.

  • S.topuz

    5.8.2022 08:48:54

    "Acaba bu yirmi sene zarfında iman-ı tahkikîyi pek kuvvetli bir surette bu vatanda neşreden Risale-i Nur olmasaydı; bu dehşetli asırda, acib inkılab ve infilâklarda bu mübarek vatan, Kur'anını ve imanını dehşetli sadmelerden tam muhafaza edebilir miydi?" Said Nursî, Mektubat - 482 Evet, bu Vatan evlatlarının ve gençlerinin Dinsizlik, ahlaksızlık, terör, ANARŞİ ve DEİZM ve ATAİZM gibi madî ve MANEVÎ yara ve hastalıklardan kurtuluşunun reçetesi, RISALE-I NURLARIN Vatan sathının bütün MEKTEP ve OKULLARINDA ve CAMİ, KUR'AN KURSLARI ve MEDRESELERİNDE tedris edilmesi ve OKUYUP, OKUTULMASINDAdir vesselam.

  • S.topuz

    5.8.2022 08:36:36

    "İkincisi: Âlem-i İslâm'ın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi. Ben dünyanın halini bilmiyorum, fakat Avrupa'da istilakârane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatları bir kal'a olduğu gibi, âlem-i İslâm'ın ve Asya Kıt'asının hal-i hazırdaki itiraz ve ittihamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeğe vesile olan bir mu'cize-i Kur'aniyedir. Bu memleketin vatanperver siyasîleri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur'u tab'ederek resmen neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun." Mektubat - 482

  • S.topuz

    5.8.2022 08:34:03

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ" Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle; şimdi iki dehşetli manevî belayı def'etmek için matbuat âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim. O dehşetli beladan birisi: Hristiyan Dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren, şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı bu vatanı manevî istilasına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî vazifesini görebilir. Mektubat - 482

  • Bünyamin

    5.8.2022 06:03:17

    Günümüz insanlarının içinde bulunduğu ve ifade edemediği mevzuda fikirlere ihtiyacımız şedittir. Tebrik ediyorum, devamını bekliyorum

  • Ali

    5.8.2022 01:52:36

    1) "...Yani cahil ve hukukunu bilemeyen yüz gencin sosyal medyadaki şamataları karşısında, terbiyecilerin veya anne-babaların söyleyecekleri çok şeyin olmadığını düşünüyoruz...) Ithal ve tirtiklanip baskalastirildiktan sonra UCUBELESTIRILEN HUKUK ile Al sana hukuk diye halkin umudu, gelecek dinamizmi gencligi dumura ugrattiktan sonra ISTIBDAT olarak Genclik Rehberinden yoksun kendisine zorlanan dogmalar yanlis hukuk ve devlet ve vatandaslik iliskileri ögretileriyle sersemlestiriliyor.

  • Ali

    5.8.2022 01:52:30

    2) Anayasa Mahkemesinin Ictihatlari bile ithal edilen hukukta örnegin LAIKLIGIN ne Fransa'da Laisizm ne de Kit'a Avrupasinin diger hukukunu kendileri yapan milletlerin Sekülarizmi ile bagdasmayan KENDI ANLAYISINDA BIR LAIKLIK OLDUGU ile HUKUKTAKI ABUKLUK ITIRAF EDILMIS ISTIBDAT bu ülkenin mukadderatidir gibi en yüksek mahkemece "yapacak baska sey yok" dercesine mükerrer kararla noktalanmistir. TERÖRÜ muhtelif terör örgütleri üzerinden tanimlamak ZOR ZANAATTIR. Beynelmilel tarifinde Terörün olmazsa olmazi KORKU yaymaktir. Deizm, Ateizm, Komünizm KORKU YAYIYOR Korkarim gencligin ebedî hayati tehlikededir! "Icinde evladim yaniyor " diyen hamiyetperver alî RUH acele edip erken gelip göcmüs!

  • Aysun

    5.8.2022 00:23:32

    Çok güzel özetlemişsiniz.Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı