"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ailenin manevî bağları

Yasemin GÜLEÇYÜZ
09 Ekim 2019, Çarşamba
Aile, Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva’dan günümüze bütün semavî dinlerde ölümün de ayıramayacağı köklü bir kurum olarak görülmüştür.

Maneviyatın temelinden sarsıldığı asrımızda, evlilik kurumu zedelenmekte, boşanmalar, gayr-i meşrû ilişkiler, sokak çocukları, aile içi şiddet, hürriyet adı altında sorumsuz hayat tarzları toplumda kargaşaya yol açmaktadır. Ahlâkî bir zemine oturmayan “modern” yaşama tarzı doğum yeri ve beşiği olan materyalist Batı dünyasına mutluluk getirmediğinden günümüzde Kilise-Hükümet işbirliği ile yeni aile politikaları üretilmekte, hukuken boşanma zorlaştırılmaktadır...

Bediüzzaman Said Nursî’nin “haysiyet-i milliyetimize yakışmaz” 1 dediği boşanma oranları Batıya göre düşük olsa da, gidişatımız aile yapısının geleceği açısından alarm veriyor. 

Uzmanların birleştiği bir gerçek var: Birbirlerine aşkla bağlandıklarını söyleyerek evlenen gençler, problemlerine çözüm üretemiyor, evlendikten çok kısa bir zaman sonra soluğu mahkemede alıyorlar. Güvenin, saygının, muhabbetin ne şekilde ve nasıl tesis edilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Filmlerin etkisiyle cinselliğe indirgenmiş aşk anlayışı yaygınlaşmış durumda. Evliliği kurtarmak için; “Mutlu evliliğin sırları, boşanmayı durdurmanın yolları” gibi en çok satanlar listesindeki manevî temellerden uzak kitaplar ve İnternet sitelerindeki rehberlik yazıları yetmiyor. 

Ailenin medya vasıtasıyla gittikçe yozlaştırılmaya çalıştığı çağımızda eşler arasında sağlıklı bir iletişim nasıl gerçekleşir? Eşler arasındaki saygı, sevgi ve şefkat nasıl devam ettirilebilir? 

Bu ve benzeri soruların doğru cevaplarını, ancak inanç ve kültür kaynaklarımızda bulabiliriz:

1. Nikâh bağı: Nikâh eşlerin birbirlerine ve Rablerine “ebedî hayat arkadaşı olmak üzere” verdikleri sözdür. Bağdır, akittir. “Beraberliğimiz için imzaya gerek yok!” sloganından öte anlamlar taşır. 

Kur’ân’ın deyimiyle “ülfet ve ünsiyet” üzerine kurulan evliliğin nezaket, affedicilik, sabır ve paylaşım esaslarına dayandırılması zorunludur. Bu beraberliğin; birbirini ihmal etmek, tenkit ve dedikodularla zindana çevrilmemesi gerekir. Eşlerin şevklerini, aşklarını, hayretlerini paylaşmaları, sevinçte ve hüzünde birbirine ortak olmaları lezzetleri arttıracak; kederleri ise azaltacaktır. Boşanmalarda etkin faktör olmaya başlayan internet arkadaşlığı gibi “sanal” değil gerçek, ebede uzanan bir paylaşımdır bu. “Kalbe mukabil bir kalb” 2 formülüyle kurulan ailelerde “Her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir Cenneti kendi hanesidir” hakikati gerçekleşir.

2. Ebedî beraberlik: Kur’ân ve hadislerde; aile bütünlüğünü bozucu, güven, sadâkat, fedakârlık, hürmet, muhabbet duygularını zedeleyici her türlü davranıştan sakındırıcı yol tavsiye edilir. Anne-baba-çocuklar-kardeşler-akrabalar arası iletişim hep bu rota üzerine tesis edilir. Eşler sadece bu dünyada değil, ahiret âlemlerinde de birbirlerinin ebedî hayat arkadaşlarıdır. Boşanma, Allah’ın hoşlanmadığı helâl olarak sunulur inananlara. 3 Anne ve babamız sadece bu dünyada değil, ahirette de ebeveynimizdir. Onlara “Of!” bile dememek gerekir. Bediüzzaman “Aile hayatının hayatı samîmî, ciddî, vefâdarâne hürmet, hakikî şefkat, fedakârane merhamettir” der. 4 Hakikî hürmet, samîmî şefkat ve merhamet ise ancak ve ancak ebedî beraberlik fikriyle olabilir. Ahiret inancı olmazsa merhamet göstermelik olur, hürmet yapmacıklaşır, menfaatler de araya girince mü’minin dünyadaki Cenneti olan aile hayatı Cehenneme döner... Gerçekten de ahirete iman, insanın şahsî ve sosyal hayatını düzenler. Kişinin ailesine, akrabalarına, komşularına, çevresine bakış açısı değişir; bütünleştirici, kucaklayıcı olur. Bilir ki, Allah “Kul hakkı ile karşıma gelmeyin!” buyurmuştur... 

3. Üçlü saç ayağı: Güven-saygı-sevgi: Bütün insanî ilişkilerde dengenin vazgeçilmez üçlüsüdür bu formül. Huzurun sigortasıdır. Eşler birbirlerine güven duymalıdırlar ki, hürmet ve muhabbet devam edebilsin. Güven sarsıldığında, saygı ve sevgi duyguları da kırılır. Kırılan şeyler manevî ise tamiri çok zordur. Bediüzzaman’ın ailede ebedî mutluluğun formülünü sıralarken “emniyet”i yani güveni “hürmet ve muhabbet”ten öne alması bu açıdan ilginçtir. Eşlerin güven, saygı ve sevgiyi sarsacak davranışlardan kaçınmaları gerekir. Aksi takdirde, sosyal hayatta adeta kokmuş yara hükmünde olan “aldatılan eşler” gerçeği kaçınılmaz hale gelir. Hanımlar Rehberi’ndeki ifadeyle “terbiye-i medeniye,” aile hayatını “hayvancasına geçici bir beraberlik-ebedî bir ayrılık” kısır döngüsüne hapseder. 5 

4. Eşim en iyi arkadaşımdır: Arkadaşlıklarda darıltmamak, kıskandırmamak asıldır. Kadın için eşinden başkasının nazarlarını çekecek, cazip görünecek güzelliklerini sergilemesi, teşhir etmesi ebedî arkadaşlık bağını zedeler. İmandan gelen “ebedî arkadaşlık bağına” ihtimam gösterilmelidir. Böyle davranmak imandan kaynaklandığı gibi, aynı zamanda insaniyetin de gereğidir. 

5. Ailede şefkat ve merhamet: Şefkat, karşılık beklemeyen sevgidir. Şefkat şefkati doğurur. Müşfik olan bilerek kötülük yapmaz, bağışlayıcı da olur. Şefkatli kişilerin iyi eş olmaları daha kolaydır.

6. Evlilik emek ister: Teknolojinin sunduğu cazip ve aklı uyuşturan sesler, görüntüler, sanal sohbet ortamları aile fertlerini küçükten büyüğe etkilemekte, hazlarının esiri durumuna getirmektedir. Böyle bir ortamda eşlerin birbirlerine ve çocuklarına özel zamanlar (sohbet ortamları, kitap okuma saatleri) ayırmaları önemlidir. Bu gayret evi “otel” olmaktan çıkarır “yuva” yapar. 

7. Diğergam olmak: Peygamberimizin (asm) kızı Hz. Fatma’yı (ra) evlendirirken verdiği öğüt evlilik yaşantısında eşler arasındaki bütün dertlere de dermandır: “Sen Ali’ye cariye ol ki, o da sana köle olsun!” 

8. İffet-sadâkat.: Cinsellikte sınır tanımamak ahlâkî değerlere saldırıdır. Bu taarruzda insanın yaratılışına yerleştirilmiş ve (dünya imtihanının gereği) sınır konulmamış olan kuvve-i şeheviye silâh olarak kullanılır. “İnsaniyet-i kübra” olan İslâmiyet bu duyguyu iffetle sınırlandırmış, inananlara iffeti tavsiye etmiştir.

HÜLÂSA

Kur’ân ve Sünnet ışığında sonsuz âlemlere namzet aileyi birarada tutan kudsî bağlar bunlardır. Bütün aile fertlerinin bu bağlara ihtimam göstermesi gerekir.

KAYNAKÇA:

1. Bediüzzaman Said Nursî, Hanımlar Rehberi. 2. Bediüzzaman Said Nursi, İşaratül İcaz. 3. “Allah’ın helâl kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır” (Hadis; Ebu Davud). 4. Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 167. 5. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 201.

(Bizim Aile dergisinin Ekim 2019 sayısından alınmıştır)

Okunma Sayısı: 3306
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı