Sefih medeniyet, dünya halklarını yönlendirmek, uyuşturmak için hayvani hislerini körükleyerek nefislerinin esiri haline getiriyor.
Müzik ve eğlence sektörü kullandığı vasıtalardan sadece birisi. Her geçen gün teknolojinin ilerlemesiyle bu vasıtalara yenileri ekleniyor. (İnsanda ulvi hisleri geliştiren, müzik ve eğlence araçları elbette konumuz dışında.)
Bu sektörün pop starları çoğunlukla çabuk parlayıp bir o kadar da çabuk kayboluyorlar. Sistem öyle işliyor. Halkı şaşırtacak yenilikler, değişiklikler sektörde dönen parayı da etkiliyor.
Peki müzik eğlence sektörünün yıldızları özellikle de en çok kullanılan kadın yıldızlar bu konuda ne düşünüyorlar?
İşte bunlardan biri ünlü şarkıcı Taylor Swift. ‘’Miss Americana’’ belgeselinde içinde yaşadığı tabloyu şöyle anlatıyor:
FİL MEZARLIĞI
“Günümüz toplumunda kadın şarkıcılar 35 yaşına geldiklerinde, bir fil mezarlığına gömülüp kenara atılıyor. Hazmetmesi zor.
İlk 2 yıl herkes yeni bir oyuncak gibi.
Tanıdığım kadın sanatçılar kendilerini, erkeklerin 20 katı kere yeniledi. Buna mecburlar. Yoksa işsiz kalırlar.
Sürekli kendilerini yenilemek, sürekli insanların seveceği yeni yönlerini bulmak zorundalar.
‘Bizim için yeni ol, genç ol ama sadece istediğimiz şekilde yeni ol. Kendini baştan değiştir ama öyle değiş ki, hem biz rahatsız olmayalım hem de sen zorlanmış ol. Bizi eğlendirecek kadar ilginç bulacağımız ama bizi korkutacak kadar da delice olmayan şeyler yap.’
30’uma yaklaşırken ve toplum hâlâ başarıma tahammül gösterirken, çok çalışmam lazım diye düşünüyorum bu yüzden.”
ESKİ OYUNCAKLAR
Gazetedeki makalesinde şarkıcı Nil Karaibrahimgil Taylor Swift’in bu sözlerini aktarıp geçmişin yıldızlarını ‘’eski oyuncaklara’’ benzetip geleceğe dair endişelerini paylaşıyor: ‘’Bir yerde işleri bırakıp köşeme çekilir ve yeni bir cennet mi kurarım, yoksa her 2 yılda bir kendimi artık derim parçalanana kadar parlatmaya mı çabalarım... Henüz cevabı bulamadım’’ diyor.
Ve ekliyor: ‘’Bir insan eskimek istemiyorsa, kendine yeni gözlerle bakabilmeli. Ciltler ve şovlar yenilenir, filtreler herkesi genç gösterir. Ama şayet kendi oyununu yazacaksan kendine baştan bir bakman yeter’’ (10 Şubat 2020, Kelebek)
Haksız mı?
HÜLASA
Küresel oyunları bozmanın, hür insan olmanın yolu kendini iyi tanımak ve yeni bakış açıları yakalamaktan geçiyor. Öyle değil mi?
O halde çok okuyup yazarak, az konuşup, az yiyerek hayat sermayemizi en güzel şekilde değerlendirmenin yollarını tefekkür etmeliyiz. Ne dersiniz?