‘’Zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kolaylık zorlukla birliktedir.’’ Hadis-i Şerif
Kâinat sarayını yapıp tanzim eden Usta Sanatkârın varlık âlemine koyduğu kanunlar vardır. Bu kanunlar herşeyin tedricî bir tekâmül süreci içinde gelişip mükemmelleşmesini gerektirir. Hırsa ve telâşa kapılmaksızın basamaklar teker teker çıkılmalıdır. Neticeye bir anda ulaşılmaz.
Tohumun filizlenip dal budak salması, yaprak ve çiçek açıp meyve vermesi için şartların tamamlanması, belli bir zamanın geçmesi gerekir. Bir bebeğin de dünyaya gelişi de aynı ‘’tekâmül’’ kanunu gereğidir. Misalleri çoğaltabiliriz.
Herşey Yaratıcının İlâhî programı çerçevesinde, Esma-i Hüsnadan her birinin ayrı ayrı tecellî ettiği basamaklardan meydana gelen bir tedric sürecinde kemale doğru yol alır. Bu yolculuk sürecinde, yine farklı Esmâ tecellîlerinin ve imtihan sırrının tahakkuku için, zorluklar ve engeller çıkarılır. Kabiliyetleri geliştirme sınavını kazanabilmek için onları tek tek aşmak gerekir.
Bu tablo, şahsî, ailevî, toplum hayatımız için de geçerlidir. Sözgelimi bir genç, çok zeki ve kabiliyetli de olsa, bir anda kariyer hedeflerine ulaşamaz. Okulunu tamamlaması, uzmanlaşması, tecrübe kazanması için sabır ve sebatla yıllarca çalışması gerekir.
CELÂLEDDİN HARZEMŞAH ÖRNEĞİ
Bu fıtrî kanunlar, manevî hizmetlerde de geçerlidir. Orada da çabuk sonuç almak beklenmemelidir. Tam tersine sabırlı, dikkatli, temkinli olmak gerekiyor.
Üstelik manevî hizmetlerin tamamen Allah rızası için ihlâsla ve uhrevî amaçlarla yapılması gerektiğinden, onlarda dünyevî neticeleri beklememek önemli bir esas ve prensiptir. Bizim vazifemiz sorumlusu olduğumuz hizmetin gereklerini yerine getirirken, neticeye karışmamaktır. Risale-i Nur’da “Vazifemiz hizmettir, netice Cenab-ı Hakk’ın takdirindedir” prensibi çerçevesinde vurgu yapılan İslâm kumandanlarından Celâleddin Harzemşah örneği ibretlidir.
Harzemşah ‘’Bu savaşı kazanacağız’’ diyen kumandanını ‘’Vazifemiz iyi savaşmaktır. Savaşı kazandırmak kaybettirmek Allah’ın vazifesidir’’ sözleriyle ikaz etmiş, girdiği her savaşı kazanmıştır.
HÜLÂSA
Neticeyi yaratan Allah olduğuna göre, sonuç için aceleye gerek var mıdır? Aksine engelleri ve karşılaşılan zorlukları aşmanın anahtarı Yaratıcımızın bize bahşettiği sabır kuvvetidir.
“Sabırlı olun, sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın” mealindeki Âl-i İmran Sûresi 200. âyeti bu açıdan yol göstericidir.
Bediüzzaman Hazretleri, acelecilik düşmanına karşı sabır kuvvetine sığınmamızı, sabrı siper olarak kullanmamızı tavsiye eder.