21 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Şaşırmamak elde değil!

Dünyadaki bir kabahat, çok sektörler doğurdu!

Kendi memnû, sebep olduğu şeyler meşrû; şaşırmamak elde değil.

Din, haram kılmış; dünya, yasak eylemiş. Pek çok kanun bu suçlunun peşinde.

İşlemesi hem suç, hem de günah. Cemiyet hayatında kara leke alına.

Sirkat!

Diğer bir deyimle hırsızlık, kanunlarla belirlenmiş mülkiyet sınıfından bir taşınmaz malı izinsizce alıkoyma, kullanma ve o nesneden menfaat temin etme işidir. Yani senin malını, “mal” edinmedir.

Bu korkuyla nice sektör oluştu.

Kapılar, kale kapısı oldu; pencereler demirli.

Keseler, kasalara girdi; korku sardı cihanı.

Alarm dünyası doğdu evde, işte, otoda.

Renkli, renksiz kameralar gözetler gece, gündüz sirkatler sır olmasın diye. Monitörler bir, üç beş; her cepheden görüntü.

Aa! Bak, bak. İşte orada göründü. Koşun, tutun, hapsedin. Bir daha etmesin bir halt.

Âdi bir suç, sektör olmuş. Arkasından sektör doğmuş; onlarca fabrika, yüzlerce atölye, binlerce insan durmadan çalışıyor. Tedbir adına ne varsa düşünüyor kafalar.

Kanuna yaka veren, birkaç ay yatar, çıkar. Görev başı edilir, ava sessiz gidilir.

İnsaf denen o nesne, onun semtinden geçmez. Ele geçirdi mi malı, büyük küçük fark etmez. Kumbaradan ne istensin, çocuk ağlar, be adam!

Ahlar, tuhlar, vahlar; arkasından, eyvahlar.

Sirkat bu! Sırra kadem basar gider.

Ne işçiler, ne ustalar, mühendisler hep beraber çalışır; bugünden, dünden, ezelden…

Teknoloji zirvede. Ne keşifler yapılmış.

Ne menem şeymiş meğer!

Hem “huzûru”, hem “hazırı” kaybetmemek için her tedbire baş vurulur.

“Mal, canın yongası.”

“Şurada kasa patlamış, yapan kim, kim, hangisi?” deyip durur birisi!

Düdük çalar, alarm öter, yer yerinden oynatılır; durum savaştan beter.

Bekleyenler, bekçiler, bir yanda güvenlikçiler.

“Aman geldi, gelecek, belki şuradan girecek!” denir durur, durmadan.

Yine sirkat, sır olmuş; cepleri “mangır”la dolmuş.

Herkese yasakçı konacak değil ya, kanun koyan ne yapsın?

Ahlâk bu!

Halbuki İslâm, insanların ıslâhı için eğitim metotlarının en mükemmelini geliştirmiş. Buna rağmen hırsızlık eden kimse ya açlık zarûretinden, ya da meslek edindiğinden eder bu işi. Açlığından yapana acınır, belki mazur görülür. Yoksa, hak ettiği ceza acımadan verilir.

Islâh olmanın yolu, “pişmân” olmaktan geçer.

Önce, Allah korkusu olmalı ki insanda. Helâl haram; inanınca, bekçi olur bedene: Rabt eder onu, Rab’ba.

Hesap kitap endişesi düşünce cemre gibi gönlüne, belki caydırır onu. Yoksa, hüsrândır sonu.

Tövbe kapısı açık günahkâra, tâ sonuna kadar.

Mâide Sûresinin 39. âyetinde: “Kim (bu) haksız davranışından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder” buyuruyor Mevlâ’mız.

“Hatâdan dönmek fazilettir.”

Nâdim olmak ne güzel…

ALİ RIZA AYDIN - hocazade68@h

21.05.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis