17 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Basından Seçmeler

Yeni bir “andıç” skandalı

Taraf gazetesinin kamuoyuna duyurduğu “AKP ve Gülen’i bitirme planı” bir skandaldir.

İçeriği hakkında analizlere gerek bile yok. Bırakın “orduda siyaset yasağı”nın çiğnenmiş olmasını, bu belge, kanunsuz tertiplere kadar uzanan bir siyasileşme çılgınlığını da yansıtıyor.

“Plan"da Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek’in imzası var. Eski Psikolojik Harp Dairesi’nin yeni adı olan Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlandığı söyleniyor. Genelkurmay ise, “Genelkurmay’ın herhangi bir biriminde hazırlanmamış” olduğunu açıkladı. Belgeyi Genelkurmay çatısı dışında aynı “ekip” hazırlamış olabilir. Batı Çalışma Grubu’nun da bir karargâhı İzmit’teydi.

Henüz bilmediğimiz aynntılar soruşturma sonunda ortaya çıkacak. Ama vahim bir vakayla karşı karşıya olduğumuz kesin. Ve maalesef “münferit vaka” da değil. Devlete güveni sarsan ve toplumda “derin devlet” kaygılarını yaratan darbeler, müdahaleler, muhtıralar, andıçlar dizisindeki vakaların yeni bir örneğidir.

Asker ve siyaset

Ordu, irticayla mücadele için böyle tertipler yapmaz mı?! Anayasa Mahkemesi AKP’yi mahkûm eder de aynı resmi değerler adına ordu böyle şeyler yapamaz mı?!

Hayır, asla yapamaz!

Demokratik bir hukuk devletinde bunu düşünmek bile mümkün olmadığı gibi, cumhuriyeti ve ülkeyi koruma ideolojisiyle askerlerin böyle işlerle uğraşması hem cumhuriyete, hem ülkeye, hem bizzat orduya büyük zarar vermektedir.

Balkan Harbi’ndeki utanç verici hezimetimizin en önemli sebebi, subayların “vatanı kurtarmak” için siyasallaşmış olmasıydı!

Ama Mahmut Muhtar Paşa’nın yazdığı gibi, “Siyasetle o kadar meşgullerdi ki, askerlik ruhunu kaybetmişlerdi; muharebe meydanlarında askerler gibi savaşamamışlardı!”

Bülent Arınç’ın sözlerini hatırlıyorsunuz değil mi?

“İyi ki bir harbe girmemişiz, bunlar savaşamazlardı!”

Ve yine Balkan Harbi’ni değerlendiren Ali İhsan Paşa’nın sözleri:

“Vatanı kurtarmayı bırakın da elinizdeki bölüğe iyi talim vermeyi, iki taktik meselesi çözmeyi, birkaç tatbikat yapmayı tercih edin!”

Bugüne bakalım

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, 14 ve 29 Nisan 2009 günlü konuşmalarında “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bünyesinde mevcut demokratik rejime aykırı faaliyette bulunan kimse bulunamaz, barınamaz” demişti.

Ama bu “plan” Nisan 2008’de yazılmış! Komutan öyle konuşmuşken böyle bir çalışmanın yapılmış olması, TSK’nın emir-komuta disiplini için tahripkâr olmuştur.

Org. Başbuğ’u 20 Eylül 2008 günlü açıklamasında, “karargâhlardan bilgi sızması” konusunda “Bizim için öncelikli konuların başında yer alıyor. Bu konuyla mücadelede kararlıyız...” demişti. Demişti ama sızdı işte! Hem de belgesiyle!

Bugün savaş yok çok şükür; ama ordu içinde bu tür heveslilerin bulunması ülkeye de orduya da büyük zarar veriyor.

Ben, Org. Başbuğ’un ve yüksek komuta kademesinin demokrasi ve hukuka bağlılığına inanıyorum. Bu yeni ‘andıç’ olayını, hem yargı hem ordunun iç mekanizmaları öylesine titizlikle soruşturmalıdır ki, artık kimse bu tür heveslere kapılmamalıdır.

Ve, 1876’daki. Yeni Osmanlı darbesine kadar kökleri uzanan bu derin hastalıktan tamamen kurtulmak için, Harbiye’den itibaren, siyasetle uğraşmanın orduya ve ülkeye ne kadar zarar verdiği öğretilmelidir.

Taha Akyol

Milliyet, 16.6.2009

17.06.2009


Komple komplo

Genelkurmay yeraltından çıkan silahları envanterde bulamadı... Son belgeyi “orijinal” bulmadı... Tuhaf işler bunlar!

***

AKP, benzeri ancak Tek Parti Dönemi’nde, Demokrat Parti yıllarında, bir de belki tam teşekküllü olarak “12 Eylül devri” nde rastlanacak türden bir “iktidar” imkânı buldu.

Tek başına cumhurbaşkanı.

Tek başına hükümet.

Tek başına Meclis çoğunluğu.

***

Lakin, “savcı, mahkeme, hukuk” dışında; başbakana ve hükümete bağlı olması gereken bir kurumda olan bitenleri seyrediyor...

Meclis çoğunluğu olarak da bu temaşaya bir tribün tadı katıyor.

***

Elbette, memleketin belki en az yarısı için “bu kadar iktidar” bile fazla olabilir...

Lakin, Başbakan “bir mayın uğruna” muhalefeti toptan aşağılayıp aynı sepete koyarken, farkında mı acaba, bizatihi Meclis’i küçültüyor...

Lakin, iş Silahlı Kuvvetler’e geldi mi, herhangi bir müştekiden daha öteye fazla adım ve laf atmıyor.

Muhalefetle tartışmak bir yana, onları toptan küçük görmesini sağlayan “kibirli ayna”, iyi kötü bir demokratik rejimin “siyasi partileri”ni kolayca harcarken...

“Demokrasiye karşı komplo” üretenleri yargıya ve de askeri yargıya bırakmakla kifayet ediyor.

Bu tür meselelerin sadece hukuk konusu olmadığını; bir “devlet” içinde “komple komplo” girişimleri mevcutsa, “komple devlet yönetimi”nin de “komple sorumluluk” taşıdığını, Meclis’in araştıracak, soruşturacak, söyleyecek bir şeyleri olması gerektiğini hatırlamak için, yeri geldi mi azarlamak üzere havalanan parmaklara ip mi bağlamalı?

***

Askeri yargının bir komplo belgesi etrafında yayın yasağı koymasından Bülent Arınç da şikâyetçi.

Böyle zamanlarda “özgürlük aşkı ve sansüre tepki” başımızın tacı.

Lakin, neredeyse Suudi Arabistan veya Çin çapında, dünyanın çok yanında çok sayıda internet sitesine erişimin de “devlet eliyle” engellendiği bir ülkede, “özgürlük ve sansüre tepki” ilkesi bulunabilir mi?

Sanki özgürlükler mükemmelmiş de, “yayın yasağı” anormalmiş gibi yapılıyor...

Oysa; sivillerin de sansür neferleri olduğu bir memlekette, askerler mükemmel bir hava, böyle oynamaya çok müsait bir zemin buluyor!

İktidarsanız ve demokrasi ile özgürlüklere içten inanıyorsanız, bu zemini değiştirin!

***

Bir kısmı “Ergenekon davası” kapsamına girmiş, bir kısmı sonradan fırlamış bir alay “komplo” iddiası ve belgesi varsa; hukuk, mahkeme, iddianame bir yana; “devlet idaresi” bakımından, Genelkurmay başkanlarına da ciddi sorular sorulur, ciddi cevaplar beklenir...

“Meclis iradesi” açısından da.

İktidarsanız; sizi hedef almış olsa bile, olan bitenden siz de sorumlusunuz.

Bu kadar çok komplo cüretinin hesabını Meclis’e ve millete vermesi gerekenler, sadece mahkemelerdeki sanıklar değil; esas onların askeri ve sivil amirleri olanlar, olduklarını varsaydıklarımızdır.

Hiçbir Genelkurmay başkanı, bilmese bile, “bilmiyormuş” yapmakla yetinemez...

Hiçbir başbakan, sadece mağdur veya müşteki olarak ıslık çalamaz!

Bu hal, tepeden tırnağa “devlet zaafı” dır!

Çürümüşlüktür.

Umur Talu

Sabah, 16.6.2009

17.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis