20 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Beş esas...

“Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimâiyesi bu acîb zamanda anarşîlikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zarûridir: Hürmet, merhamet,

haramdan çekinmek, emniyet, serserîliği

bırakıp itaât etmektir.”

(Târihçe-i Hayat, s. 481)

Son dönemde, yukarıda Bediüzzaman Said Nursî tarafından, yarım asrı aşkın, 1947 yılında Afyon Mahkemesi Müdafaâsı’nda müdafaâ, hem de “formüle” edilen bu esaslara, günümüz toplumu olarak, geldiğimiz şu noktada ne kadar muhtâç olduğumuzu, şu son dönemde yaşadığımız sosyal hayatımıza âit “travmalar” ne kadar da iyi resmediyor di’mi!

Profesör olan annesini, gözünü kırpmadan öldürebilen üniversite öğrencisi kızlarımız.. Sevgilisini öldürüp, en mu’tena bir muhîtte çöp konteynerine koyan delikanlılarımız.. Kaçırdığı kızın boğazını kesen sapıklarımız.. Bebek yaştaki çocuklara göz dikebilecek derecede ruh hastası insanlarımız.. İki bilezik uğruna, yalnız yaşayan alt komşusunu öldürebilen gözüdönmüş gençlerimiz.. En son olarak, kadın, erkek, çocuk, imam—hem de namazda—demeden 44 kişiyi katledebilen canavar ruhlu gaddarlarımız..

Nereye gidiyoruz beyler; ve, nereye gidiyoruz ey ricâl-i devlet!?..

Ve, ne ektik ki, ne biçiyoruz; veya neyi diktik ki, meyvesini şimdi bu şekilde devşiriyoruz; bi yerlerde, bi şeylerde yanlışlık yok mu sizce de?..

Ve bu gidiş nereye; tamamen sosyal ya da toplumsal bir çözülmeye mi?

Ve, yine bir haykırış; yine o yıllardan:

“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir vebâ, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çârelerle karşı koyacak? Garbın, çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş bâtıl formülleriyle mi; yoksa, İslâm cemiyetinin ter ü taze îman esaslarıyla mı? ‘Büyük kafaları’ gaflet içinde görüyorum.. Ben, cemiyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdân ve îmânını terennüm ediyorum, yalnız, Kur’ân’ın tesis ettiği tevhid ve îman esâsı üzerinde işliyorum ki; İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur..

“Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim; karşımda müthiş bir yangın var; alevleri göklere yükseliyor; içinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmânımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var; o müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi; dar düşünceler, dar görüşler!..” (Târihçe-i Hayat, s. 543)

Yıllar önce, Sebîlürreşad Mecmuâsı’nın sâhibi merhum Eşref Edip Fergan’a verdiği bir mülâkatta Bediüzzaman, aslında “çözümü” ne kadar da “kolay” özetliyor di’mi!..

Ama ne demişler: Gö-re-ne; köre ne!..

[email protected]

ORHAN ALİ YILMAZ

20.06.2009


Merhamet

Allahu Teâlâ’nın Rahman ve Rahim sıfatlarından kaynaklanan ilâhî duygudur merhamet. Acımaktır; insanların dert ve üzüntüleriyle yakından ilgilenmektir.

Karşılık beklemeden yardım etmektir, sevmektir.

Bir annenin çocuğunu şefkatle kucağına almasıdır, onu yetiştirmesidir.

Öğretmenin bıkmadan, usanmadan öğrencilerine verdiği ilimdir merhamet.

Doktorun elinden geldiğince hastalarını tedavi etme çabasıdır.

Aç kalan kedi yavrusunu doyurmaktır,

Kanadı yaralanmış kuşun yarasını sarmaktır.

Susuz kalmış çiçekleri sulamaktır.

Ayağı kayıp düşeni kaldırmaktır, yerde bırakmak değil.

Çöpleri karıştıran yaşlı bir kadını gördüğünde kalbin sızlamasıdır,

Gülüp geçmek değil.

Yaz sıcağında, güneş altında çalışan insanlara su vermektir, duâ etmektir.

Tepkisiz kalmak değil.

Öksüzün gözyaşını kurutmaktır, mutsuzluk damgasını yüzünden silmektir.

Öksüzü ağlatmak değil.

Ya da bir çocuğu annesiz, babasız bırakmak değil.

Kucak açmaktır merhamet,

İnsanları zalimce öldürmek değil.

Suçlu olsa bile beşerin suçunu toprak olup örtmektir.

Mazlûma, zorda kalmışa el uzatmaktır, sevgi sunmaktır,

Kaçıp gitmek değil.

Paylaşmaktır verilen nimetleri, sakınmak değil.

Ağlamaktır rahmet damlalarıyla, acı çeken her varlığa.

Merhametin adı Kudüs’tür, Kâbe’dir, Medine’dir.

Filistinli çocukların gözyaşlarıdır, yüreklerindeki korkudur.

Merhamet; borçlunun borcunu ödemesine yardım etmektir.

Rahat ve huzuru terk etmektir.

Dünya yangınından imanımızı ve evlâtlarımızı kurtarmaya çalışmaktır.

Kalp sokağımızda yeşeren çiçeklerdir,

Adeta kanatlanıp uçarlar yaratılana.

Peygamberimizin (asm) Taif halkına gösterdiği affediştir,

Ağlıyan küçük bir kızın başını okşamasıdır merhamet.

Bizlere bıraktığı en güzel ahlâktır.

Hz. Yakup’un oğlu Yusuf’a hissiyatıdır.

Meleklerin kuşatmasıdır, affedilişimiz için duâlarıdır.

Ey insan!

Merhamet et ki merhamet bulasın.

Rahman’ın tecellisine nail olasın.

Dünya ve ahirette en güzel duyguları tadasın.

Cennete mazhar olasın.

(Âmin)

[email protected]

ARZU KONAN

20.06.2009


Ey güzel Allah’ım. Kalplerimize koyduğun sevgi Sen’indir

Ellerimden gidene üzülmüyorum Allah’ım. Sen varsın. Ben Sen’i buldum. Kaybettiklerimin arasında Sen’i buldum. Yeniden canlandım. Hayy isminle hayat buldum. Gafur isminle affedilmeyi bekliyor, Settar isminle ayıplarımın örtülmesini, Rahim isminle rahmet etmeni, Semi ismin ile duâlarımı işitmeni istiyorum.

Bize tanıdığın fırsatlar için Sana teşekkür ederim Allah’ım. Bize iffetli olmayı öğrettiğin için, çalışmayı, helâl olarak rızkımızı aramayı nasip ettiğin için, aile vererek birlik olmayı, bize namaz nimetini ihsan ettiğin için, gördüğümüz haksızlık ve zulümlere karşı merhametli olmayı ihsan ettiğin için şükürler olsun Allah’ım.

Sevmeyi öğrettiğin için, fedakârlık nedir bildirdiğin için, sevdiği için gözyaşı dökmeyi kalbimize ilham ettiğin için, kötü ve iyi nedir kalbimize şifrelediğin için Sana şükürler olsun Allah’ım. Her yeni bir günün olması için güneşin o kadar muhteşem ve intizamlı olarak tekrar doğmasını nasip ettiğin ve her yeni doğuşla insanlara ümit kapısı açtığın için, yorulduğumuz zaman bize derman verdiğin için, hastalandığımız zaman şifa verdiğin için, İslâm dininin de bizi muvaffak kıldığın için şükürler olsun Allah’ım.

Her düştüğümüzde nasıl kalkacağımızı öğrettiğin için, uykusuz gecelerde Sana el açtığımızda ellerimizden tuttuğun için, o güzel sözlerini bize Kelâm olarak bildirdiğin ve bize Seninle konuşma güzelliğini lütfettiğin için şükürler olsun Allah’ım. Yaşlı, genç, bebek herkesin rızkını vaktinde yolladığın için, bizlere şefkatle merhametle muamele ettiğin için şükürler olsun Allah’ım.

Bütün canlıları çift yarattığın ve zamanı gelince onlara sebepler yaratarak onları sevgi ile muhabbet ile birbirlerine kavuşmayı lütfettiğin için, anne babalara çocukların rızıklarını onların üzerinden vererek onlara bağlılık ve çalışma gücü verdiğin için, kalbimize sadakat duygusu vererek ahlâkî gelişimimizde bize yardım ettiğin için, gençlik gibi bu eşsiz nimeti katından bize ikram ettiğin için, yaşlılık nimetini de bize misal göstererek ibret almamızı nasip ettiğin için, kâinatı süsleyerek bu nimetleri görmemiz için göz nimetini verdiğin için, o güzel kelâmını dinlemek için kulak ve gönül verdiğin için şükürler olsun Allah’ım.

Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Habibin Muhammed Mustafa'ya (asm) ümmet olmamızı nasip ettiğin için çok ama çok şükürler olsun Allah’ım.

NUR KABADAYI

20.06.2009


Ben hayatta en çok seni sevdim diyemedim, ne yazık ki, babama.

Ben hayatta en çok seni sevdim

Diyemedim, ne yazık ki, babama.

Bilemiyorum, nedendi bu suskunluğum?

Öldükten yıllar sonra bile anlayamıyorum.

O babam ki; tek maaşla beş çocuk büyüttü,

Beşi de erkekti, beşi de meslek sahibi oldu.

Ben hayatta en çok seni sevdim

Diyemedim, ne yazık ki, babama.

Sağlam bir demokrattı, dik duruşluydu hani,

Telefon tamircisiydi, ama tanırdı tüm şehir onu.

Ben hayatta en çok seni sevdim

Diyemedim, ne yazık ki, babama.

Bir ara müteahhitlik bile yaptı, bizim için,

Yine de aksatmazdı vazife-i ubudiyetini, dünya için.

Ben hayatta en çok seni sevdim

Diyemedim, ne yazık ki, babama.

Çalıştığı zamanlar eve bereket yağardı,

Tek maaşla nasıl olurdu bu, hâlâ anlayamam.

Örnektir hayatı bize, ders almamız umuduyla.

Ben hayatta en çok seni sevdim diyemedim, ne yazık ki, babama.

M. FAHRİ UTKAN

20.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.