Görüş |
KPSS’ye doğru
Sınavlar sınavlar sınavlar… Bitmek tükenmek bilmeyen sınavlar. Bol sınavlı eğitim sistemimiz içinde en çok dikkat çeken sınav şüphesiz ki üniversiteye giriş sınavı. ÖSS sebebiyle yoğun stres yaşayan gençler 14 Haziran’da sınavın yapılmasıyla bir nebze rahata erdiler. ÖSS’nin sistemi, katsayı adaletsizliği, bölüm ayrımları tartışılırken geçtiğimiz yıl OKS’nin yerini alan SBS ile ilköğretim ikinci kademe öğrencileri de büyük yarışın içine girdiler. SBS ile çocukları büyük bir rekabet içine dahil eden eğitim sistemimiz, eleştirel eğitim söylemlerinden ne kadar uzak olduğunu ispatlıyor. Aksine ezberci, bilgiyi depolayıcı, rekabetçi, sorgulamayan bir eğitim sistemini ve öğrenme anlayışını hedef gösteriyor SBS.
Gençlerin umutlarını çalan sınav: KPSS ÖSS ve SBS kadar dikkati çekmeyen ama en az onlar kadar önemli olan bir sınav daha var ki bu sınav öğrenim sürecini bitirmiş gençleri ilgilendiriyor. Yani devlet şunu diyor: “Okulları bitirmekle, fakülteler okumakla, diplomalar- sertifikalar almakla sınavlardan kurtuluş yok. İş sahibi olmak mı istiyorsun? Şartı sınav.” “Ben şu fakülteyi bitirdim, şöyle yüksek lisans yaptım, böyle doktora yaptım” demen nafile. Cumartesi ve Pazar günü ülkemizde doğrudan yüz binlerce, dolaylı olarak da milyonlarca kişiyi ilgilendiren Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) yapılacak. Bu yıl öğretmenlik ve A grubu memurluklar için düzenlenen KPSS ülkemizde plansız eğitimin en somut örneklerinden biridir. Yıllarca okuyan, emek harcayan, okuma yolunda belki de kısıtlı imkânlar içinde büyük harcamalar yapan gençlerin umutlarının çalınışının delilidir. “Çalışma alanı devlet kurumları olsa bile, devlet üniversite mezunlarına iş vermek zorunda değildir” mantığındaki siyasetçilerin sözlerinin ispatıdır. Ülkemizde istihdam kaynaklarının, kalifiye insan gücünün ne kadar içler acısı halde olduğunun göstergesidir.
Kim suçlu, kim başarılı? KPSS’de puanların adaletsizliği kanayan bir başka yara. Meselâ 83 puan alan bir fen bilgisi öğretmeni atanamazken, 55 puan alan bir müzik öğretmeni atanabiliyor. Gerekçe ne? Kadro ve mezun sayıları. Peki, suçlu kim? Atanamayan öğretmen mi yoksa öğretmenleri geçerliği ve güvenirliği düşük bir sınava tabi tutan plansız eğitim zihniyetinin başındakiler mi? Kısacası KPSS gerçek mesleki yeterliliği de ölçmemiş oluyor.
İşsizler ordusu eğitim merkezleri: Üniversiteler Üniversitelerin mezuniyet törenlerine katılmış veya bu törenlerden en az birini izlemişseniz rektörlerin ve dekanların büyük bir savaş kazanmış komutan edasıyla yaptıkları konuşmalar dikkatinizi çekmiştir. Sanki çok farklı bir iş yapıyorlar. Yapılan törenler her yıl yinelenen gençler için anlık sevinç taşıyan törenler. Yani gençlerimiz için işsizler ordusuna terfi töreni. Halen uzun vadede eğitim politikalarımızın olmayışı sebebiyle her yıl yüz binlerce gencin hayallerini, hayatını çalan eğitim sistemimiz bu yanılgı ve yanlış yetmezmiş gibi üniversitelerin kontenjanlarını arttırmaya devam ediyor. Bu da demek oluyor ki her yıl KPSS’ye gireceklerin sayısında ciddî artışlar olacaktır.
Arkeolog ve kimyager polisler Geçenlerde açıklandı; bu yıl yine üniversite mezunlarından binlerce polis adayı alınarak polis olarak görevlendirilecekmiş. Polis olacak üniversite mezunları hangi bölümleri okumuş? Arkeoloji, Kimya, Fizik, Eğitim Fakültesi, İktisat, Kamu Yönetimi vs. Devlet büyüklerine sormak gerekiyor madem ki bu gençler polis olacaktı neden kimya okudu, neden arkeoloji eğitimi aldı, neden iktisat bölümünü başarıyla bitirdi? Ya da neden bu gençlere kendi alanlarında istihdam olanağı sağlanmadı da bu insanlar mecburen polis olmayı tercih etti? Arkeolog olmuş, eğitim bilimlerini özümsemiş insanlar neden kendi alanlarında değerlendirilmiyor?
Geçmişte yapılan büyük bir hata Geçmişte öğretmenlik mesleğine çok farklı alanlardan atamalar yapılmıştı. Ziraat, elektrik, makine mühendisleri ve daha birçok bölüm mezunları birkaç aylık pedagoji eğitimi (!) neticesinde öğretmen olmuşlardı. Mühendisini sınıf öğretmeni yapan bir ülkede yaşıyoruz. Sonra da ‘eğitim kalitemiz neden yükselmiyor’ diye feryat ediyoruz. Öğretmen olmayan insanları öğretmen yapan siyasetçiler acaba bu yanlışlarının ülkemizde ne kadar büyük sıkıntıya sebep olduğunun farkındalar mı?
Eğitim planları şart Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK, eğitim sendikaları ve meslek örgütlerinin acilen bir araya gelip ülkemiz için hayırlı bir işe imza atma zamanı gelmiştir. Acil bir eğitim planı hazırlanıp en az 30 yıllık bir istihdam taslağı yaparak, meslekî eğitimi teşvik ederek, gerekirse üniversite kontenjanlarında kısıtlamaya giderek, istihdam problemini çözmek için samimî adımlar atılması gerekiyor. Gereken reformlar yapılmazsa önümüzdeki yıllarda üniversite mezunu iş- sizler sebebiyle toplum olarak sosyal patlamalara hazır olmamız gerekir. Bu vesilesi ile KPSS’ye girecek adaylara başarılar diliyorum… |
SÜLEYMAN BEYDİLLİ 26.06.2009 |