"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatın ötesine esrarengiz bir yolculuk!

Abdurrahman AYDIN
15 Mayıs 2015, Cuma
“İnsanoğlu nihayet, kâinatın ötesine de ulaşmayı başardı!”

Bu şekilde bir haberi duysak, herhalde şaşırır ve bu haberin detayını öğrenmeye çalışırız. Aslında bu haber yeni değil!? Haberi veren de, doğru sözlülüğünü ve güvenilirliğini dostları gibi düşmanlarının da tasdik ettiği bir insan: Muhammedü’l-Emîn (asm).

Bir gece içinde Mescid-i Harâm’dan o günkü ulaşım vâsıtalarıyla bir aylık mesâfede bulunan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya gittiğini,1 orada bütün peygamberlere imam olup namaz kıldırdığını2 sonra mi’racla yedi kat semâya yükseldiğini, Sidre-i Müntehâ’ya vardığını ve daha ötesini gördüğünü, gördüklerinin hayal değil hakikat olduğunu3 bize haber vermiştir.

“Gidip de gelen mi var?” diyerek âhiret âlemini inkâra yeltenenler, bu âlemi gözleriyle görmüş, cennet ve cehennemi müşâhede etmiş bir “insanın” var olduğu gerçeğini hesaba katmalıdırlar. Evet, gidip de dönen ve bize haber veren bir “insan” var ki o, insanların en şereflisi, en doğru sözlüsü olan Muhammed Mustafâ’dır (asm).

* * * 

Hikmet gözüyle etrafımıza bir baksak kendimizi, arz-ı endâm eden yüzbinlerce san’at eserinin karşısında buluruz. Bunca san’at eserlerini yaratan, bizi de onlardaki estetiği ve mükemmelliği idrâk edebilme kabiliyetiyle donatarak onların karşısına koyan Zâtın bu tasarrufu gösteriyor ki, o San’atkâr Zât böylelikle kendini bize tanıtmak istiyor.

Bu kâinâtı, mükemmel bir kitap şeklinde yazan bir Zât, elbette bu kitabı baştan sona, ilk sayfasından son sayfasına kadar birisine ders verecektir. Çünkü okunamayan ve anlaşılmayan bir kitap mânasız bir kâğıt hükmündedir. Ders verdiği bu kişiyi de diğer insanlara öğretmen olarak tayin edecektir. İşte Sevgili Peygamberimizin (asm) Mi’racla, birinci kat semâdan yedinciye kadar çıkışı ve bütün mülk ve melekût âlemini kavrayışı bunun gibidir.

Hem nasıl ki, Topkapı Sarayına bir rehber görevlendirilecek olsa bu rehbere, o zamana kadar aldığı eğitime ilâveten ayrıca sarayın bütün katları ve odaları özel olarak gezdiriliyor. Nerede nelerin yapıldığı, koskoca ülkenin nasıl idâre edildiği yerinde gösteriliyor. Tâ ki, gelen turistlere tam bir rehber olabilsin. Allahu Teâlâ da, gönderdiği son elçisine bu kâinat sarayının bütün dâirelerini gezdirip, muntazam çalışan bu kâinâtın âdeta makine dâiresini, mahzenlerini, özel kalem bölümüne varıncaya dek bütün mülk ve melekûtunu gösteriyor. 

Nitekim Allah Rasûlü (asm): “Sonra düz bir sâhaya çıkarıldım ki, orada ben, kâinatın mukadderâtını yazan kalemlerin sesini işitiyordum!” buyurmuştur.4 Yine Efendimize (asm) bu yolculukta, dünyada yapılan iyi veya kötü amellerin netîceleri, bir bakıma mahzenleri, yani cennet ve cehennem de müşâhede ettirilmiştir.

Bu gecede, İlâhî saltanata “kâmil ve son bir tanıtıcı” olarak gönderilen Kutlu Elçiye (asm), en büyük maiyyet memuru olan Cebrâil (as) refâkatinde, her bir semânın kapısı çalınarak ulvî bir protokol içerisinde ve her bir semâda kendinden önceki elçilerle de tanıştırılmak sûretiyle Cenâb-ı Hakk’ın, idâre ve hâkimiyyetindeki haşmeti bütün ihtişamıyla gösteriliyor. Böylece huzur-u izzete kadar çıkan Hâtemü’l-Enbiyâ (asm), hem âlemlerin Rabbini “yakînen” tanımış oluyor. Hem de kendisi “Habîbullah” sıfatıyla semâvât ehline tanıtılıyor.

“İnsanlığın Reisi ve Temsilcisi” unvanıyla vardığı Kâinat Sultanının huzurundan bir takım ferman ve müjdelerle geri dönüyor. Bizi yaratan Allah’ın bizden istediği kulluğun başının namaz olduğunu, bu emri bizzat makâmında vermesinden anlıyoruz. Bunun yanı sıra bu buluşmada Habîbine (asm) “Hiçbir peygamberin ondan önce Cennete girmeyeceği; ümmetinden şirk koşmayanların büyük günahlarının affedildiği” müjdeleri veriliyor.5

* * *

Zaman, mekân ve sür’at konularında büyük gelişme kaydetmiş ve uzay yolculuğuna çıkmış çağımız insanının Mi’racı kavraması daha kolay hale gelmiştir. “Işık hızına ulaşıldığında zamanın genişleyeceğini” ileri süren teoriler, Hz. Peygamber’in (asm) Mi’rac Gecesinde az bir zamanda gidip dönebilmesine, “bast-ı zaman” denilen zamanın genişlemesi hâdisesine bir pencere açıyor. Hiç şüphe yok ki, maddeyi yaratan ve ona hareket vermek sûretiyle zamanı meydana getiren bir kudret, dilerse onları durdurmaya da muktedirdir.

İnsanların ata binip yolculuk yaptığı zamanlar geride kaldı. Artık uçakla havaya binip gidebiliyor, Hz. Süleyman’ın (as) mu’cizâne rüzgâra binerek bir günde kat ettiği iki aylık mesâfeyi (1800 km) 6 biz de uçakla aşabiliyoruz. Havaya binmeyi başaran bizler, ses ve görüntü şeklindeki varlıkları elektriğe bindirip ışık hızıyla bir anda çok uzak mesafelere gönderebiliyoruz. Allah’ın (cc), kâinatta yarattığı bineklerin bunlardan ibaret olduğunu veya kalacağını kim iddia edebilir? “Şimşek” anlamına gelen Burak’ın “adımını gözünün erişebildiği yerin ilerisine attığı” bildirildiğine göre7 Kâinâtın Efendisine (asm) ışıktan daha hızlı giden bir makam aracı yakışırdı zaten.

* * *

Mi’rac, Sevgili Peygamberimizin (asm) merâtib-i kemâlâtta seyr-i sülûküdür. Yetmiş bin perde tâbir olunan berzah-ı esmâ ve sıfât ve ef’âl ve tabakât-ı mevcûdâtın arkasına kadar kat’-ı merâtibidir.8 O bu yolu açmış ve kapıyı da açık bırakmıştır. Bize düşen O’nun (asm) rehberliğinde, başta Mi’racın en büyük hediyesi olan namazla onun açtığı bu terakkî yolunda kabiliyetimizin elverdiği ölçüde yükselebilmektir. 

15 Mayıs Cuma akşamı (yarın) idrâk edeceğimiz Mi’rac Kandilinin böyle bir terakkiyi kazandırması dileğiyle…

Dipnotlar:

1- İsrâ Sûresi (17), 1.
2- Tecrîd-i Sarîh Terc., X, 66 DİB Yay. Ankara 1972.
3- bk. Necm Sûresi (53) 11-18.
4- Tecrîd-i Sarîh, X, 70.
5- Elmalılı Hamdi YAZIR, Hak Dîni Kur’ân Dili, VII, 4578, Eser Neşriyât, 1979.
6- Sebe Sûresi (34), 12; ayrıca bk. B. Said Nursî, Sözler, 20. Söz, II. Maksat; Elmalılı, a.g.e, VI, 3951.
7- Tecrîd-i Sarîh, X, 66.
8- B. Said Nursî, a.g.e, 31. Söz, II. Esas.

Okunma Sayısı: 2840
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • garip talebe

    15.5.2015 20:17:53

    Allah razi olsun.Görüş koşesinde guzel yazilar gormek bizleri memnun ediyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı