İslâm âleminde rahmeti ve bereketi bol üç ayların “Pek çok uhrevî faideleri kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı” olduğunu söyleyen Bediüzzaman, bu günlerin ibadetle geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
İslam dünyası için büyük öneme sahip üç aylara, Recep ayının ilk Perşembe gününü Cumaya bağlayan gecesinde girmiş bulunacağız. Rahmeti ve bereketi çağrıştıran bu mübarek gecede, ibadetlerin manevî ömrü uzattığını hatırlatmakta fayda var.
İbadetler, manevÎ ömrü uzatıyor
Üç ayların seksen küsür sene manevî ömrü kazandırdığını söyleyen Bediüzzaman Said Nursî, şuhur-u selâse’yi şu şekilde tanımlıyor: “Pek çok uhrevî faideleri kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı”, “ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri”, “üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhur-u selâse” Ve bu mübarek ayların ibadet ayı olduğunu vurguluyor: “Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerif’te yüzden fazladır, Şaban-ı muazzamda üç yüzden ziyadedir, Ramazan-ı mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkar. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir. İbadet cihetinde böyle olduğu gibi, Nur hizmeti dahi nisbeten - kemiyet değilse de keyfiyet itibariyle - bire beştir” diyerek ibadetlerin zamanlamasına da dikkat çeker.”
ManevÎ hava, ibadetle düzeliyor
Yorgunluk ve şevkte fütur geldiği zaman ise, hakikat olarak şunları söylüyor: “Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor; manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir. Şuhur-u selâse ve muharremede âlem-i İslâmın manevî havası, umum ehl-i imanın ahiret kazancına ve ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı safileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş arızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder.” Dolayısıyla ibadetler, âlem-i İslâmın manevî havasını da güzelleştiriyor. Bu vesileyle şuhur-u selâse ve içindeki kıymettar leyâli-i mübarekeleri tebrik ediyoruz.