AKP’nin yereldeki kurucuları ile sohbet edenler 1994’teki, 2001’deki ve bugünkü Erdoğan ve AKP arasındaki yüz seksen derecelik yön ve renk farkının sonuçlarını elbette net şekilde görecek ve bileceklerdir.
En önemli başlık “demokratlık” hususundaki değişim.
Biz dahil bir kısım azınlık 1994-2001 farkının aslında bir değişim olmadığını, 2001’de yüzüne çalınmış altın renkli demokratlık boyasının bakır gövdeden döküleceğini ve nihayet döküldüğünü yazıp söyledi.
O zamanlar inanmayanlar şimdi “haklıymışsınız” diyor, ama “ba’de harâbil Basra!”
Demokratlığın ve demokrasinin ne olduğunun ve ne olmadığının evrensel kriterleri belli. Birinci şart, seçimle gelenin seçimle gitmesinin gerekliliğine inanmak.
Yani iktidar gücünü elinde tutanların “seçim sonuçlarını tanımıyorum” demeyecek olması.
Bu, her şeyden önce bir inanç meselesi.
Seçimle gelen Erdoğan’ın seçmenin oyunu etkileme dışındaki açık antidemokratik yöntemlerle seçim sonuçlarını bir şekilde manipüle edeceği ya da açık bir dirençle reddedeceği ve seçimle gitmeyeceği yolundaki söylemlerin doğru olup olmadığı fısıltı gazetesinin yedi sekiz yıllık değişmez konusu.
Önceki gün Erdoğan grubunun toplantısında şunları söyledi:
“Şayet bir gün milletimiz tamam derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz.”
Bunun üzerine sosyal medya çalkalandı. “Tamam” ve “devam” başlıklı/etiketli çalışmalar arasında bir yarış yaşandı.
Bu yarışta kimin ne kadar trol/troliçe yönlendirmesi yaptığı ve dolayısıyla gerçekte hangi “taraf”ın galip geldiği ayrı konu.
Ama Erdoğan’ın bu konuşmasının muhalefet cenahında sade seçmene kadar yayılıp duyulmasının çok önemli bir faydası oldu.
Seçimle gelenin seçimle gitmeyi kabul etmesi anlamındaki asgarî demokrasi kriterini Erdoğan’ın kerhen ve ucundan da olsa yakalayıp karşılayacağı anlaşıldı.
Böylece son mahalli seçimlerde rey sayılarındaki açık farkın da yardımıyla İstanbul ve Ankara’nın kolaylıkla el değiştirmesine benzer bir durumun genel seçimlerde de yaşanabileceği konusundaki ümit arttı.
Bu değişim demokrasi adına büyük bir kazançtır.
Şimdi muhalefetin kılpayı ve bıçaksırtı değil tereddütsüz ve açık farkla sonuç alacak bir stratejide ittifak etmesi gerekli ve yeterli.
Sonrası ayrıca düşünülmeli.
Erdoğan ve ekibinin ısrarla muhalefetin adayını ortaya çıkarmaya çalışması ve şimdiden evire çevire pataklamak istemesi bir oyun.
Bunun da izah edilerek engellenmesi şart ve muhalefetin şimdiki görevi bu.