Orman yangınları birkaç hususu yeniden netleştirmemizi sağladı.
Birincisi:
Kirli bilgi en tehlikeli bilgidir.
“Savaşta önce gerçekler ölür” derler.
Siyaseti savaş haline getirenler sayesinde ülke gerçekleri de öldü ölecek.
Kimin söylediklerinin ne kadarının doğru olduğunu tesbit etmek o kadar zor olmamalıydı. Ama maalesef öyle oldu.
İki örnek verelim:
Devletin haber kanalları “cumhurbaşkanı bir kişiyi ziyaret etti” yazıyor.
Ama fotoğrafta cumhurbaşkanının hemen arkasında cumhurbaşkanlığı forsu var. Tavana ve odanın ambiansına bakılırsa o kişi ziyaret edilmemiş. Bir resmi ortama dâvet edilmiş ve gelmiş.
“Dâvet edildi ve geldi” denseydi ne olurdu ki “ziyaret edildi” diye haber yapılır.
Diğer bir örnek:
Devletin haber kanalları “Cumhurbaşkanı köyleri gezdi köylüyle sohbet etti” diye haber yapıyor.
Ama o köylü kılıklıların hepsi aynı tip maske takmış.
Sebebi hakkında tek bir açıklama yok.
Evet, “cumhurbaşkanı geliyor, eski maskelerinizi çıkarın atın, bunları takın ki görüntü güzel olsun” denilerek dağıtılmış bir maske tektipliği de olabilir, ama “kralı memnun etmek için ayarlanmış grup” fikri daha akla yatkın duruyor.
İkinci çay fırlatma skandalı hakkında da zaten çok şey yazılıp söylenebilir. Geçelim.
İkincisi asıl mesele:
Yangınların sebebi hakkında sağlam ve sağlıklı bilgi alma imkânı neredeyse yok.
Devlet bu çağda her şeyden önce bilgi toplumuyla muhatap olduğunun farkında olmalı.
Şeffaf ve denetlenebilir bilgi vermeli.
Orman yakma işinin kısmen de olsa terörist eylem olarak ortaya çıkmış olması halinde hep provokasyonlara karşı günübirlik ve hem de meselenin kalıcı çözümüne dair orta ve uzun vadede alınacak tedbirleri konuşmaya başlamamız lâzım.
PKK terörünün arka planındaki meselenin halli için yeniden aklı başında bir ekiple ve ilkeleri belli biçimde bir çözüm süreci başlatmak gerektiği açık.
İngiltere IRA’yı ve İspanya ETA’yı nasıl çözdüyse biz de PKK’yı öyle çözebiliriz ve çözmeliyiz.
Sohbet ettiğimiz kişilerle AB sürecini yeniden gündeme getiriyoruz ve bu konuda da bir uyanışın başladığını görmekten mutlu oluyoruz.