"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şükür, ihlâs ve saadet kapısını açan anahtar: İktisat

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ
15 Nisan 2014, Salı
Risale-i Nur’un çok mühim risalelerinden birisi de İktisad Risalesidir On Dokuzuncu Lem’a olan İktisad Risalesi, Yirmi ve Yirmi birinci Lem’a olan Ihlâs Risalelerinin komşusudur.
 Bunun bir manası, iktisad, ihlâs kadar mühimdir. Hem İslâmiyet’in hem de insaniyetin maddî manevî terakkisi için elzem bir düsturdur, bir hayat tarzıdır. Risale-i Nur’un da meslek düsturlarındandır. “İktisad hakkındaki risale hem insanî, hem içtimaî, hem dinî, hem dünyevî çok güzel ahlâkî, çok hoş imanî, çok değerli nuranî bir nasihatnamedir.”1 Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu Risalesi için, “İsraftan kurtarmak ve bu fakir milleti iktisada alıştırmak için yazdığım küçük, fakat müstesna bir ehemmiyettedir.”2 demektedir.
“İktisad, ahlak-ı aliye-i Peygamberî ve kâinattaki nizam-ı hikmet-i İlâhiyenin medarıdır.”3 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, İktisad Risalesiyle çok mükemmel bir reçete ortaya koyarak, imanın bir gereği olarak iktisadın insanın hem maddî hem manevî, hem enfüsî hem afakî âleminde bir olmazsa olmazı olduğunun altını çizmektedir. Kısa ve öz manası; verilen nimeti yerinde, zamanında israf etmeden kullanmak olan iktisadın, insanın şahsî ve enfüsî âlemine tesirini ve kazancını şu ifadeler ortaya koymaktadır: “iktisad hem bir şükr-ü manevî, hem nimetlerdeki rahmet-i İlahiyeye karşı bir hürmet, hem kat’î bir surette sebeb-i bereket, hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat, hem manevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet, hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zahiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir.”4 “Sebeb-i izzet ve kemaldir.”5 İnsanın Allah’a karşı en mühim ve aslî vazifesi olan şükür ve hamdin bir ciheti ve anahtarıdır. Çünkü “İktisad kanaati intaç eder. Kanaat eden aziz olur. Kanaat izzeti intaç eder, hem sa’ye ve çalışmaya teşci eder. Şevki ziyadeleştirir, çalıştırır.”6 “İktisaddan gelen kanaat, şükür kapısını açar, şekva kapısını kapatır. Hayatında daima şakir olur. Hem kanaat vasıtasıyla insanlardan istiğna etmek cihetinde, teveccühlerini aramaz. Ihlâs kapısı açılır, riya kapısı kapanır.”7 Demek hem kanaat, hem istiğna, hem şükür, hem de ihlâs kapısını açmak için iktisad anahtarını elde etmek gerekmektedir. Evet, iktisad sayesinde, “Hakiki ehl-i şükrün ve ehl-i hakikatin ve ehl-i kalbin kuvve-i zaikası [Tad alma duygusu] rahmet-i İlâhiyenin matbahlarına bir nazır ve bir müfettiş hükmündedir.”8 Hem de, “Ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hâkim olur ve lezzeti şükür için isteyen”9 kâmil bir mü’min derecesine çıkabilir.
Cenab-ı Hak tarafından insana verilen rızık ve nimetlerin maddî ve yiyecek kısmının vücuda sıhhatli ve selametli olması için “Yiyin, için fakat israf etmeyin”10 ayetinin manasında iktisadın ölçüsü şudur: “Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört-beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.” Yani vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.”11 bu ifadeler sağlıklı ve dengeli beslenmenin ana formülüdür, Peygamberî bir metoddur. İktisad Risalesinde, insanın günlük bal ihtiyacının büyükçe bir çay kaşığı kadar olmasından, yediğimiz taamın ağızda çiğneme süresinin yarım dakika olmasına kadar bütün sağlıklı yaşamanın şifrelerini bulmak mümkündür. Beslenme yanında harcamalar ve alış veriş gibi mühim işler için de “hayırda ve ihsanda –fakat müstahak olanlara- israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur”12 ve “Lezaiz çağırdıkça sanki yedim demeli. Sanki yedimi düstur eden, bir mescidi yemedi. Sanki yedim diyen adam, hevesinden kurtardığı paralarla bina etmiş.”13 gibi çok mühim ölçülerle insanı zillet ve sefalet derelerine yuvarlanmaktan kurtarıyor. Çünkü “İktisad etmeyen, zillete ve manen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir. Bu zamanda israfata medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde bazen haysiyet, namus rüşvet alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, manevî yüz lira zararla maddî yüz paralık bir mal alınır.”14
Maddî sahada olduğu gibi, manevî sahada da iktisada riayet elzemdir. Meselâ, konuşmak nimetini de yerli yerinde kullanmak, boş kelam etmemek iktisaddır. Çünkü “Söz mal gibidir; onda da israf caiz değildir.”15 hem de “Sözün güzelliği kısalığındadır.”16 konuşmak gibi insana verilen vücut, rahmet, muhabbet, hayat, gençlik, ömür, sıhhat gibi nimetleri de yerli yerinde ve rıza dairesinde kullanmak; insana verilen maddî ve manevî arzu ve duyguları da Cenab-ı Hak’kın istediği tarza kanalize etmek iktisada riayetin esaslarındandır. Çünkü “İktisad, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır [hürmettir].”17 Bu manada İktisad, hem şahsî, hem sosyal hatta siyasî hayatın intizamı, selameti ve rahatının en mühim amillerindendir. Bu sebeple, mü’min olan bir insan hayatın her alanında iktisadı esas alan muktesid mesleği kazanmaya mecbur ve mükelleftir. Evet, “İktisad ve kanaat, hikmet-i İlahiyeye tevfîk-i harekettir”18 “İktisad eden, maişetçe aile belasını çekmez”19 “İktisad etmeyen zillete ve manen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir.”20 bu durum ferdlerle birlikte milletler için de geçerlidir. Çünkü “Beşerin saadet-i hayatiyesi, iktisad ve sa’ye gayrettedir.”21 Bilhassa günümüzde zaruri olmayan ihtiyaçların zaruri hale gelmesi, bereketsizlik, maaşın yetmemesi, geçim sıkıntısı ve her nevi fakirlik ve sefaletler, iktisadsızlığın tezahürüdür. Çünkü iktisad etmeyen, onun zıddı olan israf tuzağına düşer.  “İsraf, kanaatsızlığı intac eder. Kanaatsızlık ise çalışmanın şevkini kırar, tenbelliğe atar; hayatından şekva kapısını açar, mütemadiyen şekva ettirir.  Hem ihlâsı kırar, riya kapısını açar. Hem izzetini kırar, dilencilik yolunu gösterir.”22 Böylece de, “İktisadsızlık yüzünden müstehlikler çoğalır, müstahsiller azalır. Herkes gözünü hükûmet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimaiyenin medarı olan “san’at, ticaret, ziraat” tenakus eder. O millet de tedenni edip sukut eder, fakir düşer.”23 İktisadsızlıktan yani israftan doğan hırs, kanatsizlik, riya, muvaffakiyetsizlik ve ihlâssızlık, hem mü’minliğin hem toplumun muzır birer hastalığı hükmündedir. “İsraf, abesiyet, faydasızlık, fıtratta yoktur. İsraf ise, ism-i Hakîm’in zıddı olduğu gibi, iktisad onun lazımıdır ve düstur-u esasıdır.”24 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur yoluyla insana şöyle seslenmektedir: “Ey iktisadsız, israflı insan! Bütün kâinatın en esaslı bir düsturu olan iktisadı yapmadığından, ne kadar hilaf-ı hakikat hareket ettiğini bil; “Yiyin, için, fakat israf etmeyin”25 ayeti ne kadar esaslı, geniş bir düsturu ders verdiğini anla.”26 Evet İsm-i Hakîm’in cilve-i a’zamından olan hikmet-i âmme-i kâinat, iktisad ve israfsızlık üzerine hareket ediyor; iktisadı emrediyor.”27  “Ey kanaatsız hırslı ve iktisadsız israflı ve haksız şekvalı gafil insan! Kat’iyyen bil ki: Kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır. Ve iktisad, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa, kanaata alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen “Ya Sabûr” de ve sabır iste; hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Her halde şekva etmek istersen; nefsini Cenab-ı Hakk’a şekva et, çünkü kusur ondadır.”28
“İktisad” bu zamanda herkese lâzımdır.”29 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bilhassa İktisadsızlık yüzünden meydana gelen günümüzün dehşetli hastalıklarına dikkat çekerek, israf etmekle İslâm Deccalı olan Süfyan’ın tuzağına düşüleceğini ve “Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tama’ı uyandırarak insanların o zaif damarlarını tutup kendine musahhar edeceğini, hem de israf eden ona esir olur, onun dâmına düşer”30 diye bu husustaki hadisin hakikatini haber vermekte ve bu acib hastalıktan kurtulmanın çarelerini de şu ifadelerle belirtmektedir: “İnsaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile ve iktisadsızlık ve kanaatsızlık ve hırs yüzünden berekâtın kalkmasıyla ve fakr u zaruret-i maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve zedelenmiş ve mütemadiyen ehl-i dalalet nazar-ı dikkati şu fânî hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celbetmiş ki; edna bir hacet-i hayatiyeyi, büyük bir mes’ele-i diniyeye tercih ettiriyor. Bu acib asrın bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın tiryak misal ilâçlarının naşiri olan Risale-i Nur dayanabilir ve onun metin, sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şakirdleri mukavemet edebilir. Öyle ise, her şeyden evvel onun dairesine girmeli. Sadakatle, tam metanetle ve ciddî ihlâs ve tam itimadla ona yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın tesirinden kurtulsun.”31 Hayatı boyunca azami iktisad düsturuyla günümüz insanına rehber olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden ve Risale-i Nur Külliyatından daha öğreneceğimiz çok şey var. Velhasıl, Risale-i Nur dairesine girmek ve Risale-i Nur talebesi olmak, bu zamanın bütün hastalıklarının ilacı ve panzehridir. Evet, “En iyi çare, şükür ve kanaat ve Risale-i Nur talebeliğine tam sarılmaktır.”32

Dipnotlar:
1-Barla Lahikası 487, 2-age.572, 3-Lem’alar 362, 4-age.354, 5-age.359, 6-age.366, 7-age.367, 8-age.355, 9-age.357, 10-A’raf Suresi 31.ayet, 11-Lem’alar 368, 12-age.363, 13-Sözler 1178, 14-Lem’alar 358, 15-Eski Said Dönemi Eserleri 637, 16- Lem’alar 368, 17-age.353, 18-age.355, 19-age.357, 20-age.358, 21-Emirdağ Lahikası 649, 22- Lem’alar 366, 23-age.364, 24-age.890, 25- A’raf Suresi 31.ayet, 26-Lem’alar 890, 27-age.890, 28-Mektubat 481, 29- Emirdağ Lahikası 194, 30-Şualar 910, 31-Kastamonu Lahikası 137, 32-age.284  

Okunma Sayısı: 2559
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı