"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur, adaleti ders veriyor

Ali ATAÇ
14 Haziran 2019, Cuma
06.06.2019 tarihli yazımızda, “Kuvvet haktadır, hak da adalettedir’’in tesbiti yapılmıştı. Evet “hak adalettedir’’.

Ama bu kuvvet hangi adalette olur ve kime ve neye göre adalette olabilir? Çünkü eğer devirlere göre hak ve adalet kavramları da değişirse, Bediüzzaman Said Nursî’nin deyişiyle “Zulüm, başına adâlet külâhını geçirir” 1 gerçeğini hatırlatır.

Yakın tarihteki örneklerini toplum ve millet olarak yaşadığımız, 27 Mayıs 1961 ihtilâl cuntası rejiminin ‘adalet’i, 12 Eylül 1982 askerî darbesi rejimi nin ‘adalet’i ve 28 Şubat 1997’nin post modern darbesi rejiminin ‘adalet’i anlayışları aynı kavram oldukları halde, aynı uygulamaları olması gerekirken, birbirinden farklı uygulamaların yaşandığı herkesçe bilinen gerçeklerdir. Hem kendi içinde birbiriyle, hem yaşadığı devirlerin uygulamalarında birbiriyle çelişen yönleri bulunmaktaydı. Dünyada mutlak adalet ise, ancak Asr-ı Saadet’te ve Hz. Ömer (ra) devrinde yaşanmıştır. Bundan sonraki devirler de ise, kısmen yaşanabildi. Bu devirlerin birbiriyle kıyaslaması yapılsa hiçbirinin ne düşünce sistemi ve ne de pratiği birbirine uyumadığı görülmektedir. İnsanlık, Asr-ı Saadet devrinin ‘adalet’ini bir kere yaşamış ve yaşadığına göre, peki bugünkü ‘adalet’ anlayışı nasıldır ve gerçek nasıl bir yolla sağlanabilir?

Bediüzzaman Said Nursî Hutbe-i Şamiye’de “Evet, millet-i İslâmiyenin sebeb-i saadeti yalnız ve yalnız hakaik-i İslâmiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimaiyesi ve saadet-i dünyeviyesi şeriat-ı İslâmiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur. Emniyet zîr-ü zeber olur. Ahlâksızlık, pis hasletler galebe eder. İş yalancıların, dalkavukların elinde kalır’’ 2 diyor.

Evet çünkü insanın kalbinde ‘hayır’ ile şer, iyilik ile kötülük ‘vicdan’ ile nefis ve şeytanın kumandasında daima kıyasıya ve amansız iman ile küfür mücadehesi ve mücadelesi dâvâsı görülmektedir. 

Bu dâvâ da ise Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin yaptığı avukatlık ve savunması gerçeğinden anlaşılacağı gibi Bediüzzaman Said Nursî’nin telif etmiş olduğu Şuâlar, Asay-ı Musa ve Meyve Risalesi’nin “Dördüncü Meselesi’yle de bildirilmiş ve “Herkesin -iman mukabilinde- bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâkî ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse, kaybedecek. 

Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyorlar’’ 3 gerçeğini yansıtmaktadır. Aynı konunun devamın da ise “O büyük dâvâyı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama o dâvânın kazancının vesikası ve senedi ve beratı olan iman-ı tahkikîyi eline veren ve Kur’ân-ı Hakîmin mu’cize-i mâneviyesinden neş’et edip çıkan ve bu zamanın birinci bir dâvâ vekili bulunan Risale-i Nur’dur’’ 4 gerçeği ile de Risale-i Nur’un yaptığı hizmetin değeri vurgulanmaktadır.

Hutbe-i Şamiye’de ise “Kur’ân-ı Hakîmin sırr-ı i’câzi ile hakikî bir tefsiri olan Risâle-i Nur, bu dünyâda bir mânevî Cehennemi dalâlette gösterdiği gibi, îmânda dahi bu dünyâda mânevî bir Cennet bulunduğunu isbât ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip, hasenat ve güzel hasletlerde ve hakâik-ı Şeriatın amelinde Cennet lezâizi gibi mânevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefâhet ehlini ve dalâlete düşenlerini -o cihetle- aklı başında olanlarını kurtarıyor’’ 5 denilmektedir.

Yine aynı eserde “Evet, insanın fiilleri kalbin, hissin temayülâtından çıkar. O temayülât, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, iman nuru ile harekete gelir. Hayır ise yapar, şer ise kendini çekmeye çalışır. Daha kör hisler onu yanlış yola sevk edip mağlûp etmez’’ 6 gerçeğini vurgular.  Risale-i Nur’un Kur’ân’a ve imana ait yaptığı hizmet yoluyla insanları tenvir ve irşat ve ikna etmekle günümüzdeki gerçek adaletin nasıl olması gerektiği ispat edilmektedir.

Dipnotlar:

1- Sözler, Lemaat s. 647.

2- Hutbe-i Şamiye s. 188-189.

3- Hizmet Rehberi s. 53.

4- Aynı eser s. 54.

5- Hutbe-i Şamiye s. 34-35.

6- Aynı eser s. 195.

Okunma Sayısı: 1417
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı