"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur, müslümanların ittihadına vesile olacaktır

Ali ATAÇ
03 Nisan 2019, Çarşamba 00:04
Âlem-i İslâm’ın özellikle Kudüs ve Mescid-i Aksa’ gibi mukaddes mekânların İsrail’in taciz ve ihlâllerinden korumak için canlarını vermekten çekinmeyen, mazlûm ve mahzun Filistinli halkı kardeşlerimizin bugünlerde her an ve her zamankinden daha çok maddî ve manevî tahşidata çok büyük ihtiyacı var.

Çünkü İslâm Âlemi adına İsrail’in işgal ve ilhakı ve tehditleri altında can ve mal güvenliği bulunmuyor. Saldırı altında korumasız ve her şeyden mahrum, masum ve mazlûm insanlardır. Sayısız kanlı savaşın, kaos ve katliâmlar içinde kendi öz vatanlarında sürgün ve hapis hayatı ve zindanlarda işkence ile ömürleri çürütülmektedir. 

Bu hiç bitmeyen ve sonu gelmeyen ve gün geçtikçe de yeni işgal ve ilhaklarla adeta dünyadan her şeyi ile tecrid edilmiş, yalnız ve kendi başına ve kaderine terk edilmiş insanlar. Diğer taraftan da bu ve buna benzer sıkıntılar içinde kıvranan ve birçok sorunlarla boğuşan Müslüman devletleri ve milletleri yani bugünkü İslâm Âleminin hali maalesef bundan ibaret.

Acaba neden Müslümanlar bu zulmü ve musîbeti hak etmedikleri halde, niçin ve hangi amelleriyle (fiilleri) kadere bu zulmü ve musîbeti netice verdirmeye sebep olan fetvaya verdirmektedir? Hak bir dâvâ ile batıl bir iddia arasındaki sürüp giden çarpışmada Müslümanların eksiklikleri ve yanlışlıkları veya bir hataları yok mu ki, bu musîbet ve felâketin devamına sebep olunmaktadır? 

Asrımızın Büyük İslâm Âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Şuâlar isimli eserinde, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmekten kurtaran sebebin ’’…Sûre-i Ve’l- Asır işaretiyle, âhirzamanın en büyük bir hasaret-i insaniyesi olan bu İkinci Harb-i Umumî’den çare-i necat ise iman ve amel-i salih olmasından, Risale-i Nur’un Anadolu’nun her tarafında iman-ı tahkikîyi neşri zamanında Anadolu’nun fevkalâde olarak bu hasarat-i azîme-i harbiyeden kurtulması tam tamına tevafuku dahi tesadüfî olamaz’’1 diyerek iman ve salih amel ile Müslümanları bu büyük insanlık felâketinden kurtulmasındaki mühim rolüne işaret ediyor. 

Ve aynı konudaki Kastamonu Lâhikası’nda geçen ‘’Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü zaafı imandan gelen tuğyan, ekseri musîbet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musîbet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlâhiye tarafından vesile oldu’’ğunu belirterek, Risale-i Nur ile iman ve Kur’ân’a hizmet etmenin bu önemli sonucun doğurmasına sebep olduğuna ispat etmektedir. 2 

Elbette İslâm Âleminde ve özellikle Ortadoğu’da ve Ortadoğu’ da özellikle Filistin’de; Risale-i Nur’la iman ve Kurân’a hizmet edilmesi nisbetinde, bu helâket ve felâketten kurtulmalarını çabuklaştırıp, kolaylaştıracaktır. Elbette her doğumun bir sancısı ve bir bedeli olduğu gibi bununda bir bedeli vardır.. Ama tam tersine sancı çektirme değil, bedeli ödettirme değil; belki de Cenab-ı Hakk’ın (cc) rahmeti kerameti ve inayeti gereği bu asır insanları ve özellikle Müslümanları için Risale-i Nur ile imân ve hizmet etmeyi bir mükâfat olarak verip, işlerini kolaylaştırmış olmaktır.

İTTİHADINA VESİLE 

Hem yine Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Tarihçe-i Hayat’ta ‘’Musîbet şerr-i mahz olmadığı için, bazen saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar’’ 3 müjdesiyle Risale-i Nur’un bu asır Müslümanlarını bu musîbet ve felâketinden kurtaracağı gibi, Âlem-i İslâm’ın ittihadını tahakkuk ettirecek Emirdağ Lâhikası-1’deki ‘’Ulema-i ilmi kelâmın ve usûlü’d-din allâmelerinin ve Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin dâhi muhakkiklerinin İslâmî akîdelere dair çok tetkik ve muhakematla ve âyât ve hadisleri muvazene ile kabul ettikleri usûl-üd-din düsturları, şimdiki Risale-i Nur’un meşrebini muhafazaya emrediyor, kuvvet veriyor. 

Hatta, hiçbir yerde, hatta ehl-i bid’a kısmı da bu meşrebimize ilişmiyorlar. Hakikat-ı ihlâs tam muhafaza edildiği için, her nev-i ehl-i İslâm içine giriyor. Şialıkta mutaasıp ve Vehhabilikte de müfrit, feylesofların en maddîsi ve mütefennini ve mutaassıp hocaların en enaniyetlisi, beraber Nur dairesine girmeye başlamışlar ve kısmen şimdi de kardeşçe bulunuyorlar. 

Hatta bazı misyonerler de, din-i İsa’nın (as) hakikî ruhanîsi de o daireye gireceklerine emareler var. Biribirine hücum değil, belki bir tesanüd, bir musalâha lüzumunu hissedip medar-ı münakaşa meseleleri ortaya atmıyorlar’’ 4 müjdesi ve mükâfatını tahakkuk çabuklaştırmasına sebep olacaktır.

Dipnotlar:

1- Hizmet Rehberi s. 165.

2- Hizmet Rehberi s. 166.

3- Tarihçe-i Hayat s. 208.

4- Hizmet Rehberi s. 344.

Okunma Sayısı: 1287
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    3.4.2019 10:42:46

    Tebrikler ,dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı