“Önemli bir hadiseyi anmak için yapılan gösteri ve eğlenceli törenlere ”bayram denir. Ebediyet çapında hakikati barındıran Ramazan Bayramını yaşamak, kutlamak hakkımız. Ancak, vicdanları kanatan şu dehşetli hadiseler yaşanırken, nasıl “gösteri, eğlence ve tören” yapabilirim ki!
Anayasa Mahkemesi ve adli mercilerin tesbit ve tesciliyle de iktidar adaleti ayaklar altına almış, adil yargılamadan delilsiz, belgesiz yüz binlerce bebek, çocuk, yaşlı, ağır hasta, kadın ve hamilelerin hayatlarıyla oynanırken nasıl bayram yapabilirim ki!
Üç bin küsür lira emekli maaşından başka hiçbir geliri olmayan milyonlarca insanın zamlar, pahalılık karşısında hayatını sürdürmeye çabalarken nasıl bayram yapabilirim ki!
İktidar zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıp gelir dağılımı adaletsizliği korkunç boyutlara vardırırken… Ülkenin yüzde yirmisi, gelirin yüzde seksenine çöreklenmiş, iktidar yanlıları tatil beldelerini doldurmuşken ve bir tarafta insanlar “Açız, açız!” derken ben nasıl bayram yapabilirim ki!
“Hem yüz aç adamın huzurunda kemâl-i lezzetle fazla yenilmez” (Lem'alar, s. 146.) psikolojisi gereğinden on binlerce aç insanlar varken nasıl bayram yapabilirim ki!
Bunca haksızlık, zulüm ve işkencelere susan seyirci kalan üniversite, basın, ilim adamlarının ağızlarına susturucu takılmışken nasıl bayram yapabilirim ki!
"Alem-i İslamda görünen zararlar ancak onların (müfsitlerin) bozulmuş tabiatlarından, tefessüh etmiş fıtratlarından, taaffün etmiş vicdanlarından neş’et ve intişar etmiş"ken (İşâratü'l-İ'câz, Enstitü/internet, s. 90) ve kan ağlarken nasıl bayram yapabilirim ki!
"Akli, mantıki, vicdanî muhakemelerini" kaybetmiş, mukaddes değerleri alet eden vahşi iktidar "dinin, dindarlığın" içini boşaltan dindar görünüşlü sahtekâr hamiyetfuruşlardan dolayı gençlik deizme, ateizme, anlaki dejenerasyona kayarken nasıl bayram yapabilirim ki!
İsrail, Filistin; Çin, Doğu Türkistanlı başörtülü ve dindar kardeşlerimi hapse atıyor, aynı şeyler Türkiye’dekilere yaşatılırken nasıl bayram yapabilirim ki!
Kapitalist, Kemalist, köle sisteminin sorgulamaması, yalnız geçimini, düşünmesi, makarna-ekmeğe talim etmeye mahkum edilen kitleler varken, “Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm, o gayr-ı meşru bir surette kazandığı parayla aldığı lezzeti, vicdanı varsa” acılaştırıyor. (Lem'alar, s. 146.)
Ülke keyf-i küfr-i cebir ile istibdat altında inletilip, kul hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınıp çiğnenirken nasıl bayram yapabilirim ki!
Bayramınızı tebrik eder, milletimiz, İslâm ve insanlık alemine hayırlara vesile olmasını dilerim.