Şu anda, toplumun bir bölümünün “demokrasi, hürriyet ve demokratlar” talebi yok.
Ancak, kimi zaman da, “Ahrarlar (hürriyetçiler), demokratlar nerede ki, oy verelim?” suali seslendirilmiyor değil.
Müceddidi içtimai, siyasi ölçü, prensip ve stratejinin ana nirengini “hürriyet” oluşturur. Zira, “Hürriyet, imanın hassasıdır/özelliğidir.”
İşte, imanın özelliğinin siyasete yansıması uyarlanması Ahrarları/demokratları desteklemek tarzında olmalıdır. Bundan ötürüdür ki Risale-i Nur’un siyasî meslek ve meşreplerinden birisi hürriyetçilere/demokratlara; mânen ve maddeten yardımcı olmak ve bir dayanak noktası olmaktır.
Bediüzzaman, Ahrarların devamı olan demokratlara da rota çizerek şu öğüdü verir: “Şimdi milletin arzusuyla şeair-i İslamiyenin (İslam hükümlerinin, esaslarının, sembollerinin) serbestiyetine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza, hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yeganesi; ittihad-ı İslam cereyanını kendine nokta-i istinad yapmaktır.”1
23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyetin ilan edilmesiyle demokrasi süreci başlar. Meşrutiyet, Padişahın Başkanlığında şuranın, meclisin, parlamenter sistemin kurulması demektir.
14 Eylül 1908’de (iki ay sonra) Ahrar Fırkası, teşkilatlanamadan ilk seçimlerde sadece bir mebus/milletvekili çıkarabildi. Meclis’in açılmasından kısa bir süre sonra ise, 50 dolaylarında milletvekilinin saflarına katılmasıyla Ahrar Fırkası Mecliste İttihatçıların karşısındaki en güçlü muhalefeti teşkil eder.
Ne var ki, 31 Mart vak’asından (Nisan 1909) mesul tutulur Ahrarlar! Bir kısmı hapsedilir, bir kısmı da yurt dışına çıkar.
Ve Ahrar (hürriyetçi) fırka/parti kuruluşundan sekiz ay gibi kısa bir süre sonra fiilen dağıtılmıştır. Ocak 1910 tarihinde de resmen feshedildiği beyân edilmiştir. Demokrasi ve Ahrarlar, 1909’un 31 Mart darbesiyle dağıtılınca; Ahrar/hürriyetçi siyasetçiler üzerindeki tahripkâr etkilerini şöyle dile getirir Bediüzzaman:
-Âlihimmet olanlar o hadisede sükût ettiler. -Garazkâr cerideler, hakikî hürriyetin sadâsını susturdular.
-Meşrutiyet pek az adamların üstüne münhasır kaldı. -Fedakârları da dağıldılar.”2
Bediüzzaman, “Manen bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi ile müttefik olan Ahrar Fırkası yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı.” dedi ve bu zaman zarfında Ahrarların tabelası bile kalmadığı halde, 35 sene başka bir partiyi desteklemedi! Ve demokratların şunu yapacağını söyledi:
Hususan oradaki eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. Onların muvaffakiyetine çok dua ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.
Dipnotlar:
1-Emirdağ Lâhikâsı, s. 386.; 2-Tarihçe-i Hayat, s. 408.