Günlük işler, gerginliğinizi had safhaya mı çıkardı? Yorgunluk ve şaşkınlıktan ne yapacağınızı bilememenin anaforuna mı yakalandınız?
Beyniniz, duygularınız size isyan mı ediyor? Hiç teessüf edip tasalanmayın; hemen duânın esrarlı havasına bürünün, gücüne sarılın.
Gözlerinizi kapatın ve “Medet ya Erhamürrahimin!” deyin. Rahatlayacaksınız, çünkü, duâ, en etkili bir müsekkin ve enerji kaynağıdır.
Duânın mânevî fonksiyonu, manyetik gücü arasında; duâ ile imân, çalışma ile duâ, istek ile duâ, enerji ile arasında tabiî, fıtrî bağlar vardır. Duânın gücü, etkisi, imânımız, şuûrumuz, arzularımız, ihlâsımızın derecesine göredir. Çünkü bu bir fıtrat kanunudur: Meylin/eğilimin muzaafı (katlanmışı) arzu; arzunun iştiyak (şiddetli arzu, şevk); iştiyakın ise İlâhî aşktır. İlâhî rahmet-merhamet, sevgi, şefkat ve yardımı cezbeder, çeker.
Duâ ve düşüncenin gücünü, yaydıkları dalgaların yansımaları ve geriye dönüşlerini anlamak için şu temel prensipleri nazara almak gerekmektedir:
● İnsan ile kâinat arasında tam tamına örtüşen maddî-mânevî karşılık, simetri ve uyum var. Kâinatta ne varsa insan bedeni ve ruhunda da mevcuttur.
● Kâinatta var olan hiçbir etki, titreşim ve enerji kaybolmaz.
● Aynı titreşim seviyesinde olan etkiler, biribiriyle uyum içinde oldukları kabul edilir.
● Her kuvvet / enerji; ister belli bir hedefi olsun, ister olmasın yükünü ya bir şeye veya hâsıl edene boşaltır. Müsbet veya menfi her etki, cihanşumûl / evrensel denge veya yansıma kanununa göre niyet, gayeye bağlı olarak hedefe ulaşır ve geri döner.
● Etkinin titreşim seviyesi (gücü, şiddeti, büyüklüğü) hedefin belirlenmesini tayin edip düzenler. Atılan bir taş veya okun, pazu gücüne ve atma tekniğine göre hedefini bulması gibi.
● Aynı titreşim seviyesinde olan etkiler, biribiriyle uyum içinde oldukları itibarıyla her insan, kendi düşüncelerinden doğan etki yayınından, kısa veya uzun vadede etkilenir.
Pozitif enerji yayarsanız; pozitif enerji alırsınız; negatif enerji saçarsanız; negatif enerjiye hedef olursunuz. Yâni, düşünürseniz, düşünülürsünüz; merhamet ederseniz, merhamet edilirsiniz; severseniz, sevilirsiniz; olumlu düşünceler yayarsınız, olumlu düşünceler bulursunuz; ağlatırsanız, ağlatılırsınız; zulmederseniz, zulme uğrarsınız; haksızlık ederseniz, haksızlığa uğrarsınız.
Zira, hiçbir ses, hiçbir görüntü, hiçbir titreşim kaybolmaz.
Müsbet veya menfi, hangisini sarf edersiniz; bir şekilde geriye döner ve sizi bulur.