"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhlasın tanımı ve mahiyeti

Ali FERŞADOĞLU
12 Şubat 2019, Salı
Kelime ve mefhumlar/kavramlarla düşünür, inanır ve amel eder/iş yaparız

İman ilminin, diğer bir ifadeyle İslam ilimleri literatüründe geçen kelime ve mefhumların anlamlarını bilmez ve özümseyemezsek, onları hayatımıza mal edemeyiz ve pratiğe geçiremeyiz.

İmanın, İslamın en önemli mefhumlarından birisi “ihlastır.”

İhlası anlamanın, kazanmanın, hayatımıza yansıtmanın birinci basamağı onu tanımlamaktır. Öyle ise önce İhlasın tarifini yapalım, sonra mahiyetini anlamaya çalışalım.

•İhlas, simimiyettir. İman, ibadet ve amellerinde/işlerinde samimi olmaktır. Yani, kendini bütün samimiyetinle amele/işe, ibadete vermektir. Fenalfil ibadet, fenafil iş, yani ibadetinde ve işinde fani olmak, onda kaybolmaktır. 

•Bir işi, bir fiili, bir hareketi maddî bir çıkar, bir karşılık beklemeksizin, fazilet için ve sırf Yaradan’ın rızasını gözeterek yapmaktır. 

•İhlas, riya karışmamış samimi ibadettir.1

•İhlasla düşünce, davranış, hal, hareket, faaliyet ve ibadetlerde iç bütünlüğü yakalayıp kendini o işe vermek, onda fâni olmak ve duygusal veya inanç gücünü pozitif kullanmaktır. 

 •İhlas, hal, davranış biçimleri ve ibadetlerde şahsi, nefsî çıkarları amaç edinmeksizin başkalarının faydasını ve yalnız Allah memnuniyetini gözetmektir. Bir anlamda, aleyhinde gibi gözükse de gerçekler nasıl gerektiriyorsa o davranışı sergileyebilme gücüdür. 

Bu tanımların ışığında baktığımızda olumlu bütün davranış, söz ve hareketlerin ruhu ihlas olduğu gibi, “İbadetlerin de ruhu ihlas.”2 olduğunu görürüz. Bu ne demektir? 

İhlasın manevi gücü olduğu gibi, maddi gücü de vardır. “İhlas, samimiyetle işe yapmak, Allah rızası dairesinde hareket etmek” şeklindeki tanımından hareket edersek… Yani, Allah’ın rızası, Allah’ın tabiata koyduğu “sünnetullaha, adetullaha, sebeplere” şartlarının gerektirdiği şekilde uymaktır. Bu kanunlara uymamak, Allah rızasına aykırı hareket etmek, hatta isyan anlamındadır.

Dolayısıyla bu, Allah’ın bir kanunudur. Yani, İhlas bir kanundur: 

“Samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet, ihlâs ile kim ne isterse Allah verir.”3

 İhlasın gücü, “şerde” böyle olursa “hayırlı işlerde” yüzlerce, binlerce kat daha yüksek olmaz mı?

 Şu halde, ferden ferda, aileler olarak ve cemaatle beraber “Laakal (en azından) her onbeş günde bir defa mâbeynimizde beraber okumalı” değil miyiz?

Dipnotlar:

1-Osmanlıca-Türkçe Lügat, Yeni Asya Neşriyat, s. 518.;  2-İşârâtü’l-İ’câz, s. 142.; 3-Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 154 

Okunma Sayısı: 2819
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı