Bu yazıya kaleme-bilgisayara demeliydim!-aldığım 29 Mart saat 12:46 itibarıyla John Hopkins Üniversitesi Canlı Korona Virüs Haritasına göre açıklanan rakamlar şöyle:
“Vak’a sayısı 669 bin 312. Ölenlerin sayısı 30 bin 982. Toplam 142 bin 100 kişi tedavi sonrası iyileşti. Worldometers‘in verileri de buna çok yakın.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Müdürü Dr. Fauci, ülkedeki yeni tip koronavirüs vak’alarıyla ilgili, “Şu an gördüğümüz tabloya bakarak, ölü sayısının 100 ila 200 bin arasında olacağını söyleyebilirim, ama net değil.” dedi. (30 Mart 2020.)
Türkiye’de 29 Mart itibarıyla toplam koronavirüs vak’a sayısı 9.217‘ye çıktı. Toplam can kaybı sayısı 131‘e yükseldi. Toplam iyileşen hasta sayısı 105. (Türkiye günlük koronavirüs tablosu)
Bilim adamlarının çalışmalarına göre koronavirus ölüm oranı yüzde 3.4. Keza,yine uzmanların uyarılarına göre bu salgın en çok kronik hastaları ve yaşlıları etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus tarafından yapılan açıklamada aynı zamanda söz konusu oranın yaş, cinsiyet, sağlık geçmişi gibi değişkenlere bağlı olarak farklılık gösterebileceğini belirtti.
İstatistiklere bakıldığında en yüksek ölüm oranının ise 80 yaş ve üzeri kişilerde olduğu görülüyor. Avrupa ülkelerinde durum git gide kötüleşmeye devam ediyor. Özellikle 60 yaşın üzerindeki kronik hastalarda Covid-19 salgınının ölümcül riskleri bulunuyor. Ve en çok kronik hastaları ve yaşlıları etkiliyor.
Bu arada, sahanın otoriteleri kronik böbrek, karaciğer hastalıkları olanlar, kanser tedavisi görenler için riskin daha yüksek olduğu uyarısında bulunuyor.
Ülkemizi istatistiki rakamlarla değerlendirirsek, nüfusumuz 84 milyon. Bulaşma ihtimali kabaca 84 binde 5 ihtimalken, bulaştığı taktirde ölüme yol açma riski ise gençlerde yüzde bir.
O zaman neden ülkemiz dahil bütün dünyaya bu korku pompalandı?
“Toplumu korkutmamak için rakamlar saklanıyor, düşük gösteriliyor.” deniliyor. Eğer öyle ise, yüksek göstermek için de abartılma oranı aynı!